Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/16404 Esas 2018/2411 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/16404
Karar No: 2018/2411
Karar Tarihi: 27.04.2018

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/16404 Esas 2018/2411 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davalı şirket, keşideci tarafından ciro edilen çeklerin karşılıksız çıkması sonrası davacı aleyhine takip başlattı. Davacı ise çekleri dava dışı faktoring şirketlerine ciro ettikten sonra şahsi kefalet talebi üzerine aval verdiğini ve takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istedi. Mahkeme, davacının kefalet vermiş gibi görünmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğuna karar vererek davalının gerçekte borçlu olmadığına ancak davacı tarafından haksız ve kötü niyetli takip yapıldığı gerekçesiyle tazminata hükmetti. Dava TTK 700 ve devamı maddeleri ile değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği belirtildi.
TTK 700 ve devamı maddeleri, aval düzenlenmiş olması durumunda aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir, hükmünü içermektedir.
19. Hukuk Dairesi         2016/16404 E.  ,  2018/2411 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit- istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - KARAR -
    Davacı vekili, davalının davacı aleyhine çeke dayalı kambiyo takibi başlattığını, ancak davacının davalı şirkette ortak olduğu dönemde çekleri dava dışı faktoring şirketlerine ciro ederken şahsi kefalet talebi üzerine çeklere aval verdiğini, aval verdiği dönemde davalı şirket ortağı olduğundan keşidecinin borcuna görünüşte kefil olduğunu, çeklerin karşılıksız çıkması üzerine davalının çek bedellerini faktoring şirketlerine ödediğini ve yalnızca keşideciye başvurması gerekirken davacı aleyhine de takip başlattığını, kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davacının takip konusu çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, takibin davacı yönünden iptaline ve %20 oranında tazminata, icranın eski hale iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 31.01.2015 tarihi ıslah dilekçesi ile icra dosyasına 18.153,45 TL yatırıldığını ileri sürerek bu bedelin de davalıdan istirdadını istemiştir.
    Davalı vekili, davacının davalı şirketteki hisselerini dava dışı şirket ortağına devrederken talep üzerine keşideci lehine aval verdiğini, devir amacıyla davacıya nakit ödeme yapıldığını, davalı şirketin ortaklarından bağımsız tüzel kişiliği olan bir sermaye şirketi olduğunu, bu nedenle davacının görünüşte aval iddiasının davalı şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini belirterek davanın reddine ve %20 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava ve takip konusu çeklerin avalist yazılarak davalıya ibraz edildiğine dair bir ibare bulunmadığı, davacının dava dışı şirket tarafından çekin keşide edildiği tarihte söz konusu şirketten davalı şirket ortağı olarak alacaklı durumda olduğu, bu durumda davacının kendi alacağına kefalet vermiş gibi bir durumun ortaya çıkacağı ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davacının takip konusu çekler nedeniyle davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, ödemiş olduğu bir kısım paranın davalıdan tahsiline, menfi tespit davasına konu olan miktarın büyük kısmı istirdat davasına dönüşmüş olduğundan ve ayrıca istirdat davasında tazminata karar verilemeyeceğinden davalının gerçekte borçlu olmadığını bilmesine rağmen davacı hakkında haksız ve kötü niyetli takip yaptığından bakiye bedel üzerinden davacının tazminat talebinin kabulüne, davacının diğer talepleri hakkında ise İİK 72. maddesindeki davanın borçlu lehine hükme bağlanması halinde derhal takibin duracağı ilamın kesinleşmesi üzerine ve ayrıca hükme hacet kalmadan icranın kısmen veya tamamen eski hale iade edileceğine dair düzenlemesi de dikkate alınarak yeniden hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Takip konusu çekin keşidecisi dava dışı Tek Hedef..şirketi olup, çek aslı üzerinde davacının “ avalimdir” ibaresi ile imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır. TTK 700 ve devamı maddelerinde aval düzenlenmiş olup 702/2 maddesine göre ; Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir, hükmünü içermektedir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden yorum yoluyla yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 27/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.