23. Hukuk Dairesi 2017/2163 E. , 2020/2086 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesine dayalı alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı şirket vekili Avukat ... ile davalı şirket vekilleri Avukat ... ve ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili şirketin ürettiği elektriği serbest tüketicilere satma hakkına sahip olduğunu, davalı şirketin müvekkili şirket müşterilerinin sayaçlarını okumak suretiyle müvekkilinin sattığı elektrik miktarını belirlediğini, davalı şirketin yapmış olduğu bu hizmetin "perakende satış hizmeti" olarak adlandırıldığını ve bu hizmet karşılığında davalı tarafça fatura düzenlenerek bedellerin tahsil edildiğini, bu uygulamanın dayanağının EPDK"nın 875 sayılı kararı olduğunu, bu karara göre nisbi bir tarife uygulanarak ücretlerin belirlendiğini, EPDK"nın kararının Danıştayca iptal edildiğini, iptal kararından önce belirlenen nisbi tarife uyarınca davalı şirketin müvekkili şirketten Eylül 2006-Aralık 2010 dönemleri arasında fazladan perakende satış hizmet bedeli tahsil etmiş olduğunu ileri sürerek, şimdilik 294.992,52 TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek gecikme zammı ile, işlemiş ve işleyecek gecikme zammının KDV"si ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunarak, davacının dayandığı Danıştay kararının davacı gibi tüzel kişiler lehine olan bir karar olmadığını, serbest tüketiciler konumundaki tüketiciler lehine olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 01.01.2003 tarihinde sistem kullanım anlaşması imzalandığını, bu sözleşme uyarınca, davalının davacı adına davacının abonelerinin sayaçlarını okuma görevini üstlendiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesi ve ek belgelere göre söz konusu sözleşmenin uygulanmasında EPDK"nın kararlarının uygulanacağının belirlendiği, EPDK"nın 875 sayılı kararı uyarınca PSH bedeli olarak nitelendirilen perakende satış hizmet bedelinin elektrik ücreti üzerinden nisbi olarak ücretlendirildiğinin anlaşıldığı, Danıştayca maktu bir ücretlendirme yapılmasının gerektiği belirtilerek EPDK"nın 875 sayılı kararının iptal edilmiş olduğu, bu kararın kesinleşmesi üzerine EPDK tarafından 01.01.2012 tarihinde karara uygun şekilde düzenleme yapılmış olduğu, Danıştay kararının gerekçesi dikkate alındığında, karardan önceki dönemlerde tahsil edilen bedellerin haksız olarak tahsil edilmiş olduğu, EPDK"nın 01.01.2012 tarihinde almış olduğu karar uyarınca hizmet karşılığı belirlenen maktu bedelin mahsubu sonrası davalının davacıdan 294.992,52 TL fazla tahsilatta bulunmuş olduğunun anlaşıldığı, davadan önce davalının temerrüde düşürülmediği, sözleşme uyarınca taraflar arasında 6183 SK"nın 51. maddesinde düzenlenen gecikme cezasının uygulanacağı karar altına alındığından, dava tarihinden itibaren hükmedilen miktara 6183 SK"nın 51. maddesindeki gecikme cezasının uygulanması gerektiği, gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Mahkemece taraflar arasında imzalanan sistem kullanım anlaşması çerçevesinde davalı şirketin kwh başına aldığı hizmet bedelinin, Danıştay 13. Dairesi tarafından iptal edilmesi üzerine karar tarihi ile iptal tarihi arasında davacı tarafından davalıya ödenen farkın iade edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Elektrik dağıtım şirketleri tarafından tüketilen kwh bazında nisbi olarak tahsil edilen PSHB"nin yasal dayanağının ortadan kalkması nedeniyle davalının nisbi ücret ile maktu ücret farkı kadar zenginleştiği doğrudur. Ancak zenginleşmenin davacı aleyhine değil doğrudan tüketici aleyhine olduğu anlaşılmaktadır. Davacı aleyhine tüketiciler tarafından bu bedelin tahsili için dava açılması ve davacı tarafından ödenmesi halinde davacı bu bedeli talep edebilecektir. Davacının bu bedeli tüketiciye ödediğine ilişkin bir iddia da ileri sürülmediğine göre bu aşamada mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
3-Bozma nedenine göre; davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma nedenine göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde taraflara iadesine, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalı yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.