Esas No: 2017/734
Karar No: 2019/459
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/734 Esas 2019/459 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 15. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 90-723
Sanıklar ... ve ..."ın hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçundan beraatlerine ilişkin Konya 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 28.09.2010 tarihli ve 605-725 sayılı hükümlerin, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 19.11.2014 tarih ve 2998-19278 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 04.12.2014 tarih ve 92335 sayı ile;
"...Yargıtay 15. Ceza Dairesi sanıklar ... ve ... hakkındaki kararında; "Sanıkların, diğer sanıklar ... ve ... Çat ile birlikte katılana ait iş yerinde bulunan ham maddeleri iş yeri dışına çıkarma ve ürettikleri gübreyi satma konusunda fikir ve eylem birliği içerisinde hareket edip bir kısım ham maddeyi iş yerinden alıp sanık ..."ın aracı ile iş yerinden çıkardıklarının, tanıklar ... Kılıç ve ..."ın beyanları ile anlaşılması karşısında, müsnet suçtan mahkûmiyetleri yerine yasal olmayan gerekçe ile beraatlerine karar verilmesinden bahsedildiği ve cümlenin gelişi itibarıyla hükmün bozulacağı kanaati oluşturulmasına rağmen hükmün onanmasına karar verilmesi suretiyle, gerekçe ile hükmün karıştırıldığı," düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 15. Ceza Dairesince, 08.12.2014 tarih ve 23370-20665 sayı ile;
"Dairemizin 19.11.2014 tarihli ve 2998-19278 sayılı ilamının son paragrafında "Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin, kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün onanmasına" yazılmakla maddi hata yapıldığı anlaşıldığından, 5560 sayılı Kanun"un 29. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesinin 1. fıkrası gereğince düzeltilmesi mümkün görüldüğünden, ilamın son paragrafının "Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına" olarak düzeltilmesine," karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 27.10.2015 tarih ve 90-723 sayı ile;
"...Yargıtay bozma ilamında tanıklar ... Kılıç ve ..."ın beyanlarından, sanıklar ... ve ..."ın da üzerlerine atılı suçu işlediklerinin anlaşıldığı belirtilmiş ise de; anılan tanık beyanlarının görgüye dayalı olmadığı, tanıkların, sanıkların kendi aralarındaki konuşmalarını duyduklarını ifade etmiş olmaları ve ifadelerinde beraat eden sanıkların isimlerini zikretmemiş olmaları, kendi aralarında konuşan sanıkların kim oldukları, tamamının kendi aralarında konuşup konuşmadığı hususunun bilinemediği gibi tanıkların bahse konu iş yerinden sanıklar ... ve ..."ın malzeme çıkardıklarına dair görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı, bu durumda sanıklar ... ve Göksan Saz"ın üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair mahkememizde tam bir vicdani kanaat oluşmadığı, savunmalarının aksi kanıtlanamadığı," şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek önceki hüküm de olduğu gibi sanıkların beraatine karar vermiştir.
Direnme kararına konu olan bu hükümlerin de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.12.2015 tarihli ve 401042 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 6-1578 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 15. Ceza Dairesince 17.04.2017 tarih ve 5326-9414 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan sanık ... Çat hakkında verilen mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeksizin; sanık ... hakkında verilen mahkûmiyet hükmü ise Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin ve temyizin kapsamına göre inceleme, sanıklar ... ve ... hakkında verilen beraat hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan ..."a ait iş yerinde işçi olarak çalışan sanıklar ... ve ..."un, inceleme dışı sanıklar ... Çat ve ... ile birlikte iş yerinde bulunan ve organik gübre üretiminde kullanılan 13.375 TL değerindeki malzemeyi katılanın bilgisi ve rızası olmadan iş yerinden çıkarıp mal edindikleri iddiasıyla hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açıldığı,
05.04.2009 tarihli arama ve muhafaza altına alma tutanağında; inceleme dışı sanık ... Çat’ın evinin balkonunda üzerinde "Nutrıbella Power Line Magnit Magnezyum" yazılı 4 adet 25 kg’lık boş torba ve "Potassium Humate" yazılı 25 kg’lık 79 adet çuval ile "İgsaş Üre Fc Fertılızer" yazılı 50 kg’lık 4 adet boş ambalaj çuvalının bulunarak muhafaza altına alındığı tespitlerine yer verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ...; inceleme dışı sanıklar ... ve ... ile sanıklar ... ve ...’ın kendisine ait organik gübre üretimi yapan iş yerinde çalıştıklarını, bu iş yerinde çalışan tanık ..."nın sanıkların iş yerinden üretimde kullanılan ham maddeleri çaldıklarını söylemesi üzerine sanıkları takibe aldıklarını, dinleme cihazıyla bir süre konuşmalarını dinlediklerini, bu konuşmalardan sanıklar ... ve ... ile inceleme dışı sanık ...’ın iş yerinden ham madde çalarak gübre ürettiklerini, ürettikleri bu gübreleri de satma hazırlığında olduklarını tespit ettiklerini, hatta bu amaçla Kırşehir iline numune bıraktıklarını belirlediklerini, sanık ...’ın, daha önceden iş ilişkisi nedeniyle tanıdığı Zekeriya ile de iletişime geçtiğini, iş yerinde çaycı olarak çalışan tanık Ayşe’nin de çay götürüp getirirken konuşmalarını dinleyerek sanıklara bilgi verdiğini, sanıkların iş yerinde uyguladıkları formülleri kullanarak ticaret yapmayı kararlaştırdıklarını, inceleme dışı sanık ...’ın evinde ele geçirilen boş çuvalların iş yerindeki ham madde çuvalları olduğunu, sanıkların boş çuval götürmelerine dahi rızasının bulunmadığını,
Tanık ... Kılıç kollukta; katılana ait iş yerinde yaklaşık iki aydır çalıştığını, işe başladıktan iki hafta sonra sanık ... ile inceleme dışı sanıklar ... ve ...’ın, iş yerinin arka kapısına gelen inceleme dışı sanık ...’a ait araca altı adet çuvalı yükleyerek götürdüklerini gördüğünü, bu durumu aynı iş yerinde çalışan tanık ...’a söylediğini, daha sonra 02.04.2009 tarihinde saat 17.15 sıralarında iş yerinden ayrılacağı sırada inceleme dışı sanık ...’ın, aracının arka kapısını kendisine açtırıp aracını iş yerinin kapısına doğru yanaştırdığını, inceleme dışı sanıklar ... ve ...’ın, içerisinde ham madde olan dokuz adet çuval ile süt tozu olan bir adet çuvalı katılandan habersiz olarak araca koyduklarını gördüğünü, bu durumu da katılana ilettiğini, ayrıca sanıkların üretim esnasında kullanmaları gereken ham maddeyi az kullanıp kalanına su eklediklerini, aralarında da "Soran olursa malzemeyi tam attık deriz.” diye konuştuklarını duyduğunu, inceleme dışı sanık ...’ın, iş yerinden aldıkları malları inceleme dışı sanık ...’ın evinde sakladıklarını kendisine söylediğini, sanıkların malzeme numunelerini de pet şişelere koyup iş yerinden çıkararak götürdüklerini defalarca gördüğünü, sanık ...’ın da yaşanan bu olayları bildiğini, iş yerinde çalışan tanık ...’in de olaydan haberdar olduğunu,
Mahkemede ek olarak; çuvalları arabaya yükleyenlerin inceleme dışı sanıklar ... ve ... olduğunu, yakından gördüğü çuvalların içerisinde ham madde bulunduğunu, çuvalların içinde ağır bir malzeme olduğunu sanıkların çuvalları taşımalarından anladığını, çuvalların götürüldüğü sırada sanık ...’ın gözcülük yaptığını, elindeki telsiz ile iş yeri içerisinde gezdiğini ve çuvalların yüklendiği yere gidip geldiğini, sanık ...’ın iş yerinin idari kısmında bulunması nedeniyle çuvalların yüklendiği yeri görmediğini, sanıkların iş yeri içerisinde bir araya gelip iş yeri sahipleri umreye gitiklerinde ortamın daha müsait olacağını, iş yerinden götürdükleri ham madde ile yaptıkları gübreyi Kırşehir ilinde sattıklarını ve paralarını almak için buraya gideceklerini konuştuklarını duyduğunu, bu durumu da tanık ...’ya söylediğini,
Tanık ...; katılana ait iş yerinde çalıştığını, sanıklar ... ve ... ile inceleme dışı sanıklar ... ve ...’ın iş yerinde gizli gizli konuşmalarının dikkatini çektiğini, sanık ... ile inceleme dışı sanık ...’ın bir yerlere mal satıp parasını alacaklarını konuştuklarını duyduğunu, tanık ...’in, kendisine inceleme dışı sanık ...’ın aracına iki çuval mal koyduklarını söylediğini, bu durumu inceleme dışı sanık ...’a sorduğunda “Bana ... usta arada bir sigara alıyor, ben de yapıyorum.” şeklinde cevap verip yüklenen şeyin süt tozu olduğunu söylediğini, bu durumu katılana ilettiğini,
Tanık...; sanık ... ile önceden birlikte aynı firmada çalıştıklarını, bu nedenle ara sıra konuştuklarını, sanığın kendisine maaş alamadığını, durumu iyi olduğu zaman iş yeri açabileceğini söylediğini,
Hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilen tanık ... kollukta; katılana ait iş yerinde yaklaşık iki yıldır aşçı olarak çalıştığını, sanıkların da bu iş yerinde çalıştığını, patronu olan katılanın kendisini mutfaktan uzaklaştırdıktan sonra burada bir şeyler yaptığından şüphelenerek sanıklara “Bu iş yerinde bir şeyler oluyor, konuşmalarınıza dikkat edin, işçi çıkaracaklar.” dediğini,
Mahkemede farklı olarak; katılanın kardeşi ...’ın kendisini evinden aracıyla alarak karakola götürdüğünü, yolda da kendisine “Biz aynı toprağın insanıyız, biz sana bakarız.” diyerek kendisinden sanıklar ... ve ... ile inceleme dışı sanık ...’ın iş yerinden mal çaldığı yönünde ifade vermesini istediğini, ancak kendisinin bir şey görmediğini söylediğini,
İnceleme dışı sanık ... Çat; katılanın iş yerinde bir yıldır ustabaşı olarak çalıştığını, maaşların geç verildiğini, sanıklar ... ve ... ile birlikte organik gübre yapmayı planladıklarını, ancak iş yerinden hiçbir şey almadıklarını, evine malzeme götürmediğini, lazım olduğunda kullanmak için boş çuval götürdüğünü,
İnceleme dışı sanık ...; sanıklar ve inceleme dışı sanık ... ile katılana ait iş yerinde çalıştıklarını, inceleme dışı sanık ...’ın ustabaşı olduğunu, kendisinin ise işçi olarak çalıştığını, işe başladıktan yaklaşık bir ay sonra inceleme dışı sanık ...’ın kendisini yanına çağırarak depoda istif edilmiş hâlde duran ham madde dolu çuvallardan 5-6 tanesini aracına götürmesini istediğini, çuvalları inceleme dışı sanık ... ile birlikte araca koyduklarını, bu durumu iş yerinde çalışan tanık ...’e söylediğini, bu olaydan yaklaşık 15 gün kadar sonra da iki ya da üç çuvalın daha inceleme dışı sanık ...’ın aracına yüklendiğini, yine sanıklar ... ve ... ile inceleme dışı sanık ...’ın iş yerine ait kantarı da götürdüklerini, aralarında inceleme dışı sanık ...’ın kız kardeşinin evine kantarı götürerek mal tartacaklarını konuştuklarını duyduğunu, ertesi gün kantarı geri getirdiklerini, 04.04.2009 tarihinde iş çıkışında inceleme dışı sanık ...’ın aracında diğer sanıklar ... ve ... ile birlikte evlerine doğru gittikleri sırada aracın içerisinde bulunan diğer sanıkların çaldıkları malzemeleri karıştırarak malları Kırşehir’e satmaya götüreceklerini söylediklerini duyduğunu, bu sanıkların şirket kurduktan sonra iş yerinden ayrılacaklarını da ifade ettiklerini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ...; katılana ait iş yerinde ziraat mühendisi olarak çalıştığını, patronlarının ücretlerini zamanında ödemediklerini, bu nedenle aynı iş yerinde çalışan sanık ... ve inceleme dışı sanık ... ile birlikte ham madde satın alıp gübre üreterek satmayı planladıklarını, ham madde alınması için kendisinin ve sanık ...’ın inceleme dışı sanık ...’a 680 TL verdiklerini, kendi iş yerlerini kurmayı planladıkları için iş yerinde de bu durumu konuştuklarını, katılana ait iş yerinden herhangi bir malzeme götürmediğini, atılı suçlamayı kabul etmediğini,
Sanık ...; katılana ait iş yerinde diğer sanıklarla birlikte çalıştığını, iş yerinden çıkarttıkları tek şeyin boş çuvallar olduğunu, bu boş çuvalları da katılanın bilgisi dahilinde iş yerinden çıkartarak istiflediğini, bu çuvalların sonradan yakılacağını, ancak inceleme dışı sanık ...’ın çuvalların kendisine lazım olduğunu söylemesi üzerine çuvalları yakmadığını, inceleme dışı sanık ... ve sanık ... ile birlikte kimyasal gübre üretimi yapmayı planladıklarını, bu nedenle de inceleme dışı sanık ...’a para verdiklerini, adı geçenin de bu parayla ham madde aldığını, ancak bu ham maddeyi nereden aldığını bilmediğini,
Savunmuşlardır.
