MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Yörede 2010 yılında yapılan kadastro sırasında ... Mahallesi 565 ada 84, 86 ve 554 ada 4 parsel sayılı sırasıyla 272,03 m2, 1180,94 m2 ve 990,10 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, belgesiz zilyedliğe dayalı tarla niteliğiyle davalı ... ve ölü davalı ... adına tesbit ve tapuya tescil edilmiştir.
Davacı , çekişmeli taşınmazların yörede 1997 yılında yapılan orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakıldığını, taşınmazlar üzerinde bulunan orman varlığının tahrip edilmiş olmasının bunda etken olduğunu ileri sürerek, parsellerin eğimi, toprak yapısı ve çevre ormanlarla bütünlük oluşturması ve fiilen orman olmaları nedeniyle taşınmazların tapularının iptali ile orman niteliğinde adına tapuya tescilleri istemiyle ayrı ayrı dava açmıştır.
Mahkemece ayrı ayrı açılan davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne, çekişmeli 565 ada 84, 86 ve 554 ada 4 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına olan tapusunun iptaline, orman niteliğinde adına tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde ilk kez tesbit tarihinden önce 1996 yılında orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları birlikte yapılmış; sonuçları 05/09/1997 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. Daha sonra 4999 sayılı Kanunun 9. maddesi hükmüne göre yapılan çalışmalar 16/03/2011 tarihinde ilân edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve özellikle keşif sonucu düzenlenen orman bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazların öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olduğu gibi eylemli biçimde de orman olduğu saptandığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 27/05/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.