Esas No: 2019/11485
Karar No: 2021/4237
Karar Tarihi: 22.06.2021
Silahlı terör örgütüne üye olma - Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/11485 Esas 2021/4237 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma, Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme
Hüküm :1-Sanıklar; ..., ..., ... ..., ..., ... haklarında ayrı ayrı; beraat hükümleri yönündeki Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.03.2018 gün ve 2016/214 Esas – 2018/144 Karar sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi
2- Sanıklar ..., ..., ... haklarında ayrı ayrı; 5237 sayılı TCK 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK"nın 53, 58/9, 63 maddeleri uyarınca cezalandırılması, belli haklardan yoksun bırakılması, mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanması yönündeki Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.03.2018 gün ve 2016/214 Esas – 2018/144 Karar
sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi,
3- Sanıklar ..., ..., ..., ... haklarında ayrı ayrı; 5237 sayılı TCK 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK"nın 53, 62/1, 58/9, 63 maddeleri uyarınca cezalandırılması, belli haklardan yoksun bırakılması, mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanması yönündeki Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.03.2018 gün ve 2016/214 Esas – 2018/144 Karar sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi,
4-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... haklarında ayrı ayrı; TCK"nın 314/3 ve 220/7 maddeleri delaletiyle TCK’nın 314/2, 220/7, 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi ile TCK’nın 62/1, 53, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyetlerine dair Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesi 23.03.2018 gün ve 2016/214 Esas – 2018/144 Karar sayılı kararının kaldırılarak CMK 223/2-e maddesi uyarınca ayrı ayrı beraat
5- Sanık ... hakkında; TCK"nın 314/3 ve 220/7 maddeleri delaletiyle TCK’nın 314/2, 220/7, 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi ile TCK’nın 62/1, 53, 63 maddeleri uyarınca cezalandırılması, belli haklardan yoksun bırakılması yönündeki Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.03.2018 gün ve 2016/214 Esas – 2018/144 Karar sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi,
6- Sanık ... hakkında ; 5237 sayılı TCK 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK"nın 62/1, 53, 58/9, 63 maddeleri uyarınca cezalandırılması, belli haklardan yoksun bırakılması, mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanması yönündeki Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.05.2018 gün ve 2018/122 Esas – 2018/253 Karar sayılı kararının kaldırılarak CMK 223/2-e maddesi uyarınca beraat
Temyiz Edenler : Sanık ..., Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafileri, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı
Bölge Adliye Mahkemesince sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçuna ilişkin kesin olarak verilen hüküm, 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 286. maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenleme gereğince temyiz yolunun açılması üzerine anılan Kanuna eklenen geçici 5. maddenin 1/f bendinde belirtilen süre içinde temyiz edilmekle, tüm sanıklar hakkındaki hükümlere ilişkin olarak;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Hükmedilen cezaların süresine göre koşulları bulunmadığından sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin CMK"nın 299. maddesi uyarınca REDDİNE,
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanaatin oluştuğu, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Silahlı terör örgütüne üye olma suçu temadi eden suçlardan olup yakalanma ile temadi kesileceğinden İlk Derece Mahkemesi karar başlığında sanıklar ... yönünden “04.02.2015” , Sanık ... yönünden “31.01.2014”, Sanık ... yönünden “13.02.2014”, Sanık ... yönünden “06.02.2015”, Sanık ... yönünden “29.01.2014”, Sanıklar ..., ..., ...,..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., ... yönünden “15.11.2016” yazılması yerine, sanıklar ..., ... yönünden “16.11.2016” yazılması yerine, sanık ... yönünden “17.11.2016” yazılması yerine, sanık ... yönünden “24.11.2016” yazılması yerine tüm sanıklar yönünden suç tarihinin “15.11.2016 ve öncesi” olarak yazılması mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hataları olarak kabul edilmiştir.
I- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan beraat hükümlerine yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
Tüm dosya kapsamına göre; mahkemenin kabul, uygulama ve gerekçesi
yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki sanık ..., ..., ... hakkındaki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda sanıklara yüklenen suç açısından, sanıkların üzerilerine atılı suçu işlediklerinin sabit olmaması gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının ve sanıklar ..., ..., ... müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle beraate ilişkin usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin ONANMASINA,
II- Sanıklar ..., ..., ..., ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
Sanık ...’ün dosya kapsamındaki eylemlerinin, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmak suretiyle örgüte üye olma suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, TCK"nın 314/3 ve 220/7. maddelerinde ki atfın niteliği ve aleyhe temyiz bulunmaması karşısında bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanık ..."in örgütle iltisaklı Bank Asya nezdindeki rutin bankacılık işlemlerinin müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyetler olarak değerlendirilemeyeceği kabul olunarak yapılan değerlendirme sonucunda;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükümlere esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısının ve sanıklar ..., ..., ..., ... müdafiilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,
III- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında kurulan beraat ve mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
a-) Sanık ... yönünden;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının ve sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/68532 soruşturma sayılı evrakında GARSON kod adı ile gizli tanık olarak ifadesine başvurulan kişinin ibraz
ettiği MicroSD"ye göre düzenlenen emniyet teşkilatı içerisinde görev yapan FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensupları, mahrem imamlara ilişkin düzenlenen veri inceleme raporunda Erkan kod adıyla öğretmen vasfıyla Ankara büyük bölgeye bağlı Samsun küçük bölgede örgüt adına mahrem imam olarak faaliyet gösterdiğinin anlaşıldığı, sanığın örgütteki konumu, faaliyetleri ve üstlendiği görev nazara alındığında, Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK"nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan makul düzeyde uzaklaşılarak bir cezaya hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik ceza tayini,
b-) Sanık ... yönünden;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının ve sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın askeri mahrem imam olduğuna dair dosyada bulunan, istinaf ve temyiz aşamasından sonra dosyaya gelen ..., ...,...’un beyanlarının CMK"nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak diyeceklerinin sorulup tüm deliller bir bütün olarak değerlendirilerek, sanığın örgütteki konumu, faaliyetleri ve üstlendiği görev nazara alındığında, Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK"nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan makul düzeyde uzaklaşılarak bir cezaya hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik ceza tayini,
c-) Sanıklar ..., ... ve ... yönünden;
Sair temyiz itirazlarının reddi ile;
1- Sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan İlk Derece Mahkemesince verilen mahkumiyet kararının hukuka aykırı olduğunu değerlendiren Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin, 5271 sayılı CMK"nın 280/1-e maddesi gereğince duruşma açıp sonucuna göre aynı kanun maddesinin 2. fıkrası gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurması gerekirken, kanun maddesine yanlış anlam yüklenerek sanıklar hakkında duruşma açmaksızın evrak üzerinden sanıkların beraatine karar verilmesi,
2- Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte
hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır.
Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin "suç işlemek amacı" olması aranır (Toroslu özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf.280).
Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.
Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.
Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir (Yargıtay
Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde kesin ve inandırıcı delil bulunmayan sanıkların Bank Asya"daki hesapları üzerinden örgütün talimatı üzerine işlem yapmaları, sanık ..."in örgüte müzahir Feza Koleji Mezunları Derneğinde yönetici üyeliğinin bulunmasından ibaret eylemlerinin, TCK"nın 220/7 maddesi kapsamında örgüte yardım etme suçunu oluşturacağı gözetilmeden sanıklar hakkında yazılı şekilde beraat kararı verilmesi;
d-) Sanık ... yönünden;
Sair temyiz itirazlarının reddi ile;
1- Sanık hakkında silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan İlk Derece Mahkemesince verilen mahkumiyet kararının hukuka aykırı olduğunu değerlendiren Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin, 5271 sayılı CMK"nın 280/1-e maddesi gereğince duruşma açıp sonucuna göre aynı Kanun maddesinin 2. fıkrası gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurması gerekirken, kanun maddesine yanlış anlam yüklenerek sanık hakkında duruşma açmaksızın evrak üzerinden sanığın beraatine karar verilmesi,
2- Detayları açıkladığı üzere; örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde kesin ve inandırıcı delil bulunmayan sanığın Bank Asya"daki hesapları üzerinden örgütün talimatı üzerine işlem yapmasından ibaret eyleminin, TCK"nın 220/7 maddesi kapsamında örgüte yardım etme suçunu oluşturacağı gözetilmeden sanık hakkında yazılı şekilde beraat kararı verilmesi;
c-) Sanık ... yönünden;
