Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacı, kayden paydaşı olduğu 6 Parsel sayılı taşınmazda, davalının payını 3.cü kişiye satması üzerine önalım davası açtığı ve lehinde sonuçlandığını, buna rağmen taşınmazı boşaltmağını ileri sürerek el atmanın önlenmesi ve yasal faiziyle birlikte 200 YTL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, şuf’a davası ile davacının temellük ettiği taşınmaz üzerinde inşa ettiği iki katlı evin olduğunu, bu yere ayrıca bir takım masraflar yaptığını, davacının şuf’a davasını kullanarak edindiği parselde sebepsiz olarak zenginleştiğini ileri sürerek 15.000 YTL’nin yasal faiziyle birlikte davacıdan tahsili isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, kayden davacıya ait taşınmaza, davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın elattığı gerekçesiyle, davalının alacağı 15.664,74 YTL bakımından davalı lehine hapis hakkı tanınmak suretiyle el atmanın önlenmesi davasının kabulüne,ecrimisil davasının reddine; Birleşen davada, davacının kanıtlanan 15.000 YTL alacağının davalıdan yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir. Karar, davacı-karşı davalı H..... tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi,karşı dava tazminat isteğine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu 6 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu,öncesinde davacı ile davalının ve dava dışı kişilerin taşınmazda paydaş oldukları ,davalı Esat’ın taşınmazdaki payını ahara temlik ettiği ve edinen kişiye karşı davacı tarafından açılan Şufa davası sonunda davanın kabul edildiği ve böylece kararın kesinleşmesi sonucu davalının taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının kalmadığı,ancak taşınmazı kullanmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki davalı E.ın taşınmazda paydaş olduğu dönemde taşınmazda birtakım faydalı ve zaruri giderleri yaptığı dosya kapsamı ile sabit ise de; taşınmazdaki payını satmak suretiyle elden çıkardığına göre artık taşınmazda yapmış olduğu birtakım iyileştirmelerden dolayı bir hakkının kalmayacağı ve bu bağlamda T.M.K.994-995 hükümlerinden kaynaklanan kişisel hak talebinde de bulunamayacağı kabul edilmelidir Hal böyle olunca mutlak surette el atmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken adı geçen davalı yararına hapis hakkı tanınmak suretiyle davanın kabul edilmiş olması doğru değildir Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.03.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.