8. Hukuk Dairesi 2011/6088 E. , 2012/3605 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Kulu Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 19.04.2011 gün ve 126/226 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili tarafından davalı Hazine aleyhine Kalealtı Mahallesi 290 ada 36,291 ada 23 ve 295 ada 57 parsellere yönelik açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesindeki norm sınırlarının aşıldığı gerekçesi ile davacının davasının reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi sonunda Dairenin 19.10.2009 tarih 4549/5002 Esas ve Karar sayılı ilamı ile 295 ada 57 parsel bakımından hüküm onanmış, 290 ada 36 ve 291 ada 23 parseller bakımından ise, bozma sevk edilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan araştırma ve inceleme sonunda 100 dönümlük norm sınırının aşılmadığı gerekçesi ile davacının davasının kabulüne Kalealtı Mahallesi 291 ada 23 ve 290 ada 36 parsellerin Hazine adına tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazların davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 290 ada 36 ve 291 ada 23 parseller 2005 yılında yapılan kadastro çalışmalarında 3.1.1963 tarih 479 ve 177 sıra sayılı tevzi tapuları uygulanarak Hazine adına tespit edilmiş, beyanlar hanesinde, davacının işgalci olduğu gösterilerek tapuya 16.3.2007 tarihinde tescil edilmişlerdir.
Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, mahkemece deliller takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, dava konusu parsellerin belirtme tarihinden geriye doğru 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun tarım arazisi olarak kullanıldığı, satıcı ve davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu, nitelik bakımından kazanmaya engel bir durumun olmadığı anlaşıldığına göre, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davalı Hazine temsilcisinin aşağıdaki husus dışında hükmün esasına yönelen diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar kuru toprakta 100 dönümü geçemez. Bozma ilamına uyularak yapılan araştırma sonunda alınan cevaplar ve dosya arasında bulunan dava dosyalarına göre aynı çalışma alanı Kalealtı Mahallesinde davacı ... adına Kulu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/367 Esas 2005/454 Karar sayılı 9.11.2005 tarihinde kesinleşen ilamı sonunda belgesizden zilyetlik yolu ile 55.000 m2 miktarında taşınmazın tesciline karar verilmiş, yine satıcı İdris Harman adına da kadastro çalışmalarında 234 ada 55 parsel numarası ile 1250,35 m2 yer zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tapuya tescil edilmiştir. Kalealtı Mahallesinde bulunan dava konusu 290 ada 36 parsel 40854,33 m2, 291 ada 23 parsel ise 39611,70 m2 miktarındadır. Zilyedin satıcı ile birlikte zilyetlikten edindikleri miktarlar dava konusu taşınmazlarla birlikte düşünüldüğünde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı 100 dönüm norm miktarını aşmaktadır. Bu nedenle aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca davacıya seçimlik hakkı hatırlatılarak tercih edeceği yerden zilyetlikten edinilen toplam 56250,35 m2 yer düşüldükten sonra kazanabileceği 43749,65 m2 alan kesilerek, teknik bilirkişi krokisinde ayrı ayrı bu bölümlerin krokisinde gösterilmesi sağlandıktan sonra tercih edilen bu kısmın davacı adına tesciline, norm sınırını aşan fazla kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece zilyetlik normu aşılmak suretiyle yazılı şekilde taşınmazların tamamı bakımından Hazine tapusunun iptal edilerek davacı adına tesciline karar verilmiş olması doğru değildir.
Açıklanan nedenle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün norm sınırının aşılmış olması sebebiyle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollaması ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.