1- Sanık hakkında silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan İlk Derece Mahkemesince verilen mahkumiyet kararının hukuka aykırı olduğunu değerlendiren Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin, 5271 sayılı CMK"nın 280/1-e maddesi gereğince duruşma açıp sonucuna göre aynı kanun maddesinin 2. fıkrası gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurması gerekirken, kanun maddesine yanlış anlam yüklenerek sanıklar hakkında duruşma açmaksızın evrak üzerinden sanığın beraatine karar verilmesi,
2- Kovuşturma aşamasında kendisinin seçtiği bir müdafii bulunmadığı gibi CMK"nın 156. maddesi uyarınca da hakkında re"sen bir müdafii görevlendirilmeyen sanığın, silahlı terör örgütü üyeliği suçundan yargılanması yapıldığı dikkate alındığında, CMK"nın 150. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca hakkında müdafii görevlendirilmesinin zorunlu olduğu, Anayasanın 36 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinde teminat altına alınan adil yargılanma ilkesine aykırı olacak ve savunma hakkının kısıtlanmasını doğuracak biçimde kovuşturmada müdafii hazır bulundurulmaksızın hakkında mahkumiyet hükmü kurulmak suretiyle CMK"nın 150/3, 188/1, 197/1 ve 289/1-a-e maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Detayları açıkladığı üzere; örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde kesin ve inandırıcı delil bulunmayan sanığın Bank Asya"daki
hesapları üzerinden örgütün talimatı üzerine işlem yapmasından ibaret eyleminin, TCK"nın 220/7 maddesi kapsamında örgüte yardım etme suçunu oluşturacağı gözetilmeden sanık hakkında yazılı şekilde beraat kararı verilmesi;
e-) Sanık ... yönünden;
1- Sanık hakkında silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan İlk Derece Mahkemesince verilen mahkumiyet kararının hukuka aykırı olduğunu değerlendiren Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin, 5271 sayılı CMK"nın 280/1-e maddesi gereğince duruşma açıp sonucuna göre aynı kanun maddesinin 2. fıkrası gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurması gerekirken, kanun maddesine yanlış anlam yüklenerek sanıklar hakkında duruşma açmaksızın evrak üzerinden sanığın beraatine karar verilmesi,
2- Kovuşturma aşamasında kendisinin seçtiği bir müdafii bulunmadığı gibi CMK"nın 156. maddesi uyarınca da hakkında re"sen bir müdafii görevlendirilmeyen sanığın, silahlı terör örgütü üyeliği suçundan yargılanması yapıldığı dikkate alındığında, CMK"nın 150. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca hakkında müdafii görevlendirilmesinin zorunlu olduğu, Anayasanın 36 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinde teminat altına alınan adil yargılanma ilkesine aykırı olacak ve savunma hakkının kısıtlanmasını doğuracak biçimde kovuşturmada müdafii hazır bulundurulmaksızın hakkında mahkumiyet hükmü kurulmak suretiyle CMK"nın 150/3, 188/1, 197/1 ve 289/1-a-e maddelerine muhalefet edilmesi,
f-) Sanık ... yönünden;
Sair temyiz itirazlarının reddi ile;
Sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan İlk Derece Mahkemesince verilen mahkumiyet kararının hukuka aykırı olduğunu değerlendiren Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin, 5271 sayılı CMK"nın 280/1-e maddesi gereğince duruşma açıp sonucuna göre aynı Kanun maddesinin 2. fıkrası gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurması gerekirken, kanun maddesine yanlış anlam yüklenerek sanık hakkında duruşma açmaksızın evrak üzerinden sanığın beraatine karar verilmesi,
IV- Sanık ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
g-) Sanık ... yönünden;
Sair temyiz itirazlarının reddi ile;
Sanık savunması ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, incelenen dosyaya göre üyelik suçundan verilen hükümde bir isabetsizlik yok ise de; sanık ve müdafiinin temyiz aşamasında sundukları dilekçeler ile sanığın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirtmeleri ve sanığın 14.07.2020 tarihli dilekçesiyle de bu kapsamda bazı kişiler hakkında bilgi vermesi karşısında, duruşmada hazır edilerek etraflıca beyanları alınıp verdiği bilgilerin örgütte kaldığı süre, örgütsel konum ve faaliyetlerine uygun olup olmadığı, eldeki bilgilerle örtüşüp örtüşmediği değerlendirilerek sonucuna göre hakkında 5237 sayılı TCK"nın 221/4 fıkrasının 2. cümlesinde yazılı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasında zorunluluk bulunması,
h-) Sanık ... yönünden;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/970 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında; "Bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı"nın kabul edildiği gözetilmekle,
ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanığın ByLock uygulamasını kullandığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, ByLock kullanıcısı olduğuna dair delilin atılı suçun sübutu/vasfının tayini açısından belirleyici olması karşısında, ilgili birimlerden ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme raporunun yeniden istenerek getirtilmesi, tespit ve değerlendirme raporunun temin edilememesi halinde sanığın teknik olarak bu programı kullandığının tespiti açısından HİS (CGNAT) ve HTS kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, ayrıca dosya arasında beyanları bulunan Cihan Baylan isimli şahsa ait ifade tutanağının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunup diyeceklerinin sorulması, gerek görülmesi halinde ilgili şahsın tanık olarak dinlenilmesinin sağlanılması, temyiz aşamasında dosyaya geldiği anlaşılan sanığa ait dijital materyallerin ve UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında sanık hakkında bilgi ve beyan olup olmadığı araştırılarak varsa beyanların aslı veya onaylı suretlerinin dosya kapsamına alınması, gerekirse ilgili şahısların tanık olarak dinlenmeleri, ve tüm bu delillerin CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunup diyeceklerinin sorulduktan sonra, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken yetersiz belgelere dayanarak eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının ve sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı CMK"nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesine, kararın bir örneğinin bilgi için Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.