Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/2181
Karar No: 2019/2515
Karar Tarihi: 11.03.2019

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/2181 Esas 2019/2515 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2016/2181 E.  ,  2019/2515 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : TMK 713/2. Ölüm Hukuki Sebebine Dayalı Tapu İptali Ve Tescil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi gider olmadığından reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR
    Davacı vekili, davalı adına kayıtlı 152 ada 3 parsel (eski 478 parsel, yenileme ile 152 ada 3 parsel, ada değişimi sonucu 157 ada 277 parsel) kapsamında kalan 3.500 m2 yerin ilk kayıt malikinden 1973 yılında vekil edeni tarafından satın alındığını ve o tarihten bu yana yaklaşık 40 yıldır nizasız fasılasız kullanıldığını, ilk kayıt malikinin 1977 yılında öldüğünü, dava konusu yer bakımından tapu kaydının hukuki niteliğini yitirdiğini ve davalının taşınmazı kötü niyetli olarak satın aldığını açıklayarak 3.500 m2 bölümün tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, tapuda resmi işlem yapmak suretiyle taşınmazın devralındığını, satış işlemlerinde hata, hile veya muvazaalı bir işlem olmadığını, resmi işlemlere bağlı olarak satın alınan taşınmaz ile ilgili davacının öne sürdüğü şartların mevcut olmadığını, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilen yerlerden olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davalının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; TMK’nin 713/1. fıkrasındaki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve 2. fıkrasında yer alan “...maliki 20 yıl önce ölmüş...“ hukuki sebeplerine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılması ve tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşullan oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de, TMK’nin 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir.
    Somut olaya gelince; dava konusu 157 ada 277 parsel (eski 478 parsel, yenileme ile 152 ada 3 parsel, ada değişimi sonucu 157 ada 277 parsel), kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenine dayalı olarak ... ... adına tespit edilmiş, tespit tutanağının 11.02.1973 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu kaydı oluşmuştur. 24.09.2007 tarihinde tapu kaydı tashih edilerek malik adı ... ... olarak düzeltilmiş, taşınmaz yine aynı tarihte ... ... mirasçıları ..., ... ... ve ... adlarına miras payları oranında intikal görmüştür. 23.11.2011 tarihinde ... ..., taşınmaz üzerindeki payını ... ...’e satış yoluyla devretmiştir, akabinde taşınmazın tamamı 29.05.2012 tarihinde satış yoluyla davalı adına tescil edilmiştir.
    Dosya içeriğinden, davacının dava konusu taşınmazın 3.500 m2 kısmını taşınmazın ilk maliki ... ...’dan 1973 yılında satın aldığı, satın aldığı tarihten bu yana malik sıfatıyla yaklaşık 40 yıldır nizasız fasılasız kullandığı, taşınmazın 1973 yılında tapuya tescil edildiği, ... ...’un 1977 yılında vefat ettiği, dava konusu taşınmazın 24/09/2007 tarihinde mirasçılar adına intikali gerçekleşmiş ise de, intikal tarihine kadar 20 yıllık kazanmaya ilişkin zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır. Dosyanın içeriğinden, mahalli bilirkişi beyanı, tanık beyanları ve toplanan delillerden, davacı lehine TMK’nin 713/2. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu husus Mahkemenin gerekçesinde de açıkça kabul edilmiştir.
    Ne var ki; davacı vekili davalının kötü niyetli olarak taşınmazı devraldığını ileri sürmüş, davalı vekili ise tapuda yapılan resmi işlemle taşınmazın satın alındığını savunmuştur. O halde taraflar arasındaki uyuşmazlıkta çözüme kavuşturulması gereken husus davalının TMK"nin 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Davacı, tapuda kayıtlı olan nizalı taşınmazı devralan davalıya karşı tapu iptali ve tescil davası açtığına göre, dava açma iradesi davalının kötü niyetli olduğu iddiasını da taşır. Davacı bu davayı açmakla davalının kötü niyetli olduğunu iddia etmiş sayılır. Nitekim, 8.11.1991 tarihli ve 4/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile de, MK’nin 931. (TMK’nin 1023.) maddesinde öngörülen iyi niyet kuralına aykırılık nedeniyle açılan tapu iptali davalarında, dava açma iradesinin kötü niyete dayalı olduğu iddiasını da taşıdığı kabul edilmiştir.
    Mahkemece, davalının kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mahalli bilirkişi ve tanıkların, davalının, dava konusu taşınmazı davacının ilk malik ... ...’dan satın aldığını ve davalının taşınmazı tapuda satın aldığı tarihte de taşınmazın davacı tarafından kullanıldığını bildiği, davalının bir dönem davacının yanında dava konusu taşınmazda işçi olarak çalıştığı, çalıştığı dönemde gübre getirmek gibi işler yaptığı beyanları ile yine tanıkların davalının evinin dava konusu taşınmaza yaklaşık 500 metre uzaklıkta bulunduğu beyanı, resmi kayıtlara göre davalının taşınmazı 25.000 TL bedel karşılığında satın aldığı ancak davalının taşınmazı satın aldığı tarihten yalnızca altı gün sonra açılmış bu davada, dava tarihi itibariyle taşınmazın değerinin bilirkişilerce 78.927,80 TL olarak belirlenmesi ve davalının bilirkişi raporuna karşı süresi içerisinde beyanda bulunmasına rağmen belirlenen bedele ilişkin bir itirazının olmaması karşısında; davalının, satın aldığı tarihte taşınmazı davacının kullandığını bilmediği, taşınmazı satın almadan önce taşınmaza gelip bakmadığı, taşınmazı kimin kullandığını araştırmadığı, taşınmazı satın aldıktan sonra gördüğü şeklindeki savunması itibar edilebilecek nitelikte olmayıp, davalı ...’in iyi niyetli olmadığı ve TMK"nin 1023. maddesi hükmünden yararlanamayacağı ortadadır.
    Ayrıca, taşınmazın tamamının 5.825,16 m2 miktarında olduğu, fen bilirkişisi tarafından hazırlanan raporlar dikkate alındığında, davacının iptalini istediği bilirkişi raporlarına ekli krokilerde (B) harfi ile gösterilen kısmın davaya konu taşınmazı üç parçaya ayırdığı gözetildiğinde, davacının tapu kaydının iptali ile adına kayıt ve tescilini talep ettiği 3.500 m2"lik bölümün, ana taşınmazdan ifrazı mümkün olmadığına göre davacının talep ettiği 3.500 m2"nin karşılığının paya çevrilerek bu pay oranında tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonunda yazılı gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca
    BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 11.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi