Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17583
Karar No: 2020/883
Karar Tarihi: 04.02.2020

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/17583 Esas 2020/883 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2016/17583 E.  ,  2020/883 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Davacı, ortaklığın giderilmesi davasına konu 280 ada 18 parsel sayılı taşınmaz üzerine 15 yıl önce yazlık olarak kullanmak üzere bir ev yaptırdığını, taşınmaz içerisindeki evin, müştemilatın ve kuyunun kendisine ait olduğunu beyan ederek ev, kuyu ve müştemilatın kendisine ait olduğunun tespitine ve bu hususun tapuya şerh verilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Davalılardan ... cevap dilekçesi ile davayı kabul ettiğini belirtmiş, diğer davalılar yargılama oturumlarına katılmamışlardır.
    Mahkemece, davanın kabulüne, davaya konu olan 280 ada 18 parsel sayılı taşınmazın üzerinde bulunan üç adet baraka ve su kuyusunun davacıya ait olduğunun tespitine ve tapunun beyanlar hanesine şerhine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, muhdesatın tespit isteğine ilişkindir.
    Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK mad. 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad.718 ). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK mad. 722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
    Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad. 106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad. 114/1-h ve 115)
    Öğretide ve Yargıtayın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
    Yine, öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre; muhdesat aidiyetinin tespiti davalarında, ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerinin ya da mirasçılarının davada taraf olmaları gerekmektedir.
    Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 280 ada 18 parsel sayılı taşınmazın davacı ile davalı olarak gösterilen şahıslar adlarına tapuda kayıtlı olduğu, bir kısım hisselerin ... kızı ..., ... kızı ...,... karısı ..., ... kızı ...ve ...karısı ...adına tescil edilmiş olduğu, bu kişilerin davacı tarafça davalı olarak gösterildiği ancak bahsi geçen kişilerin yargılamaya katılmadığı, kimliklerin tespit edilemediği, dava konusu taşınmaza ilişkin olarak KDZ Ereğli Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/80 Esas sayılı dosyada ortaklığın giderilmesi davasının derdest olduğunun Mahkemece belirtildiği ancak dosya arasına alınmadığı anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, dava konusu taşınmaza ilişkin olarak açılan ortaklığın giderilmesi davasının derdest olup-olmadığı denetlenemediği gibi, tapuda malik olarak görünen bir kısım kişiler davaya dahil edilmediği için taraf teşkilinin de sağlandığını söyleyebilme olanağı yoktur. O halde, mahkemece yapılması gereken iş, öncelikle, dava konusu taşınmaza ilişkin her ne kadar Mahkemece KDZ Ereğli Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/80 Esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davasının derdest olduğu belirtilmiş ise de, bahsi geçen dosyanın yargılamasının devam edip etmediğinin başka bir anlatımla eldeki davada güncel hukuki yararın devam edip etmediğinin denetlenmesi, hukuki yararın devam ettiğinin belirlenmesi halinde, son tapu kayıtlarının da dosya arasına alınarak tüm maliklerin davaya katılımının sağlanması konusunda davacı tarafa süre ve imkan tanınması, tüm bunlardan sonra, dosya içeriğine ve toplanacak delillere göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi olmalıdır. Mahkemece bu hususlar dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun olmamıştır.
    SONUÇ: Davalının temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 04.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi