Esas No: 2012/641
Karar No: 2012/3623
Karar Tarihi: 02.05.2012
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/641 Esas 2012/3623 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal rejiminin tasfiyesi
... ile ... aralarındaki dava hakkında Kadıköy 3. Aile Mahkemesinden verilen 21.04.2011 tarih ve 364/335 sayılı hükmün Dairenin 01.11.2011 gün ve 4845/5871 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Davalı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, vekil edeni ile eşi Burhanettin Özbek arasında yapılan mal rejimi sözleşmesiyle mal ortaklığı rejiminin seçildiğini ve evliliğin ölümle sona erdiğini ileri sürerek, sözleşmenin 6. maddesine göre dava konusu taşınmaz ile otomobilin kayıtlarının iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, vekil edeninin çocuksuz ölen eş Burhanettin Özbek’in mirasçısı olduğunu, ölüm tarihi itibariyle edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olup tasfiyenin buna göre yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mal rejimi sözleşmesinin 6. maddesi esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilinin temyizi üzerine; Dairenin 01.11.2011 gün 2011/4845 Esas 2011/5871 Karar sayılı ilamı ile yerel mahkeme hükmü onanmıştır. Bu kez davalı vekili karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
Davacı ile Burhanettin Özbek 15.07.1955 tarihinde evlenmişler, İstanbul 18. Noterliği’nde 10.03.1971 tarih 4316 yevmiye ile düzenlenen “Re’sen Umumi Mal Ortaklığı” başlıklı sözleşme ile “mal ortaklığı” rejimini seçmişlerdir. 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra eşler bir yıl içinde sözleşmeyle başka mal rejimini seçmemişlerdir. Evlilik Burhanettin’in 21.12.2003 tarihinde ölümüyle sona ermiştir. Dosya arasındaki mirasçılık belgesine göre çocuksuz ölen Burhanettin’in davacı ve davalıdan başka mirasçısı bulunmamaktadır.
Dava konusu 500 ada 41 parseldeki 1 nolu mesken 28.02.1980, 34 ECS 61 plakalı otomobil ise 14.07.1994 tarihinde üçüncü kişilerden satın alınarak ölen eş Burhanettin adına tescil edilmiştir. Tasfiyeye konu her iki mal varlığı da eşler arasında sözleşme ile kabul edilen mal ortaklığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiş, evlilik birliği ise edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde ölümle sona ermiştir.
Az yukarıda tarih ve yevmiye numarası belirtilen mal rejimi sözleşmesinin 1. maddesinde mal ortaklığı rejimi seçilmiş, 3. maddesinde ileride iktisap edecekleri menkul ve gayrimenkul mal varlığının mal ortaklığına dahil edileceği, 6. maddesinde ise evliliğin ölümle sona ermesi durumunda ortaklığa ait malların sağ eşe kalacağı kararlaştırılmıştır. Çözüme kavuşturulması gereken uyuşmazlık, tasfiyenin hangi esaslara göre yapılacağıdır.
Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 10/1.maddesinde, “ Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler kanun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Kanun koyucu, anılan maddeyle, önceki mal rejiminin yasal mal rejimi olan mal ayrılığı (TKM. 170. m.) ya da sözleşme ile seçilmiş başka mal rejimi olup olmadığına bakılmaksızın, 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girmesiyle birlikte sona ereceğini, 01.01.2002 tarihinden itibaren TMK.nun 202. maddesi ile kabul edilmiş yeni yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olunacağını kabul etmiştir. Davacı ile Burhanettin TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden itibaren bir yıl içinde sözleşme ile başka mal rejimi seçme haklarını kullanmadıklarından, bu tarihten itibaren edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olmuşlardır. Davacı ile Burhanettin’in 10.03.1971 tarih 4316 yevmiyeli noterde düzenlenen mal rejimi sözleşmesiyle kabul ettikleri mal ortaklığı rejimi, aynı sözleşmenin 6. maddesinde belirtildiği gibi ölümle değil, başka nedenle (4722 s.yasanın 10/1. m.) sona erdiğinden, söz konusu sözleşme maddesi uygulanmaz. Başka bir anlatımla, evlilik birliğinin sona erdiği Burhanettin’in 21.12.2003 ölüm tarihi itibariyle eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olduğundan, daha önceden sona ermiş mal ortaklığı rejiminin tasfiyesine ilişkin sözleşme hükmünün uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Bu açıklamalara göre, tasfiyeye konu malların edinildiği tarih itibariyle eşler arasında geçerli olan mal ortaklığı rejiminin, o tarihte yürürlükte bulunan 743 sayılı TMK.nun 211 vd. maddeleri uyarınca tasfiyeye karar verilmesi gerekirken, mal rejimi sözleşmesinin uygulanması mümkün olmayan 6. maddesi esas alınarak mal rejiminin tasfiyesine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Ne var ki; Dairemizce yanılgıya düşülerek mahkeme kararı onanmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 442. maddesi uyarınca Dairemizin 01.11.2011 gün 2011/4845 Esas 2011/5871 Karar no’lu onama kararının ortadan KALDIRILMASINA, davalı vekilinin yerinde görülen karar düzeltme talebinin kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 1845,45 TL’nin istek halinde karar düzeltme isteyen davalıya iadesine 02.05.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, 10.03.1971 tarih ve 004316 yevmiye numarasıyla düzenlenen “Re’sen Umumi Mal Ortaklığı Mukavelesi” başlıklı sözleşmeden kaynaklanan mal ortaklığı rejiminin tasfiyesi isteğine ilişkindir.
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekili tarafından temyizi ve Dairenin 2011/4845 Esas ve 2011/5871 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmesi üzerine bu sefer davalı ... vekili 23.12.2011 tarihli karar düzeltme dilekçesiyle, Dairenin onama ilamının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini istemiş, Yüksek Daire çoğunluğunca, onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece, “davanın kabulü ile İstanbul 18. Noterliğinin 10.03.1971 tarih ve 4316 yevmiye numaralı “Re’sen Umumi Mal Ortaklığı Mukavelesi”nin tasfiyesiyle dava konusu İstanbul, Kadıköy İlçesi, Göztepe Mahallesi, 109 pafta, 500 ada, 1. kat, 1 nolu bağımsız bölüm ile 34 ECS 61 plakalı 1991 model Tofaş marka aracın davacı ...’e ait olduğunun tespiti ile davacı adına tesciline” karar verilmiştir.
Davacı ... ile miras bırakan Burhanettin Özbek 1955 yılında evlenmişler ve 1971 yılında yukarıda açıklanan mal ortaklığı sözleşmesini yapmışlardır. Sözleşmenin yapıldığı tarihten 4721 sayılı TMK. nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar eşler arasında mal ortaklığı rejiminin geçerli olduğu hususunda bir kuşku bulunmamaktadır. Eşler 1.1.2002 tarihinden itibaren 4722 sayılı Kanunun 10/1. maddesi uyarınca, tanınan bir yıllık yasal süre içerisinde taraflar başka bir mal rejimini seçmediklerinden mal ortaklığı rejiminin bu tarihten itibaren yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimine dönüştüğü açıktır. Miras bırakan Burhanettin’in 21.12.2003 tarihinde ölümüyle eşler arasındaki mal rejimi sona ermiştir.
Mal ortaklığı sözleşmesine konu edilen 500 ada 41 sayılı parseldeki 1 sayılı bağımsız bölüm 28.2.1980, 34 ECS 61 plakalı aracın ise, 14.7.1994 tarihinde üçüncü kişilerden satın alındığı ve ölen eş Burhanettin adına tapuda ve trafikte tescil edildikleri, kayıtların onun adına olduğu dosya kapsamındaki tapu kaydı ile trafik kaydından anlaşılmıştır. Söz konusu mallar mal ortaklığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmişlerdir.
SÖZLEŞMEDE YER ALAN BAZI MADDELER:
Tarihi ve sayısı verilen sözleşmenin “…1. maddesiyle, mal ortaklığı rejimi seçilmiş, 3. maddesiyle de, eşlerin ileride ivazlı veya ivazsız olarak iktisap edecekleri bilumum menkul ve gayrimenkul mallarının mülkiyeti veya bunlara dair sair aynı haklar ile her nevi maddi ve manevi sair haklarının ve bilcümle alacaklarının dahi umumi mal ortaklığına dahil olacakları, 5. maddesinde; eşlerin ortaklığa dayalı mallarda müştereken tasarruf edecekleri, bu malların intifaının müşterek olacağı ve malların şayian iştirak halinde mülkiyete tabi tutulacakları, 6. maddesi ile de, eşlerden birinin diğerinden önce vefatı halinde ortaklığa ait olan mallar ile bilcümle maddi ve manevi haklarının tamamı MK. nun 222. maddesinin son fıkrasındaki füruğ hakları mafuz olmak üzere sağ kalan eşe ait olacağı, füruğdan gayri kanuni mirasçılardan hiçbir ve ne suretle olursa olsun birgüna hak ve mütalebede bulunamayacakları, 8. maddesinde de, evliliğin ölümden gayri herhangi bir surette sona ererse ortaklığa dahil mallar ile alacak ve haklar eşler arasında mütasaviyen taksim olunacağı..." kabul edilmiştir.
UYUŞMAZLIK NOKTASI;
Somut olayda, anılan mal ortaklığı sözleşmesinin mal rejiminin tasfiyesinde ne şekilde değerlendirileceği, özellikle sözleşmede yer alan 6 ve 8. maddelerinin ne şekilde yorumlanacağı ve tasfiyenin hangi ilkeler dahilinde çözüme kavuşturulacağı noktasında toplanmaktadır. 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi uyarınca, eşler arasında sözleşmenin yapıldığı 10.3.1971 tarihine kadar mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu, ancak eşlerin sözleşmeyle 10.3.1971 tarihinden itibaren mal ortaklığı rejimini kabul ettikleri bir gerçektir. 4722 sayılı TMK. nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 10/son fıkrasında; “Yukarıdaki hükümler uyarınca mal birliği veya mal ortaklığı rejiminin yasal mal rejimine dönüşmesi halinde, Türk Kanunu Medenisinin ilgili mal rejiminin sona ermesine ilişkin hükümleri uygulanır”, denilmektedir. Mal ortaklığı rejimi 4721 sayılı TMK. nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden itibaren bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihinde sona ermiştir. Bu durum karşısında 743 sayılı TKM. nin 211 ve devamı maddeleri gereğince olayın çözüme kavuşturulması mümkündür. Bozma gerekçesine göre, bu konuda çoğunluk ile azınlık arasında bir görüş ayrılığı da bulunmamaktadır.
ÇOĞUNLUĞUN DAYANAK YAPTIĞI GEREKÇE:
Değerli çoğunluk gerekçesinde; “…sadece 4722 sayılı Kanunun 10/1. fıkrasından söz etmekte, aynı maddenin son fıkrasına değinilmediği gibi, sözleşmenin özellik arz eden 6. ve 8. maddelerinin uygulanıp uygulanamayacağı veya ne şekilde uygulanacağı konusuna da değinilmemiş ve herhangi bir görüş ortaya konulmamış, yalnızca mal ortaklığı rejimi, aynı sözleşmenin 6. maddesinde belirtildiği gibi ölümle değil, başka nedenle (4722 sayılı Kanunun 10/1. m.) sona erdiğinden, söz konusu sözleşme maddesinin yani evlilik birliğinin sona erdiği Burhanettin’in 21.12.2003 ölüm tarihi itibariyle eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olduğundan, daha önceden sona ermiş mal ortaklığı rejiminin tasfiyesine ilişkin sözleşme hükmünün uygulanamayacağına…” vurgu yapılmıştır. 743 sayılı TKM.nin 211 ve devamı maddeleri gereğince olayın çözüme kavuşturulması gerektiği ileri sürüldüğüne göre açık söylenmemekle birlikte sözleşmenin 8. maddesinin uygulanması gerektiği çoğunluk tarafından kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu kural olarak, mal ortaklığı rejiminin bir gereğidir.
MAL ORTAKLIĞI REJİMİNİN KAPSAM VE NİTELİĞİ:
Mal Ortaklığı Rejimi, seyrek uygulanabilen bir mal rejimi türüdür. Bu rejimde, eşlerin kişisel malları birleşerek müşterek (ortak) bir mallar grubu haline gelmektedir. Ortaklık mallarında eşler arasında elbirliği mülkiyet esası geçerli olmaktadır. Eşlerin her biri ortaklığa koydukları malların miktarı ne olursa olsun, ortaklık malları üzerinde yarı paya sahip olurlar. Böylece genel mal ortaklığında eşlerin ortaklığa koydukları mallar üzerindeki bağımsız mülkiyet hakları ortadan kalkar. Artık eşler, ortaklık mallarında yarı yarıya elbirliği mülkiyet halinde malik olurlar. (743 sayılı TKM. m.629, TMK. m.701) Mal ortaklığı rejiminde, eşlerin bütün mallarının ortaklığa girdiği karine olarak kabul edilir. Bu karinenin aksini iddia eden taraf kanıtlamak durumundadır. Yani bir malın ortaklığa dahil olmadığını iddia eden taraf bunu ispat etmekle yükümlüdür. (743 TKM. 211/5, TMK. m.256) Her ne kadar eşler ortaklık malları üzerinde elbirliği mülkiyet halinde malik iselerde; elbirliği halinde mülkiyet kuralı, kesin ve katı bir biçimde uygulanamaz. 743 TKM m. 224 ve 146. maddelerinde bunu görmek mümkündür. Çünkü eşlerden birinin ölümü halinde, ortaklık tasfiye ve mallar paylaşılırken sağ kalan eş, ortaklığa koyduğu malların yani kişisel mallarının kendisine tahsisini ve bunların kendi payından çıkarılmasını isteyebilir. (743 TKM. m.224, TMK. m.278) Diğer bir söyleşiyle, sağ kalan eş, vaktiyle ortaklığa koyduğu ve kendi mülkiyetinde bulunan mallarla ilgili olarak açacağı bir “İSTİHKAK” davasıyla bu malların yeniden kendisine verilmesini isteyebilir. 743 sayılı TKM.nin 146. maddesinde de; “karı-koca, mallarının idaresi hakkında hangi usulü kabul etmiş olursa olsun, boşanma halinde her biri kendi şahsi mallarını geri alır” denilmektedir. Görüldüğü gibi bu madde ile de, eşlere ortaklığa koydukları şahsi mallarının geri alınması için bir istihkak davası açabilme hakkı tanınmıştır. Şu halde, 743 sayılı TKM.nin 224 ve 146. maddelerinde öngörülen istihkak davaları elbirliği halinde mülkiyet kuralına istisna oluşturur. Anılan maddelerle eşlere tanına istihkak davaları nitelik itibariyle 743 sayılı TKM.nin 618 ve 4721 sayılı TMK.nun 683. maddesinde ifadesini bulan mülkiyet hakkına dayalı istihkak davaları olduğundan duraksamamak gerekir. Mal ortaklığı rejiminde yasal kural, yarı yarıya paylaşım olmakla birlikte bunun yerine sözleşmeyle başka bir paylaşım yöntemini de kabul edebilirler. Ölüm halinde tasfiye yapılırken kural olarak, ortaklık malların yarısı sağ eşe, kalan yarısı da sağ kalan eşin miras hakkı saklı kalmak üzere ölenin mirasçılarına geçer. (743 TKM m. 221, 222, TMK. m.276)
ÖZELLİK TAŞIYAN SÖZLEŞMENİN 8 VE 6. MADDELERİNİN NİTELENDİRİLMESİ:
Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında sözleşmenin 8. maddesi somut olayda uygulama alanı bulmakta ve tasfiyenin 743 sayılı TKM.nin 211 ve devamı maddeleri gereğince çözüme kavuşturulması esastır. Bu konuda bir duraksama söz konusu değildir.
Kural olarak, sözleşmenin tüm hükümlerinin bir bütün olarak ve birlikte değerlendirilmesi gerekir. Sözleşmenin 6. maddesinde; eşlerden birinin diğerinden önce ölmesi halinde ortaklığa ait olan malların sağ kalan eşe ait olacağı kabul edilmiştir. O halde, sözleşmenin 6. maddesi neyi ifade eder. Ne şekilde yorumlamak gerekir hususu ayrı bir uyuşmazlık konusu oluşturmaktadır. İstanbul 18. Noterliğinde düzenlenen 10.3.1971 tarih 004316 yevmiye numaralı mal ortaklığı rejimi sözleşmesi noterde resmi bir biçimde düzenlenmiş olup, iki tanık tarafından da imzalanmıştır. Sözleşmede yer alan 6. madde sözleşmeyle birlikte değerlendirildiğinde, TMK.nun 514 ve devamı maddelerinde yer alan ölüme bağlı tasarruflar kapsamında yorumlanması gerekmektedir. Mirasçı Atama (Mirasçı Nasbı) başlığını taşıyan TMK.nun 516. maddesinde; “Miras bırakan, mirasının tamamı veya belli bir oranı için bir veya birden çok kişiyi mirasçı atayabilir. Bir kişinin, mirasın tamamını veya belli bir oranını almasını içeren her tasarruf, mirasçı atanması sayılır” amir hükmüne yer verilmiştir.
Şu halde, belirlenen bu olgu karşısında, sözleşmenin 6. maddesiyle, eşlerden her birinin diğerini mirasçı atadığının kabulü gerekmektedir. Mirasçı atamasının da resmi vasiyetname düzenleme hükümlerine göre yapılacağı açıktır. TMK.nun 532. maddesinde; "resmi vasiyetnamenin iki tanığın katılımıyla resmi memur tarafından düzenleneceği" öngörülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmenin de bu yönteme göre yapıldığı ve iki tanık tarafından imzalandığı bir gerçektir. Söz konusu sözleşmenin 6. maddesi; murisin son arzu ve iradesini yansıttığı konusunda bir kuşku bulunmamaktadır. Esas olan murisin en son iradesine değer verilmeli ve saygı duyulmalıdır. Mal rejimi davası ile miras meselesi davalarının bu haliyle birlikte görülmesinde hiçbir yasal engel bulunmamaktadır. Bu yönde Daire uygulamaları da mevcuttur.
FAVOR TESTAMENTİ KURALI :
Ölüme bağlı tasarrufun yorumu konusunda önemli bir kuralda “Favor Testamenti” prensibidir. Buna göre, kural olarak, murisin ölüme bağlı tasarruflarını iptal etmekten ziyade, bunları muhafaza etmek, vasiyetçinin iradesine ve isteğine uygun düşecektir. Bu nedenle, yorumda bu amacın gözönünde tutulması, şüpheli ve müphem hallerde tasarrufun muhafazası lehine yorum yapılması gerekir. Bu kural, Alman mahkeme içtihatlarında, “vasiyetnamenin yorumu, onun iptalinden önce gelir” denilmek suretiyle ifade olunmaktadır. “Favor Testamenti” kuralı genel olarak hukuki işlemlerin yorumu hakkındaki “Favor Actus” prensibinin özel bir türüdür. (Prof Dr. Ahmet M.Kılıçoğlu, Miras Hukuku, 3. bası, Ankara 2009 baskı, sh:177 vd, Prof. Dr. Zahit İmre, Türk Miras Hukuku, 3. bası, 1972, sh:159)
Mirasçı atanan (nasbolunan) şahıs, miras bırakanın ölümünde tereke malları üzerinde doğrudan doğruya ve kendiliğinden bir ayni hakkı (mülkiyet hakkını) kazanırlar. Bu durum karşısında taşınırlarda teslime, taşınmazlarda tescile, alacaklarda temlike gerek yoktur. (Kılıçoğlu aynı eser, sh:138, TKM. m.539, TMK. m.599) Mal ortaklığı sözleşmesinin geçersizliği konusunda ileri sürülmüş bir savunmada bulunmamaktadır. Lehine mal vasiyeti olan şahsın ise, miras bırakanın ölümünde, sadece bir alacak hakkı doğar, bundan doğan talep hakkı da nispi bir niteliktedir. Bu hak ancak, borçlu durumunda olan şahıslara (vasiyet borçlularına yani mirasçılara) karşı ileri sürülebilir.
