Ceza Genel Kurulu 2019/210 E. , 2019/458 K.
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 769-1080
Sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında, İzmir (Kapatılan) 12. Sulh Ceza Mahkemesince 29.12.2011 tarih ve 1108-2041 sayı ile sanığın eyleminin eziyet suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, dosyanın gönderildiği İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesince de 02.02.2012 tarih ve 106-40 sayı ile sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiş olup müşterek yüksek görevli mahkemece görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilerek dosyanın gönderildiği İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 11.06.2013 tarih ve 415-468 sayı ile sanığın kasten yaralama suçundan beraatine karar verilmiştir.
Hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 24.09.2014 tarih ve 7651-31112 sayı ile;
"Katılanın aşamalarda değişmeyen beyanları, beyanlarını doğrulayan adli raporları, sanığın soruşturma aşamasındaki tevil yollu ikrarı ve tüm dosya kapsamından sanığın üzerine atılı eşe karşı kasten yaralama suçu sübut bulduğu hâlde, yazılı şekilde beraat kararı verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesi ise 09.12.2014 tarih ve 770-763 sayı ile;
"...Sanığın mağduru yaraladığına ve mağdura karşı etkili eylemde bulunduğuna ilişkin iddia dışında kanıt olmadığı, mağdurun kızı olan Sevda Şahin"in anlattığı olayın Kurban Bayramında olduğunun belirtildiği, suça konu olayın Kurban Bayramı içerisinde ve yakın tarihte gerçekleşmediği, bu tanığın olaya ilişkin bilgisinin olmadığı, olay sonrasında dinlenen tutanak tanıkları ve komşu olan tanıkların mağduru yaralı hâlde görmedikleri, geçmiş kayıtlara bakıldığında sanığın değil sürekli mağdurun sanığa etkili eylemde bulunduğunun anlaşıldığı, boşanma davasında kullanılmak üzere veya karşı tarafa zarar vermek amacıyla mağdurun sanığın üzerine iftira atma olasılığının çok yüksek olduğu, şüphenin sanık lehine yorumlanması gerektiği" gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 22.05.2018 tarih ve 1144-227 sayı ile;
"...Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
...
1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması hâlinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafinin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK"nın 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi hâlinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/3. maddesine göre ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK"nın 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemece verilen direnme kararına konu hükmün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması" isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesi 19.12.2018 tarih ve 769-1080 sayı ile; bir önceki direnme kararındaki gerekçelerle sanığın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.02.2019 tarihli ve 13737 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 28.03.2019 tarih ve 1864-6639 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daireyle Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle Yerel Mahkeme kararının "yeni hüküm" niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 22.05.2018 tarih ve 1144-227 sayı ile; Yerel Mahkemenin 09.12.2014 tarihli ve 770-763 sayılı direnme kararına konu hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasından sonra yargılama yapan Yerel Mahkemece 14.12.2017 tarihli celsede Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bozma kararı doğrultusunda sanığın beyanının alındığı ve "...Mahkememizce verilen 11.06.2013 gün, 2012/415 esas, 2013/468 karar sayılı kararda ısrar edilerek" şeklindeki açıklamalar ile sanığın beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun 10.07.2018 tarihli ve 360-347 sayılı, 17.04.2018 tarihli ve 651-179 sayılı, 28.04.2015 tarihli ve 719-130 sayılı, 19.03.2013 tarihli ve 1278-90 sayılı, yine 26.06.2012 tarihli ve 816-254 sayılı kararları başta olmak üzere uyum ve kararlılık gösteren içtihatları uyarınca; Ceza Genel Kurulunun bozma kararı ile direnme hükmü tümüyle ortadan kalkmış olup Yerel Mahkeme artık yeni ve değişik bir karar vermekte serbesttir. Bu şekilde verilen kararlar da yeni bir karar olup hukuken direnme niteliğinde olmadığından Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün değildir.
Öte yandan, Ceza Genel Kurulunun bozma kararına uyulduktan sonra verilen kararın yeniden ve doğrudan Ceza Genel Kurulunca incelenmesi, Yerel Mahkemenin direnmesi üzerine verilen Ceza Genel Kurulu kararlarına karşı direnilemeyeceğine ilişkin 1412 sayılı CMUK"nın, 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326. maddesine de aykırıdır. Doğrudan doğruya Ceza Genel Kurulunca inceleme yapılması, Yerel Mahkeme kararına direnme niteliği kazandıracak ve Ceza Genel Kurulu kararlarına karşı Yerel Mahkemelerin direnme yetkisi olmadığına dair temel ilke zedelenecektir. Bu nedenlerle hukuken yeni olan bu kararın Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı değil yeni hüküm olduğundan, Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni hükmün de doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün olmadığından dosyanın temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.12.2018 tarihli ve 769-1080 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan Ceza Genel Kurulunca incelenmesi gereken nitelikte bir direnme kararı bulunmadığından dosyanın temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.05.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.