14. Hukuk Dairesi 2013/12542 E. , 2014/824 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Rize Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/12/2012
NUMARASI : 2009/790-2012/926
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.04.2007 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı İ.. P.. tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_
Davacılar, zilyetlerinde bulunan Şalambar mevkindeki arazilerinden çıkan suyu davalıların su boruları döşemek suretiyle alabalık tesislerine götürdüğünü belirterek suya müdahalenin önlenmesi, kal ve 2000 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar, dava konusu suyu davacıların babasının sağlığında onun izni ile alıp kullandıklarını, eskiden herhangi bir sorun çıkmadığını, davacıların da olayda bir zararlarının bulunmadığını davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, suya müdahalenin önlenmesi ve kal talebinin kabulüne, tazminat talebinin ise reddine karar verilmiş, hükmün davalının temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 17.03.2009 günlü 2009/1608 Esas, 2009/4385 Karar sayılı ilamı ile özetle “...Davaya konu su, davacıların zilyedliğinde bulunan araziden çıkmakta olup, bu nedenle genel sudur. Genel sulardan herkes kadim ve öncelik hakkı olanların hakkına tecavüz etmeden, ihtiyacı oranında yararlanır. Mahkemece, kararına dayanak teşkil ettiği bilirkişi raporları yeterince açık ve aydınlatıcı olmayıp, hüküm kurmaya elverişli nitelikte değildir. Mahkemece yapılacak iş; suların en az olduğu mevsimde Jeoloji ve zirai bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif ve inceleme yapılarak, dava konusu suların debisi tespit edilmeli, tarafların ihtiyaç durumları saptanmalı, davalı tarafın alabalık çiftliği için aldığı suyun, davacının suyunu etkileyip etkilemediği, dolayısıyla tecavüzün varlığı uygulama yapılmak suretiyle belirlenmeli, tecavüzün varlığı anlaşılırsa; tarafların öncelikli kullanım ve kadim hakları belirlenip, tarafların kadim hakkı da gözetilerek ihtiyaçları oranında uygun bir rejim kurulması gerekirken yanlış gerekçeler ile suya müdahalenin önlenilmesi ve kal talebinin kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile davacıların suya müdahalenin meni talebinin reddine, davalıların davacıların arazisinden boru geçirmek suretiyle yaptığı müdahalenin meni ile boruların kal"ine karar verilmiştir
Hükmü davalı İ.. P.. temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Somut olayda; dosya içerisindeki 14.11.2011 tarihli jeoloji bilirkişi raporuna göre dava konusu suyun ortalama debisinin 3,61lt/sn olduğu bu suyun 1/4"nün davalılar tarafından alabalık üretim çiftliğinde kullanılmak üzere alındığı ve dava konusu suyun genel su olduğu belirtilmiştir. Genel sulardan herkes kadim ve öncelik hakkı olanların hakkına tecavüz etmeden ihtiyacı oranında yararlanabilir. Davalılarında dava konusu genel sudan kadim ve öncelik hakkını ihlal etmeden yararlanma hakkı vardır. Mahkemece, davalıların dava konusu sudan yararlanmalarını ortadan kaldırır şekilde kal kararı verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 17.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.