Esas No: 2021/7402
Karar No: 2022/4595
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/7402 Esas 2022/4595 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı vekili, davalı tarafından 20 adet bono nedeniyle ihtarname keşide edildiğini ancak bonoların keşide tarihi olan 2013 yılında bono düzenleyecek bir şirket olmadığını iddia ederek bonoların takibe konu edilmemesi için ihtiyati tedbir talep etmiştir. Davacının bonoların lehdarı konumunda olduğu ve senetlerin davacı tarafından ciro edilerek davalıya verildiği belirtilmiştir. Ancak, TTK’nın 778. maddesinin 2. fıkrasının d bendi gereği ve 677. maddesi gereğince \"bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan diğer kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse diğer imzaların bundan etkilenmeyeceği\" hükmüne göre, davacının bonolarla ilgili iddialarını yetkili hamil olan davacıya karşı ileri süremeyeceği gerekçesiyle davacının talebi reddedilmiştir. Karar düzeltme isteminde bulunan davacı vekilinin istemi ise HUMK 440. maddesi kapsamında değerlendirilerek reddedilmiştir. Kararda bahsedilen kanun maddeleri, bonoların geçerliliği ve hamillerin yetkileriyle ilgili hükümleri açıklamaktadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 27.11.2019 gün ve 2019/520 - 2019/1364 sayılı kararı onayan Daire'nin 31.05.2021 gün ve 2020/4104 - 2021/4608 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalının 20 adet bono nedeniyle davacıya ihtarname keşide ettiğini, davacının bonolarda keşideci olarak gözüken dava dışı şirketin ortağı olduğunu ve şirketin 2011 yılında tasfiye edildiğini, bonoların keşide tarihi olan 2013 yılında bono düzenleyecek bir şirket olmadığını iddia ederek bonoların takibe konu edilmemesi için ihtiyati tedbire, müvekkilinin bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve % 20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ve dava dışı ...’ın bonoların keşidecisi olan dava dışı şirketin ortağı olduğunu ve bonoyu düzenlediklerini, aynı zamanda bononun lehtarı olduklarını ve senedi ciro ettiklerini, takip konusu bonoların davalıya beyaz ciro yoluyla geçtiğini, davacının iddialarını yetkili hamil olan davacıya karşı ileri süremeyeceğini savunarak davanın reddine ve % 20 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafından davaya konu bonoların verildiği, davacının bonoların lehdarı konumunda olduğu ve bonoların davacı tarafından ciro edilerek davalıya verildiği, davacı tarafın her ne kadar senetlerin düzenlenme tarihi olan 05.01.2013 tarihinde tasfiye yolu ile terkin edildiğinden tüzel kişiliğin sona ermesi nedeni ile senet düzenlenemeyeceği ve bu senetlerden dolayı borçlu olmadığını iddia etmiş ise de TTK’nın 778. maddesinin 2. fıkrasının d bendi gereği ve 677. maddesi gereğince "bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan diğer kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse diğer imzaların bundan etkilenmeyeceği" hükmünü içerdiği, bu hususun yasada imzaların istiklali prensibi olarak adlandırıldığı, lehdarın şeklen kambiyo senedi niteliğinde bulunan senetlerden dolayı bu gerekçe ile davalı hamile karşı dava açmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizce onanmasına karar verilmiştir.
Bu kez, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 44,70 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 709,50 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 07/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.