Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/867
Karar No: 2019/452

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/867 Esas 2019/452 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/867 E.  ,  2019/452 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 18. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 194-440

    İş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan sanık ...’un, TCK’nın 116/2, 62 ve 58. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Adana 12. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 07.02.2012 tarihli ve 389-73 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yüksek 18. Ceza Dairesince 04.02.2016 tarih ve 18177-1912 ile;
    "1- Sanığın katılanın işyerine, olay tarihinde orada çalışmakta olan dayısının oğlu Metin Tetik"e bakmaya gittiğine yönelik savunmasının aksine, bahse konu işyerine meşru kabul edilemeyecek bir amaç için girdiğine ilişkin dosya kapsamında her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
    2- Kabule göre de; sanık hakkında hükmedilen hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak, TCK"nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına hükmedilmemesi," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkeme ise 07.06.2016 tarih ve 194-440 sayı ile bozma kararına direnerek sanığın önceki hükümdeki gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
    Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.01.2017 tarihli ve 309642 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesi ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 18. Ceza Dairesince 29.05.2017 tarih ve 887-6555 sayı ile; CMK"nın 307. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucu Yerel Mahkeme kararı yerinde görülmediğinden Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık hakkında nitelikli hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından verilen beraat kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup, direnmenin kapsamına göre inceleme sanık hakkında iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçuyla sınırlı olarak yapılacaktır.
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunun unsurlarıyla sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle;
    1- Bozma sonrası yapılan 07.06.2016 tarihli oturumda bozma ilamına direnilmesine karar verildiği belirtilmesine rağmen gerekçeli kararda "Usul ve yasaya uygun bulunan bozma kararına uyulduğu"nun belirtilmesi suretiyle çelişki meydana getirilip getirilmediği,
    2- a) Direnme kararının,
    b) Direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün,
    Yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediği hususlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Yargıtay bozma ilamından sonra yapılan 07.06.2016 tarihli oturumda; Yerel Mahkemece bozma kararına direnildiğine dair ara karar kurulduğu, hükmün gerekçesinde ise "Usul ve yasaya uygun bulunan bozma kararına uyulmasına" denildiği, ayrıca direnme nedenleri gösterilmeden ve bozma nedenine niçin uyulmadığı açıklanmadan önceki hükümde direnilmesine karar verildiği,
    Yerel Mahkemece, sanık hakkında iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün gerekçesinin; "Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın olay günü katılanın iş yerine girerek iş yeri dokunulmazlığını bozmak suçunu işlediği anlaşılmakla cezalandırılmasına…" biçiminde olduğu,
    Anlaşılmıştır.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141. maddesinin üçüncü fıkrası; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır" şeklinde düzenlenmiştir.
    Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Kararların gerekçeli olması" başlığını taşıyan 34. maddesinin birinci fıkrasında; "Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dâhil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230. madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir,"
    "Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar" başlıklı 230. maddesinde;
    "1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
    a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
    b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
    c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
    d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.
    2) Beraat hükmünün gerekçesinde, 223. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hâllerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
    3) Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hâllerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
    4) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün verilmesi hâlinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir."
    "Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar" başlıklı 232. maddesinde ise;
    "1) Hükmün başına "Türk Milleti adına" verildiği yazılır.
    2) Hükmün başında;
    a) Hükmü veren mahkemenin adı,
    b) Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,
    c) Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
    d) Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı,
    Yazılır.
    3) Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.
    4) Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.
    5) Hâkimlerden biri hükmü imza edemeyecek hâle gelirse, bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.
    6) Hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
    7) Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir"
    Hükümlerine yer verilmiştir.
    Görüldüğü gibi Anayasa"nın 141 ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşı oy da dâhil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup, hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç bölümlerinden oluşmalıdır. Başlık bölümünde; hükmü veren mahkemenin, mahkeme başkanı ve üyelerin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının, zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, varsa vekillerinin ve yasal temsilcilerinin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği ile varsa müdafisinin adı, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında ya da tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, "sorun" bölümünde; iddia ve savunmada ileri sürülen görüş ve düşünceler ortaya konulmalı, "gerekçe" kısmında; dosyada mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra hükme esas alınan ve reddedilen bütün deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilerek sonuç kısmında açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, "sonuç" ya da "hüküm" bölümünde ise, CMK"nın 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı Kanun"un 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, TCK"nın 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine aynı Kanun"un 53 ve devamı maddelerine göre mahkûmiyet yerine veya müeyyidenin yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezası veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkânının bulunup bulunmadığı, kanun yollarına müracaat mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercisi hiçbir tereddüde yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir.
    Söz konusu hükümlere göre, hüküm fıkrasının mutlaka yargılama sonunda duruşma tutanağına geçirilmesi ve okunması zorunludur. Uygulamada tefhim edilen bu hüküm fıkrasına ‘kısa karar’ adı verilmektedir. Hükmün gerekçesi bütünüyle tutanağa geçirilmemiş ise hükmün tefhiminden itibaren on beş gün içerisinde gerekçenin dava dosyasına konulması gerekmektedir. Gerekçeli kararda, kısa hükmün aynen bulunması ancak bu kararın gerekçesinin gösterilmesi icap etmektedir. Gerekçeli karar ile kısa kararın değiştirilmesi mümkün olmayıp, gerekçeli kararın kısa karar ile uyumlu olması lazımdır. Başka bir ifadeyle duruşmada tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmamalı, gerekçe ile sonuç ve hüküm kısmı infazda karışıklığa neden olabilecek nitelikte olmamalıdır.
    Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan hüküm kurulması, uygulamada keyfîliğe yol açabileceği gibi, hukuk devleti ilkesine de aykırı olacaktır. Nitekim Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarına göre de, bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, Yerel Mahkeme tarafından CMK’nın 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek yeniden usulüne uygun olarak hüküm kurulması, bunun yanında direnmeye ilişkin gerekçenin de gösterilmesi gerekmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
    Yerel Mahkemece, bozmadan sonra yapılan 07.06.2016 tarihli oturumda Yargıtay bozma kararına direnilmesine dair ara karar kurulup sanığın mahkûmiyetine hükmedildiği, kararın gerekçe bölümünde "Usul ve yasaya uygun bulunan bozma kararına uyulmasına" karar verildiğinin belirtildiği ve hükmün gerekçesinin ise "Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın olay günü katılanın iş yerine girerek iş yeri dokunulmazlığını bozmak suçunu işlediği anlaşılmakla cezalandırılmasına…" şeklinde olduğu belirlendiğinden; duruşmada Yargıtay bozma ilamına direnilmesine yönelik arar karar kurulduğu hâlde gerekçede bozmaya uyulduğunun belirtilmesi suretiyle hüküm ile gerekçe arasında çelişki meydana getirilmesi, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan hüküm kurulması ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğu, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığı açık olarak gerekçeye yansıtılmadan Anayasa"nın 141 ve CMK’nın 34 ve 230. maddelerine aykırı olarak gerekçesiz karar verilmesi nedenleriyle, direnme kararına konu mahkûmiyet hükmü diğer yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Adana 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.06.2016 tarihli ve 194-440 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün, hüküm bölümü ile gerekçe bölümü arasında çelişki meydana getirilmesi, usul ve kanuna uygun olarak direnmenin ve hükmün gerekçesi gösterilmeden karar verilmesi isabetsizliklerinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    2. Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 21.05.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi