8. Hukuk Dairesi 2019/850 E. , 2019/2522 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı alacaklı vekili, borçlu şirket ile üçüncü kişi şirket arasında organik bağ olduğunu, muvazaalı olarak her iki şirket arasında hisse devirleri yapıldığını, üçüncü kişi şirketin paravan şirket olarak kurulduğunu belirterek, istihkak iddiasının reddini talep etmiştir.
Davalı üçüncü kişi, haciz yapılan adresin üçüncü kişi şirketin adresi olduğunu, haciz mahallinde borçluya ait herhangi bir evrakın bulunmadığını, birbirinden ayrı ve bağımsız olan iki şirketin birbirinin borcundan sorumlu tutulma olanağının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamından borçlu şirket ile üçüncü kişi şirket arasında organik bağın sabit olduğu, hacze konu iki adet ...marka makineler yönünden sunulan faturaların revizyon faturası niteliğinde olduğu, diğer mahcuz yönünden ise sunulan faturanın leasing sözleşmesi gereği düzenlendiği gerekçesi ile, davanın kabulü ile davalı üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmiş, karar davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nin 99 maddesine dayalı üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşul, malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi üzerine üçüncü kişi tarafından haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka vs. dayanarak istihkak iddiasında bulunulmasıdır. Somut olayda, üçüncü kişi vekili icra dosyasına sunduğu 29.05.2014 tarihli dilekçe ile mahcuz mallardan birisinin leasing sureti ile kiralandığını, diğer mahcuzların ise vekil edeni şirket tarafından alınmış faturalı mallar olduğu bildirilerek istihkak iddiasında bulunulmuş ve yargılama aşamasında da mahcuzlardan bir tanesinin leasingli olduğu iddiası tekrarlanmıştır. Bu durumda Mahkemece öncelikle leasingli mahcuzların açıklattırılarak belirlenmesi, leasing sözleşmesinin devam etmesi halinde kiracılık sıfatına dayanılarak istihkak iddiasında bulunulamayacağından leasingli mahcuz yönünden davanın ön koşul yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
Davaya konu diğer mahcuzlar yönünden davacı alacaklı vekili tarafından şirket hissedarları arasında akrabalık ilişkisine dayalı nitelikli organik bağ olduğu iddia edilmiştir. Dosya arasında bulunan ticaret sicil bilgilerine göre üçüncü kişi şirket 18.11.2003 yılında ... tarafından kurulmuş olup, 09.05.2012 tarihinde ...ın kuruculuğunda tür değiştirerek anonim şirket olmuştur. Borçlu şirket ise 13.12.2005 tarihinde ... tarafından kurulmuş olup süreç içinde şikette yapılan hisse devirleri neticesinde 10.08.2012 tarihli hisse devri sonucu ... borçlu şirketin tek hissedarı olmuştur. Her iki şirketin kurucuları arasında olan Halil İbrahim ... takip dayanağı borcun doğumundan önce üçüncü kişi şirket ile bağını kesmiştir. Kurucular arasındaki akrabalık bağı tek başına hisse devirlerinin muvazaalı olduğunun varlığını ispat için yeterli değildir. Bu durumda ispat yükü kendinde olan alacaklı tarafça ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nin 366 ve HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 12/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.