2. Hukuk Dairesi 2013/24523 E. , 2014/7693 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Gazipaşa Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
TARİHİ :28.05.2013
NUMARASI :Esas no:2012/613 Karar no:2013/327
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (koca) tarafından kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden; davalı (kadın) tarafından ise tazminatların miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına davacı kocanın, eşine şiddet uygulaması ve hakaret etmesi, güven sarsıcı davranışlarda bulunması ve evlilik birliğinden kaynaklanan görevlerini yerine getirmeme şeklindeki kusurlu davranışlarının neden olduğu, davalı kadının boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışının kanıtlanamadığı görülmektedir.
Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
2-Tarafların temyizlerine yönelik incelemeye gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 119.00"ar TL. temyiz başvuru harçları peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere tenkitte oyçokluğuyla diğer yönlerden oybirliğiyle karar verildi. 02.04.2014 (Çar.)
KARŞI OY YAZISI
Davalı boşanmaya itiraz etmemiş, aksine boşanmayı kabul etmiştir. Mahkemece de davacı "ağır kusurlu" kabul edilmiştir. Evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmesi davalıdan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, devamında korunmaya değer bir yarar kalmadığı kuşkusuzdur. Bu bakımdan boşanma kararı verilmesinde kanuna açık aykırılık yoktur. Açıklanan sebeple tarafların temyiz sebepleri ve itiraz ettikleri yönler bakımından sayın çoğunluğun yukarıda birinci bentte yer alan tenkidini yasal olarak lüzumlu görmüyorum ve tenkide katılmıyorum.