4. Hukuk Dairesi 2010/2926 E. , 2011/2158 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... Özavcı tarafından, davalı ... Özdağ aleyhine 10/08/2006 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/10/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davacı ile davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir”şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dosya içeriğinden; Van Yüzüncüyıl Üniversitesi"ne bağlı Ahlat Meslek Yüksek Okulu’nda müdür olarak görevli bulunan davacının, hakkındaki şikayetler nedeni ile başlatılan soruşturma sırasında görev yeri değiştirilerek Van Yüzüncüyıl Üniversitesi merkez yerleşkesinde (kampüsünde) görevlendirildiği, davalının haksız suçlamaları nedeni ile soruşturma geçirip müdürlük görevinden alınması ve görev yerinin değiştirilmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat ödetilmesini istediği; davacı hakkında dava dışı Mustafa Değirmenci, Murat Üner, Harun Çam, Esra Şensoy, Mehmet Ali Gürsel, Mahmut Öneren ve M. Emin Alişan’ın şikayetleri nedeni ile “evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanma, sarkıntılık, hakaret, etkili eylem, memuriyet görevini suistimal, nüfus suistimali” suçlarından da disiplin soruşturması açıldığı, ön soruşturmacının iddiaların lüzumu muhakeme kararını gerektirecek nitelikte olduğu görüşünde olduğu, komisyonca belgede sahtecilik dışındaki iddialar ile ilgili lüzumu muhakeme kararı verildiği, davacının ilgili karara karşı idari yargı yoluna başvurması üzerine Danıştay 1. Dairesi"nin 2005/432-739 sayılı kararı ile görevi kötüye kullanma ve memuriyet görevini suiistimal dışındaki iddialar ile ilgili lüzumu muhakeme kararının kaldırılmasına, diğer iki suçlama ile ilgili lüzumu muhakeme kararının onanmasına karar verildiği, Ahlat Cumhuriyet Başsavcılığı"nca görevi kötüye kullanmak ve memuriyet görevini suiistimal suçları yönünden dava açmaya yeterli kanıt bulunmadığı gerekçesi ile kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalının şikayet dilekçesinde de davacı hakkında benzer iddialarda bulunulduğu, bu iddialar ile ilgili birden fazla şikayet olduğu, açılan disiplin soruşturması sırasında bilgilerine başvurulan bazı tanıkların da iddiaları doğrular nitelikte açıklamalarda bulunduğu, davacı hakkında şikayette bulunup daha sonra şikayetinden vazgeçen davacının aynı okulda okutman olarak görevli olan eşinin yargılama sırasında şikayet dilekçesinin kendisine ait olduğunu kabul ettiği anlaşıldığına göre; davacı hakkındaki şikayet bir bütün olarak değerlendirilerek, iddialar konusunda zayıfta olsa bazı somut belirtiler (emareler) bulunduğu; şikayetin, olağan kuşku üzerine ve somut belirtilere dayandırılarak yapıldığı sonucuna varılmak gerekir.
Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, davalının tazminat ile sorumlu tutulmuş olmaları usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre tarafların öteki temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 02/03/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.