10. Hukuk Dairesi 2015/19212 E. , 2016/7331 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili ve davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalılardan işveren nezdindeki 01.11.1991 – 10.04.2001 arasında kesintisiz olarak hizmet akdiyle çalıştığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece, “işçilik alacakları davasının sonucunda verilen kararın taraflar yönünden kesin hüküm oluşturduğu” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Öncelikle belirtilmelidir ki; kesin hüküm kamu düzenine ilişkin olup, istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerekli, olumsuz dava koşullarındandır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 237’nci maddesi hükmüne göre her iki davanın taraflarının konusunun ve dava sebebinin aynı olması halinde kesin hükmün koşullarının oluştuğunun kabulü gerekir. Hükmün gerekçesinde bahsedilen Ankara 11. İş Mahkemesi’nin 15.07.2003 tarih ve 2002/93, 2003/1341 sayılı kararı, davacı ile davalılardan işveren arasındaki işçilik alacağı davası olup, ne tarafları, ne konusu ne de dava sebebinin aynı olmadığı açıktır.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 79’uncu maddesidir. Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olup, resmi belge ve yazılı delil esas ise de; ispatı için özel bir usul öngörülmemiştir. Bu kapsamda; işverenle sigortalı arasındaki işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin davada verilmiş ve temyiz edilmeksizin kesinleşmiş karar hizmet tespiti davasında güçlü delil mahiyetindedir.
Mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Davacının, kesintisiz olduğunu iddia ettiği çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; davalı apartmana ilişkin kat malikleri yönetim kurulu karar defteri, gelir gider defteri ve makbuzları gibi işyerine ilişkin belge ve defterler celbedilmeli; davacı tarafından açılan işçi alacakları dosyası incelenmeli; davalı apartmanda oturanlara yönelik temizlik, servis, bahçe düzeni gibi işlerin yapılmasının gerekip gerekmediği ve davacının söz konusu işlere yönelik fiili ve gerçek çalışmasının bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılmalı; davacının, davalı apartmanda hangi tarihten itibaren ne kadar süre ile ikamet ettiği, emniyet araştırması ve ilgili muhtarlık kayıtları ile tespit edilmeli; davalı apartmana komşu benzer iş yapan kişiler ya da bakkal ve market gibi esnaf tespit edilerek re’sen bilgi ve görgüleri alınmalı; yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği ile iddia olunan çalışmanın gerçek ve fiili olup olmadığı nazara alınmalı; böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu işçilik alacaklarına ilişkin davanın kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı SGK ve davacı avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 03.05.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.