17. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/10767 Karar No: 2016/2098 Karar Tarihi: 23.2.2016
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/10767 Esas 2016/2098 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2014/10767 E. , 2016/2098 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ..."nın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmaz hissesini 16.2.2010 tarihinde yengesi davalı ..."ya sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı borçlu savunma yapmamıştır. Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin müvekkiline ait olduğunu kalan 1/4 hissenin borçludan 1/4 hissenin de dava dışı ..."dan alındığını, satış bedeli olarak banka kredisi kullanılarak davalı borçluya 32.000 TL ödendiğini, takip konusu borcun 7.500 TL"lik kısmının satış bedeli ile 22.2.2010 tarihinde davacı vekiline ödendiğini, kalan 2.000 TL borcun ise aylık 500 TL taksitle ödeneceği konusunda borçlu ile davacı vekilinin anlaşma yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre takip konusu 8.314,08 TL"lik borcun 7.500 TL"lik kısmının davadan önce davacı vekiline ödendiği, kalan borç miktarının tapu masraflarına yakın olduğu, dava konusu tasarrufun alacaklıyı zarara uğratma kastı ile yapıldığı iddiasının somut olayın özellikleri ile hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Anılan davada dava değeri iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri ile takip konusu alacak miktarı (kat"i aciz belgesine bağlanmış ise o değer) karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden belirlenir. Somut olayda daha düşük olan alacak miktarı 8.250 TL"lik üzerinden dava açılmış ise de davadan önce 22.2.2010 tarihinden 8.250 TL"lik alacağın 7.500 TL"lik kısmının ödendiği dolayısıyla dava değerinin 750 TL olduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK."nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK."nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2013 tarihinden itibaren 1.820 TL’ye çıkarılmıştır. Temyize konu karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra verilmiş olup davaya konu 750 TL yönünden karar kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin hükmün kesin olması nedeniyle REDDİNE, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23.2.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.