“Güveni kötüye kullanma” suçu 5237 sayılı TCK’nın 155. maddesinde;
“(1) Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkâr eden kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlemiş,
Maddenin gerekçesinde de; “Bu suçla mülkiyetin korunması amaçlanmaktadır. Ancak, söz konusu suçun oluşabilmesi için eşya üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen kişi (fail) arasında bir sözleşme ilişkisi mevcuttur. Bu ilişkinin gereği olarak taraflar arasında mevcut olan güvenin korunması gerekmektedir. Bu mülahazalarla, eşya üzerinde mevcut sözleşme ilişkisiyle bağdaşmayan kasıtlı tasarruflar, cezai yaptırım altına alınmıştır... Suçun konusunu oluşturan mal üzerinde belirli bir şekilde kullanmak üzere fail lehine zilyetlik tesisi gerekir. Bu nedenle, güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için hukuken geçerli bir sözleşme ilişkisinin varlığı gereklidir.” açıklaması yapılmıştır.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere kanun koyucu tarafından mülkiyetin korunması amacıyla getirilen güveni kötüye kullanma suçu, failin muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan taşınır veya taşınmaz bir mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunması veya bu devir olgusunu inkâr etmesiyle oluşmaktadır.
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşması için genel kast yeterlidir. Bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir. Kastın varlığı için de failin mala zilyet olduğunu, bu malın başkasına ait olduğunu ve kendisine bu malı devreden kimsenin muhafaza etmek veya belirli şekilde kullanmak için devrettiğini bilmesi gerekir. Ayrıca, failin, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunmayı veya devir olgusunu inkâr etmeyi de istemesi gerekmektedir.
Bu suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde ise, daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâli sözkonusu olacaktır.
Uyuşmazlık konusunun her bir sanık açısından ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
1- Sanık ..."a atılı suçun sabit olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Hakkında mahkûmiyet hükmü kesinleşen inceleme dışı sanık ...’ın, inceleme dışı sanık ...’ın kendisini yanına çağırarak depoda istif edilmiş hâlde duran ham madde dolu çuvallardan beş altı tanesini aracına götürmesini istediğini, birlikte taşıdıkları çuvalları inceleme dışı sanık ...’ın aracına koyduklarını, bu olaydan yaklaşık on beş gün kadar sonra da içerisinde ham madde bulunan iki ya da üç çuvalın daha inceleme dışı sanık ...’ın aracına yüklendiğini söylemesi, katılanın iş yerinde çalışan tanık ...’in, inceleme dışı sanıklar ... ve ...’ın, inceleme dışı sanık ...’ın aracına iş yerine ait altı adet çuvalı yüklediklerini, bu olaydan kısa bir süre sonra inceleme dışı sanıklar ... ve ...’ın yine iş yeri içerisindeki ham madde bulunan dokuz adet çuval ile süt tozu bulunan bir adet çuvalı aynı araca koyup götürdüklerini gördüğünü, bu sırada sanık ...’ın gözcülük yaptığını, elindeki telsiz ile iş yeri içerisinde gezdiğini ve çuvalların yüklendiği yere gidip geldiğini, bu durumu iş yerinde çalışan tanık ...’ya aktardığını, inceleme dışı sanık ...’ın da çaldıkları malları inceleme dışı sanık ...’ın evinde sakladıklarını kendisine söylediğini, ayrıca sanıkların bir araya geldiklerinde iş yerinden götürdükleri ham madde ile yaptıkları gübreyi sattıklarını, paralarını almak için Kırşehir"e gideceklerini konuşurken duyduğunu beyan etmesi, tanık ..."nın, sanıklar ... ve ... ile inceleme dışı sanıklar ... ve ...’ın iş yerinde gizli gizli konuşmalarının dikkatini çektiğini, sanık ... ile inceleme dışı sanık ...’ın bir yerlere mal satıp parasını alacaklarını konuşurlarken duyduğunu, tanık ...’in kendisine inceleme dışı sanık ...’