7. Hukuk Dairesi 2015/6492 E. , 2016/5942 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı; 01/11/2011 tarihinde ... öğretmen evi olan iş yerine gittiğinde kurumun gelirlerinin giderleri karşılamadığından ödenek yetersizliğinden iş akdinin fesih edildiğinin söylendiğini, iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla mesai ücretleri alacağını talep etmiştir.
Davalı; ihtiyaç ve ekonomik gerekler nedeniyle davacının işine son verildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Dairemizin kararları da bu yöndedir.
Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir.
Somut olayda davacı çalıştığı süre içerisinde hakkı olduğu halde fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı taraf ise işletmenin gelirleri giderlerini karşılayamadığından, iş yoğunluğu olmadığından ve de ihtiyaç duyulmadığından davacıya fazla mesai yaptırılmadığını savunmuştur. Davacı tanıklarından ... “Davacı benim uzaktan akrabam olur. Davacı hemen hemen haftanın 7 günü, sabah 08:00 ile gece 23:00 suları arasında çalışıyordu.”, ... “Davacı benim arkadaşım olur. Davacı haftanın 7 günü, sabah 08:00"de işe başlıyordu. Bazen akşam 18:00 sularına kadar bazen ise 20:00 sularına kadar çalışıyordu.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Olağandışı fazla çalışma iddiasında bulunan işçi bu iddiasını kanıtlamakla yükümlü olup, somut uyuşmazlıkta davacının dinlettiği tanıklar işyeri çalışanı olmayıp davacının arkadaşı ve akrabasıdır. Bu durumda işyerinin çalışma düzenini bilmeleri mümkün olmadığı gibi dosyada mevcut yönetim kurulu karar defterinde işyerinde davacı ile birlikte bir işçinin daha çalıştığı görülmektedir. Bu durumda iddiayı ve işyeri çalışma koşullarını bilmeyen tanık beyanlarına göre sonuca gidilmesi mümkün değildir. Tanıklar İşçilerin ara dinlenme süreleri ve diğer işçi ile dönüşümlü çalışıp çalışmadığı hususlarında beyanda bulunmamışlardır. Kaldıki işyeri de müşterisizlikten kapatılmıştır. Bu durumda olağandışı fazla çalışma alacak iddialarının kanıtlandığından söz edilmesi mümkün değildir. Bu talebin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 10.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.