Taraflar arasında görülen davada;Davacılar,miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla 6 parça taşınmazı ölünceye kadar bakma akdiyle davalıya temlik ettiğini,murisin bakım ihtiyacının bulunmadığını ileri sürüp muris muvazaası nedeniyle tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişler,yargılama sırasında 356 parsel sayılı taşınmaz yönünden davasından feragat etmişlerdir.
Davalı,dava konusu taşınmazların bakım ihtiyacı nedeniyle temlikinin yapıldığını akitten doğan bakım görevini yerine getirdiğini,iddiaların doğru olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,çekişme konusu taşınmazların davalıya temlikinin muvazaalı olmadığı, 356 parsel sayılı taşınmaz yönünden davadan feragat edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar,davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla tetkik hakimi . raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakanın çekişme konusu 27,41,110,115 ve 124 parsel sayılı taşınmazları 18.5.1999 tarihli akitle ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle davalıya temlik ettiği 356 parsel yönünden ise davacıların 26.5.2006 tarihli beyanlarıyla anılan parselle ilgili davadan feragat ettikleri görülmektedir.
Davacıların yukarıda açıklanan taşınmazlara ait temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Bilindiği üzere;ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekirki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması,yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır.Bu haldede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın,ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri,elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.Somut olaya gelince; yukarıda açıklanan ilkeler ve belirlenen olgular gözönüne alındığında miras bırakan Y...."un tüm malvarlığını kapsayacak şekilde bütün taşınmazlarını davalıya devretmiş olduğu, bu taşınmazların geliri ile geçinebilmesi mümkün iken ve bir veya birkaç parça taşınmazdaki payını devrederek aynı neticeyi elde edecekken malvarlığının tamamının devredilmesindeki amacın gerçek bakımı sağlanması olmadığı ancak değer mirasçıları miras hakkından yoksun bırakmak olduğunu göstermektedir.
O halde feragat edilen 356 parsel sayılı taşınmaz dışındaki 27,41,110,115 ve 124 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,31.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.