Esas No: 2020/7915
Karar No: 2022/4642
Karar Tarihi: 08.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7915 Esas 2022/4642 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/7915 E. , 2022/4642 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada ...2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 06.12.2018 tarih ve 2017/80 E- 2018/648 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nce verilen 14.07.2020 tarih ve 2019/202 E- 2020/597 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 07.06.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkilleri ... ve ... ortağı oldukları Dulkadiroğlu Enerji Sanayi Ticaret Limited Şirketi'ndeki hisselerini davalı Kıvanç Tekstil Sanayi ve Tic. A.Ş.'ye devredilmesi hususunda anlaşıldığını, dava konusu şirket hisselerinin ...2. Noterliği 06/05/2016 tarih ve 05640 ve 05641 yevmiye nolu "Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi" gereği davalı şirkete devredildiğini, şirket hisselerinin nominal değerlerinin yanlış hesaplanması nedeniyle ...2.Noterliği'nin 08/05/2015 tarih ve 05790 ve 05791 yevmiye nolu Düzeltme Beyannamesi ile düzeltildiğini, davacı ...'ın 360 paya isabet eden paya karşılık 270.000,00 TL değil 540.000,00 TL, davacı ...'ın ise 40 paya isabet eden paya karşılık 30.000,00 TL değil 60.000,00 TL olarak belirlendiğini, Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesi gereğince davalı, müvekkili ...'ın Garanti Bankası ...Şubesi'ndeki hesabına 08/07/2015 tarihinde 270.000,00 TL, 14/07/2017 tarihinde 100.000,00 TL, 13/10/2015 tarihinde 70.000,00 TL diğer davacı ...'ın Garanti Bankası ...Şubesi'ndeki hesabına ise 08/05/2015 tarihinde 30.000,00 TL ödeme yaptığını, toplamda her iki davacıya 470.000,00 TL ödeme yapıldığını, buna göre davalıların limited şirket pay devri sözleşmesi gereği bakiye 130.000,00 TL yönünden davalı aleyhine genel haciz yolu ile takip yapıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaliyle takibin devamına, davalının % 20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacıların her ne kadar ...İcra Müdürlüğü'nden icra takibi başlatıldığını ve devamında mahkemece itirazın iptali davası açmış ise de müvekkil şirketin merkezinin Adana olması nedeniyle Adana Mahkemeleri'nin ve İcra Daireleri'nin yetkili olduğunu, davacının icra takibine ve mahkemede açtığı itirazın iptali davasına dayanak olarak gösterdiği noter sözleşmelerinden dolayı müvekkil şirketin davacılara hiçbir borcu olmadığını, takip dayanağı olan ve alacak davasında delil olarak gösterilen hisse devir sözleşmesi, düzeltme beyanı, dekontlar ve bonolar ile diğer deliller incelendiğinde de şirketin hisse devrine ilişkin bedelin ödendiğini, hisse devir bedelleri tamamen ödenmesine rağmen ve diğer belgelerle de ödemelerin tamamının yapıldığı açıkça ortada olmasına rağmen müvekkili hakkında icra takibi yapılması ve devamında itirazın iptali davası açılmasının açıkça usule ve yasaya aykırı olduğunu savunarak maddi gerçeğe, somut olaya aykırı, haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davalıya devredilen hisse devirlerinin toplam değerinin 600.000,00 TL olduğunda bir ihtilaf bulunmadığı, davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda davacılara hisse değeri olarak ödenen toplam bedelin 470.000,00 TL olduğu, her ne kadar davalı 600.000,00 TL ödendiğini, tarafların noterde ibralaştığını, ortada bir borcun bulunmadığını iddia etmiş ise de, geriye kalan 130.000,00 TL'nin davacılara ödendiğine ilişkin hiçbir yazılı delil sunmadığı ve tespit edilemediği, 14/07/2015 ödeme günlü 100.000,00 TL bedelli hamili ... görünen ve 13/10/2015 ödeme günlü 70.000,00 TL bedelli hamili ... görünen bono fotokopisi ve üzerine ödendi yazıldığı, bu bonoların davacı ...'a verilip verilmediği, verilmiş ise karşılığında ödemelerin yapılıp yapılmadığı veya bu bonoların dava konusu hisse devirleri karşılığında verilen bonolar olup olmadığının davalı tarafça ispat edilemediği, bonoların ne tür bir alacağa karşı verildiği anlaşılamadığı, davalının hisse bedeli karşılığı olan 130.000,00 TL bedeli ödediğine ilişkin herhangi bir delil sunmadığı kanaatiyle davacının davasının kabulüne, borçlu-davalı ...'nin ...İcra Müdürlüğü'nün 2017/422 esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına, alacak likit olduğundan ve davalının kötü niyetli olarak takibi durdurduğu anlaşıldığından asıl alacak miktarı olan 130.000,00 TL'nin % 20'si oranında 26.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; bu karara karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, 6100 sayılı HMK'nın 190.vd. maddeleri gereğince ispat yükü kendisinde olan davalı tarafın ödeme savunmasını ispatlayamadığı, asıl alacak miktarı yönünden davanın kabulü ile itirazın iptaline yönelik ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, ancak davacı tarafın dava dilekçesinde sadece asıl alacak miktarı olan 130.000,00 TL yönünden itirazın iptali talebinde bulunması ve bu miktar üzerinden harç yatırmasına rağmen mahkemece dava konusu yapılmayan fakat takip talebinde bulunan 23.386,65 TL işlemiş faizi de kapsayacak şekilde itirazın iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine, 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının re'sen kaldırılmasına, 2004 sayılı İİK'nın 67. maddesi gereğince davanın kabulüne, icra dosyasında davalı–borçlu’nun 130.000,00 TL asıl alacak yönünden yapmış olduğu itirazın iptaline, 130.000,00 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, davacının icra inkar tazminatına hükmedilmesi talebinin kabulüne, hükmedilen asıl alacak miktarı olan 130.000,00 TL'nin % 20'si oranında 26.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına ve İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında borca itiraz etmesi, alacaklının itirazın iptali davasında haklı çıkması, alacağın likit ve muayyen olması yeterli olup, takibe itirazın kötüniyetle yapılmasının gerekmemesine göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 6.659,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 08/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.