11. Ceza Dairesi 2017/17071 E. , 2020/4129 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, başkasına ait kimlik veya kimlik belgelerinin kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Sanık hakkında Başkalarına Ait Kimlik veya Kimlik Bilgilerinin Kullanılması Suretiyle İftira suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesi:
TCK"nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması, TCK"nin 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrası ise “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir.” hükmüne haiz olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin, görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK’nin 206. maddesi uygulanacaktır. Resmi belge düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması halinde Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gereklidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, hakkında aranma kararı bulunan sanığın bulunmasına yönelik kolluk denetimi sırasında, yakalanmamak maksadıyla, ... adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanını ibraz etmesi ve kolluk görevlilerince sanığın gerçek kimliğinin en baştan beri bilinmesi nedeniyle tekrar sorulması üzerine gerçek kimliğini beyan etmesinden ibaret eylemde; tutulan tutanakların sanığın gerçek kimlik bilgilerine göre düzenlendiği, bu aşamada ... adına düzenlenmiş bir adli ya da idari soruşturma belgesi veya tutanak bulunmaması nedeniyle TCK"nin 206/1. maddesinde tanımlanan "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu" oluşmadığı gibi TCK’nin 268. maddesindeki başkasının kimlik bilgilerinin kullanılması suçu da unsurları itibari ile oluşmadığı, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesinde düzenlenen "kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" kabahatini oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak sanığın eylemine uyan 5326 sayılı Kanun’un 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 20/2-c maddesinde yazılı zamanaşımının, eylemin gerçekleştiği 31.01.2014 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK"nin 322 ve Kabahatler Kanunu"nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanunu"nun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz incelemesi:
1-Yargılama sırasında başka suçtan hükümlü olarak cezaevinde bulunan sanığın, 25.02.2014 tarihinde SEGBİS yoluyla sorgusu yapılmasına rağmen, duruşmadan vareste tutulma talebi hakkında karar verilmeden ve 5271 sayılı CMK"nın 193 ve 196. maddeleri uyarınca son celsede SEGBİS yoluyla duruşmada hazır bulundurulması sağlanıp, yüzüne karşı hüküm verilmesi gerektiği gözetilmeden, yokluğunda yargılamaya devam edilip karar verilmek suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2-Belgelerde sahtecilik suçlarında aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğundan, suça konu belgelerin duruşmada incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmemesi yasaya aykırı,
3-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
07.07.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.