ın aracına iş yerindeki ham madde çuvallarının yüklendiğini gördüğünü söylediğini, bu durumu inceleme dışı sanık ...’a sorduğunda adı geçenin “Bana ... usta arada bir sigara alıyor, ben de yapıyorum.” dediğini ifade etmesi, tanıkların bu beyanlarını doğrular şekilde inceleme dışı sanık ...’ın evinde yapılan aramada, katılanın iş yerinde kullanılan boş ham madde çuvallarının ele geçirilmesi, katılanın boş çuvalların dahi iş yerinden çıkarılmasına rıza göstermediğini söylemesi karşısında, sanık ...’ın, inceleme dışı sanıklar ... ve ... ile birlikte katılanın iş yerinde organik gübre üretiminde kullanılan ve içerisinde ham madde bulunan çuvalları iş yerinden katılanın rızası dışında götürüp mal edindiğinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde sübuta erdiği ve sanık ..."ın atılı suçu işlemediği yönündeki savunmasının kendisini suçtan kurtarmaya yönelik olduğu, bu savunmasına itibar edilemeyeceği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, sanık ... hakkındaki direnme kararına konu hükmün, sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin sabit olduğu gözetilmeksizin bu suçtan mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; "Sanık ... Karşun"a atılı suçun sabit olmadığı," düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
2- Sanık ..."a atılı suçun sabit olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirilmesine gelince;
Sanık ..."ın aşamalarda, şirket içerisinde sanık ... ve inceleme dışı sanık ... ile açmayı planladıkları iş yeri ile ilgili konuları konuştuklarını, katılana ait iş yerinden herhangi bir malzeme götürmediğini söyleyip atılı suçlamayı kabul etmemesi, tanıklar ... ve ..."nın, iş yerinden ham madde dolu çuvalların dışarıya çıkarıldığı esnada olay yerinde sanık ..."ın da bulunduğuna ve diğer sanıkların eylemlerine iştirak ettiğine ilişkin görgüye dayalı bir anlatımlarının olmaması, katılanın iş yerinden alınan malzemelere ait çuvalların inceleme dışı sanık ..."ın evinde yapılan aramada ele geçirilmesi ve sanık ..."ın diğer sanık ... ve inceleme dışı sanıklarla birlikte iş yerinde gizli gizli konuşmasının suçu işlediğine dair yeterli delil teşkil etmediği, sanıklar ... ve ... ile inceleme dışı sanık ..."ın katılana ait iş yerinde aralarında yaptıkları konuşmaların ileride kurmayı planladıkları iş ile ilgili olduğunun adı geçenlerin ifadelerinden anlaşılması karşısında; her ne kadar inceleme dışı sanık ..., araçla sanıklar ve inceleme dışı sanık ile birlikte evlerine doğru giderken iş yerinden alınan malzemeyi Kırşehir"de satacaklarına dair aralarında konuştuklarını söylemiş ise de bu beyanının dosyadaki diğer deliller ile desteklenmediği, bu hâliyle tüm aşamalarda atılı suçlamayı kabul etmeyen sanık ... hakkında inceleme dışı sanık ..."ın atfı cürüm niteliğinde olabilecek soyut beyanı dışında atılı suçu işlediğine dair mahkûmiyetini gerektirir her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla; sanık ..."ın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan beraatine ilişkin Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin isabetli olduğuna ve beraat hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Konya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.10.2015 tarihli ve 90-723 sayılı direnme kararına konu hükümlerinden;
a- Sanık ... hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kurulan beraat hükmüne ilişkin olarak; Yerel Mahkemece, mahkûmiyete yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği şeklinde gösterilen direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA, beraat hükmünün ONANMASINA,
b- Sanık ... hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kurulan beraat hükmünün ise, sanığın bu suçtan mahkûmiyeti yerine beraatine hükmolunması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.05.2019 tarihinde yapılan müzakerede, sanık ..."a yönelik uyuşmazlık bakımından oy birliğiyle, sanık ..."a yönelik uyuşmazlık bakımından ise oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.