4. Hukuk Dairesi 2010/3196 E. , 2011/2126 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 31/12/2008 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 28/01/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 02/03/2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(M) (M)
KARŞI OY YAZISI
Dava; yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiş; hüküm, Dairemiz sayın çoğunluğu tarafından onanmıştır. Aşağıda belirteceğim sebep ve gerekçelerle Dairemizin bu kararına katılmamız mümkün değildir. Şöyle ki;
Davalının imtiyaz sahibi olduğu ... Gazetesi’nin 10 Kasım 2008 tarihli nüshasının birinci sayfasında, sayfanın ¾’ünü kapsayacak şekilde “CUMHURİYETİMİZE YAKIŞMIYOR”, “İYİ Kİ ATATÜRK BUGÜNLERİ GÖRMEDİ” başlığı ile ... Valisi olan davacının, kucağında çocuğu ve yanında siyah çarşaflı (kapüşonlu cübbe) eşinin fotoğraflarının bulunduğu, altında da isimlerinin yer aldığı görülmektedir. Bu fotoğrafın 2006 yılının Aralık ayında dönemin İçişleri Bakanı ...’nun başkanlığında 7-8 ilin valisinin iştirakiyle Suriye’ye düzenlenen resmi gezi sırasında Hz. Zeynep’in türbesini ziyaret ederken çekildiği hususunda ihtilaf yoktur. Uyuşmazlık, yazıların ve resmin davacının kişilik hakkına saldırı oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bu fotoğraf ve haber, 09.11.2008 günlü, www.haber-24.com. Portalında ve yukarıda belirtilen gazetede yer almasının ardından, mahalli ve ulusal bazı gazeteler ile internet sitelerinde de çıkmıştır. Ne var ki, diğerlerinden veriliş biçiminin tamamen farklı olduğu, diğerlerinde davacının açıklamalarının da yansıtıldığı, basın özgürlüğü çerçevesinde ve toplumu bilgilendirme ilkesine uygun hareket edildiği müşahade edilmektedir.
Diğer yandan; üniversitelerde ve kamusal alanda türban tartışmaları yaşanırken ve türban bazı çevrelerce rejimin güvenliği sorunu olarak algılanırken, nasıl tesadüf ki bu fotoğraf çekildikten iki yıl sonra, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümüne rastlayan bir tarihte kamuoyunun önüne konmakta, Suriye gezisinden ve türbe ziyaretinden ise, hiç söz edilmemektedir.O tarihte ... Valisi olan davacı, Cumhuriyet karşıtı, rejim aleyhtarı ve irticacı bir kimse olarak gösterilmek istenmektedir.Haberi, bu şekli ile basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmek ve görünen gerçeğe uygun kabul etmek mümkün değildir.Kaldı ki davacı ile soyadları itibariyle akraba oldukları tahmin edilen gazetenin eski ve yeni sahipleri arasında yargıya intikal eden ve bir kısmı sonuçlanan birçok davanın mevcut olduğu görülmektedir.Kamu görevi yapan basın mensupları, şahsi çıkarlarından ve kinlerinden uzak durmalıdır.Cumhuriyet düşmanı gibi gösterilen davacı Valinin Türk toplumundaki ve ... halkı karşısındaki durumunun da takdir edilmesi gerekir.Sunum biçimi itibariyle, haber verme ve kamuoyunu bilgilendirme amacı ile hareket edilmediği, özle biçim arasındaki dengenin bozulduğu hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak kadar açıktır. Böylece yazı ve fotoğrafın hukuka aykırı şekilde kullanıldığı, kişilik hakkına saldırı teşkil ettiği ve davacıya uygun miktarda bir manevi tazminat verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla; yukarıda arz ettiğimiz gerekçelerle, davanın reddine ilişkin ilk derece mahkemesi hükmünü onayan değerli çoğunluğun kararına katılmıyoruz. 02/03/2011