Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/6496
Karar No: 2016/5936
Karar Tarihi: 10.03.2016

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2015/6496 Esas 2016/5936 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2015/6496 E.  ,  2016/5936 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Dava Türü : Alacak


    YARGITAY İLAMI

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan tüm temyiz itirazlarının reddine,
    2-Davacı; davalı şirketin ... şantiyesinde çalışırken 31/03/2012 tarihinde iş akdinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini ve 18/04/2012 tarihinde banka hesabına kıdem tazminatına mahsuben 31.293,57 TL yatırıldığını, şirketin Uganda"daki işyerinde çalışmaya devam edeceğinden bahisle ihbar ve bakiye kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ile diğer alacaklarının ödenmediğini, şirketçe 23/05/2012 tarihinde Uganda"ya gönderildiğini ve çalışmasına devam ederken davalı işverene iş akdinin 10/02/2013 tarihinde haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, bakiye kıdem tazminatı ile alacaklarının ödenmediğini, iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile ubgt, yıllık izin, hafta tatili, fazla mesai ücretleri alacağını talep etmiştir.
    Davalı; yetki ve zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davacının aralıklarla çalıştığını, davacının 11.08.2000- 31.03.2012 tarihleri arası çalışmaları için kendisine hak ettiği kıdem tazminatı ile diğer alacaklarının ödenmiş olup şirketlerini ibra ettiğini, hesaplamada tasfiye edilen dönemlerin yok farz edilmesi gerektiğini, son dönem çalışması 1 yılı doldurmadığı için kıdem tazminatı hakkının doğmadığını, ihbar tazminatının ve diğer alacaklarının ödendiğini, beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Kıdem tazminatı hesabında davalı tarafından önceden ödenmiş olan miktarın nasıl mahsup edileceği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli nedenlerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemler avans niteliğinde sayılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda, işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar yasal faiziyle birlikte mahsup edilmelidir. Dairemizin Kararlılık kazanmış olan uygulaması bu doğrultudadır.
    Somut olayda; mahkemece iş akdinin devri sırasında davacıya kıdem tazminatı avansı olarak ödendiği kabul edilen 31.293,57 TL"nın ödeme tarihinden iş akdinin feshi tarihine kadar yasal faizi ile birlikte, fesih tarihinde ödenmesi gereken kıdem tazminatı miktarından mahsup edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.
    3-Taraflar arasında ki diğer bir uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
    Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
    Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
    4857 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz.
    İş sözleşmesinin işverence feshedilmesi halinde, 4857 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde belirtilen yasal ya da arttırılmış bildirim önelleri ile 27 nci madde uyarınca işçiye verilmesi gereken iş arama izinleri, yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe giremez. Kanundaki bu düzenleme karşısında, işçi tarafından ihbar önelli fesih halinde bildirim öneli ile yıllık izin süresinin iç içe girebileceği kabul edilmelidir.
    Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Yasada, sözleşmenin feshi anı yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak kabul edilmiştir. İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir.
    Dairemizce, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti, geniş anlamda ücret içinde değerlendirilmemiş ve İş Kanununun 34 üncü maddesinde sözü edilen bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilemeyeceği kabul edilmiştir. Bu itibarla, izin ücreti için yasal faiz uygulanmalıdır.
    Sözleşmenin feshi üzerine ödenmesi gereken izin ücretinden taktiri indirim yapılması doğru değildir.
    Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır.
    Somut olayda; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının yıllık izin ücreti alacağı, davalı tarafından dosyaya sunulan yıllık ücretli izin çizelgesindeki davacı imzasını taşıyan kayıtlara göre belirlenmiş ancak dosyada bulunan davacının 17.09.2009- 26.09.2009, 16.08.2009-20.08.2009, 27.06.2009, 23.05.2009-25.05.2009, 02.10.2009-04.10.2009, 23.10.2009-26.10.2009, 05.07.2009-13.07.2009, 02.08.2009-05.08.2009, 03.09.2009-05.09.2009, 25.11.2009, tarihleri arasında yıllık ücretli izin kullandığına dair diğer kayıtlar dikkate alınmamıştır. Dosyaya ibraz edilen bu yıllık izin kayıtlarının da davacının imzasını taşıdığı görülmüş olup, bu imzaların aidiyeti ve içeriği hakkında inceleme yapılmadan hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 10.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi