14. Hukuk Dairesi 2013/13970 E. , 2014/852 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/05/2013
NUMARASI : 2009/460-2013/338
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.09.2009 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ve davacı vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, davalıya ait bağımsız bölümün mutfağından 2007 yılında davacının bağımsız bölümüne akan su nedeniyle daireyi su bastığı gibi davacının kayarak ayak kemiğinin çatladığını, 1 ay alçıda kaldığını ve 8 ay çalışamadığını, yine davalının dairesinin banyosundan su aktığını, davacının duşakabin ve klozetinin zarar görüp davacının dairesinin pis su içinde kaldığını belirterek 10 bin TL maddi, 20 bin TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının taşınmazında meydana gelen zararın kalitesiz inşaattan kaynaklandığını, belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 3900 TL"nin davalıdan tahsiline, manevi tazminata ilişkin kısmının reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili ve davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davacı vekilinin tüm davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Borçlar Yasası"nın 60/1. maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresi; zarara uğrayanın, zararın varlığını ve zarar vereni öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Davacı 2007 yılında davalının dairesinden mutfağına
akan su nedeniyle kayarak ayak kemiğinin çatladığını, 8 ay çalışamadığını ve zarara uğradığını iddia ederek maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Buna göre zararlandırıcı eylemin 2007 yılında gerçekleştiği her iki tarafın da kabulünde olup, BK"nın 60/1. maddesi uyarınca, bir yıllık zamanaşımı süresi de bu tarihten itibaren işlemeye başlamıştır. Eldeki dava ise, 03.09.2009 tarihinde açılmış ve davalı taraf süresi içinde zamanaşımı def"inde bulunmuştur. Davacının bu yöne ilişkin talebin zamanaşımına uğradığından reddi gerekirken, mahkemece davalının 2000 TL maddi tazminat ödemesine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminat miktarı 6098 sayılı Borçlar Kanununun 52. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. TMK’nın 737 ve 730. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz.
Somut olayda; 06.04.2011 tarihli inşaat mühendisi bilirkişi raporunda; davalının dairesinden sızan su nedeniyle davacının banyosunun tavanında sıvanın bozulması ve seramiklerin çatlamasından dolayı 400 TL zarar meydana geldiği bildirilmiştir. Mahkemece, banyoda meydana gelen hasara ilişkin 400,00 TL maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere 3900 TL maddi tazminatın hüküm altına alınması yerinde görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, 20.01.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.