Kural olarak, 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden önce mal ayrılığı rejimi geçerli olduğu halde, eşler, mal ortaklığı rejimini seçmiş iseler, bu mal ortaklığı rejimi 01.01.2002 tarihinden itibaren bir yıl içinde yeni bir mal rejimini seçmedikleri taktirde kendiliğinden edinilmiş mallara katılma rejimine dönüşür. Böyle bir durumda 01.01.2002 öncesi mal ortaklığı rejimi döneminde edinilen mallar bakımından 743 sayılı TKM.nin 211 ve devamı maddeleri, 01.01.2002 tarihinden sonra edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallar hakkında ise, 4721 sayılı TMK.nun edinilmiş mallara katılma rejimine ilişkin hükümleri uygulanır ve anılan kanunlara göre mal rejiminin tasfiyesi yapılır. (Geniş bilgi için, Doç.Dr.Şükran Şıpka, Türk Hukukunda Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Uygulamaya İlişkin Sorunlar, 1. baskı, İst. 2011 bası, sh:79-83)
Yerel mahkemece, sözleşme bir bütün olarak değerlendirilerek ve sözleşme hükümleri uyarınca davanın kabulüne karar verilmiştir. Daire ise, sözleşmenin 8. maddesiyle birlikte, miras bırakanın son iradesi de esas alınarak 6. madde kapsamı değerlendirilmiş ve hükmün ONANMASINA karar verilmiştir. Onama kararında sadece kısa bir gerekçe gösterilmiş, sözleşmenin ve maddelerin yorumunda bir kuşkuya düşülmediğinden bu nedenle herhangi bir gerekçe gösterilmemiştir. Bu husus doğrudur. Ancak gerekçe gösterilmeksizin sözleşmenin özellik arz eden bir maddesinin uygulanacağı ve diğer maddenin ise, uygulanamayacağı yönündeki çoğunluk görüşüne katılmak mümkün olmadığı gibi miras hukukunda önemli bir kural olarak bilinen, murisin son arzu ve iradesinin yorumuna ilişkin bulunan “FAVOR TESTAMENTİ” kuralı asla gözardı edilmemelidir. Bu kural evrensel bir miras hukuku kuralı olarak kabul edilmektedir.
ÇÖZÜM BİÇİMİ VE SONUÇ:
Şu halde, yapılan tüm bu açıklamalar ve olgular birlikte gözönünde tutulduğunda sözleşmenin 8. maddesi bakımından 743 sayılı TKM.nin 211 ve devamı maddelerinde öngörülen mal ortaklığı rejimine ilişkin hükümler esas alınarak mal rejiminin tasfiyesinin yapılması, sözleşmenin 6. maddesinin ise, eşlerin birbirlerini mirasçı atadıklarının (nasbettiklerinin) kabulüyle, TMK.nun 516, 532 ve diğer ilgili maddeleri gereğince somut olayın çözüme kavuşturulması gerektiği, yerel mahkemece, bu hususlar gözönünde bulundurularak davanın kabulüne karar verildiği, Dairece de, her ne kadar onama için geniş gerekçe yazılmamış ise de, yapılan inceleme sonucu yukarıdaki açıklamalar ve murisin son arzu ve iradesi esas alınarak yani “Favor Testamenti” kuralı gözetilerek hükmün onanmasına karar verilmiştir. Onama kararının bu nedenle doğru olduğu görüşündeyim. Aksi halde, sözleşmenin uygulanması, yani olayın çözümü yani kısaca karar bir yönüyle eksik kalır.
O halde, tüm bu açıklamalar gözönünde bulundurularak karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken, onama kararının kaldırılmasıyla yerel mahkeme hükmünün bozulması biçiminde gerçekleşen Sayın çoğunluğun görüşlerine açıklanan gerekçelerle katılmıyorum. 02.05.2012
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.