21. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/1330 Karar No: 2014/5387 Karar Tarihi: 20.03.2014
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/1330 Esas 2014/5387 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2014/1330 E. , 2014/5387 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, Kurumca düzenlenen ödeme emrinin ve icra haciz ve satış takibinin iptaline, borcu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Yerel mahkemece 09.12.2013 tarihli ek karar ile verilen temyiz isteminin reddine dair hükmün temyizen incelenmesinin davalı vekili tarafından süresinde istenmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı verilen 5.9.2013 tarihli hüküm İş Mahkemesinden verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8.maddesi hükmüne göre ise İş Mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir. Bunun yanında tefhim olunan hüküm 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesindeki unsurları içerir biçimde yapılmadığı takdirde Yasada öngörülen ve tefhimden başlayan 8 günlük temyiz süresinin geçtiğinden söz edilemez. Somut olayda 5.9.2013 tarihli kararın tefhimi “Açılan davanın Reddine” şeklindedir. Gerekçeli kararda ise, bakiye harç, vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik kararlar davacı aleyhinedir ve davalı Kurum vekilinin asıl alacağın %10 zamla tahsiline dair talebiyle ilgili hüküm kurulmamıştır. Bu son ve gerekçeli kararın 2.12.2013 tarihinde aykırılığı öğrenen davacı vekilinin, temyize başvurma süresinin tebliğ tarihinden başlayacağı kuşkusuzdur. Bu durumda davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın HMK 297. maddesinde belirtilen biçimde tüm unsurları ile tefhim olunmuş bir karar olmadığı açık olup, davalı vekilinin gerekçeli kararın tebliğinden sonraki temyizinin süresinde olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca da mahalli Mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin 09.12.2013 tarihli ek kararının bozulması ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 366. maddesi gereğince asıl hükmün temyizini amaçlayan temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmiştir. 2-Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda davanın reddine karar verilmesi nedeniyle 6183 sayılı Yasanın 58. maddesine göre takip konusu alacağın %10 fazlası ile tahsiline hükmedilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile bu talep hakkında karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı, düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1. bendinin tümüyle silinerek yerine "Davanın Reddine ve Takip konusu asıl alacağın %10 fazlası ile davacıdan tahsiline " rakam ve sözcüklerinin eklenmesine ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, 20/03/2014 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.