Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/445
Karar No: 2019/442

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/445 Esas 2019/442 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/445 E.  ,  2019/442 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 157-311


    Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık ..."ın TCK"nın 179/3-2, 50 ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 1.800 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 04.04.2014 tarihli ve 863-336 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 14.01.2016 tarih ve 16204-369 sayı ile;
    "5271 sayılı CMK’nın 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesiyle değişik 231. maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin düzenlemenin sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağına karar verilirken, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip denetime olanak verecek somut gerekçeler gösterilmek suretiyle takdir hakkının kullanılması gerektiği gözetilmeksizin, sabıkasız olup dosyaya yansıyan herhangi bir olumsuz kişilik özelliği bulunmayan ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi talebi bulunan sanık hakkında, "alkol miktarı, somut tehlike ve yeniden suç işlemeyeceği konusunda olumlu bir kanaate varılamaması" gerekçesine dayanılarak anılan düzenlemenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    6545 sayılı Kanun"un 84. maddesiyle 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca sulh ceza mahkemelerinin kaldırılması nedeniyle bozmadan sonra yargılama yapan Ankara 38. Asliye Ceza Mahkemesi ise 20.04.2016 tarih ve 157-311 sayı ile;
    "...Somut olayda sanığın, iddianamede belirtildiği şekilde izin verilen miktarın dört katından fazla alkol aldıktan sonra trafiğe çıkarak karşısına gelen herkes için ciddi bir tehlike hâline geldiğini izah etmeye ihtiyaç yoktur.
    Mahkememiz, lehe olan kanun maddelerini değerlendirirken sanığın, yaşadığı sosyal çevre üzerinde oluşturduğu somut tehlikeyi kıstas almış ve tehlikenin büyüklüğüne bakarak hakkında CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasının hakkaniyete uygun olmayacağını değerlendirmiştir.
    Mahkememiz, oluşan tehlikenin boyutuna göre olaya hukuksal çerçevede yeterince müdahale etmek için, sanığın alkollü olarak karşı şeride geçip bir ailenin hayatını karartmasını bekleme ya da en azından bundan doğacak sorumluluğu taşıma niyetinde değildir.
    Mahkememiz, sanıkla birlikte aynı toplumda yaşayıp kurallara uyan, adalet ve eşitlik beklentisi içinde olan ve bunun gerçekleştirilmesi için de yargıdan başka sığınacağı makam olmayan ortalama bir vatandaşa, alkollü araç kullanırken ilk kez yakalanan bir kişiye verilecek cezanın Yargıtayımızın kararları doğrultusunda ötelenmesi gerektiğini izah etmenin ne denli zor olduğunun da farkındadır.
    İlk seferin bir faciayla sonuçlanmayacağının garanti edilemeyeceği de açıktır.
    Mahkememiz uygar bir toplumun ancak kurallara uyma bilincine sahip, başkalarının yaşam alanlarına saygılı insanlardan oluşabileceği, böyle bir toplumu korumanın, kendiliğinden hak aramanın önüne geçmenin ve adalete güven tesisinin kesin, hızlı, adil ve orantılı şiddette bir yargılama ile gerçekleştirilebileceğinin bilincindedir.
    Sonuç olarak, davranışıyla toplumsal düzen ve kişilerin güvenliği açısından bu denli büyük bir tehlike oluşturan ve o ölçüde sorumsuz bir davranışı yerine getiren sanığın kişilik özellikleri de dikkate alındığında, hakkında CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasının; adalet duygusuna, toplumsal beklentiye, hakkaniyete ve cezanın caydırıcılığı prensibine uygun olmayacağı kanaatindedir.
    Kaldı ki orantılılık ilkesi gereği sanık hakkında uygulanan hapis cezası sabıkasızlığı gözetilerek paraya çevrilmiştir." şeklindeki gerekçeyle bozma kararına direnerek, önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.06.2016 tarihli ve 232734 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 959-948 sayı ile 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 15.03.2017 tarih ve 94-2009 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında, CMK"nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilip gösterilmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    07.07.2013 tarihinde saat 02.08 sıralarında sanığın sevk ve idaresindeki aracıyla İrfan Baştuğ Caddesi üzerinde seyir hâlindeyken, aynı cadde üzerinde trafik polislerince yapılan uygulama esnasında durdurulduğu ve yapılan alkol ölçümünde 2,03 promil alkollü olduğunun tespit edildiği,
    Trafik görevlilerince 07.07.2013 tarihinde düzenlenen trafik idari para cezası karar tutanağı ve sürücü belgesi geri alma tutanağına göre; birinci kez alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sanığa idari para cezası uygulandığı ve sürücü belgesinin 6 ay süreyle geri alındığı,
    Sanığın; laboratuvar teknikeri olduğunu, suç tarihinde saat 02.00 sıralarında sevk ve idaresindeki aracıyla evine giderken trafik polisleri tarafından durdurulduğunu, yapılan kontrolde 2,03 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, pişman olduğunu savunduğu ve hakkında kurulacak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep ettiği,
    Sanığın adli sicil kaydının bulunmadığı,
    Yerel Mahkemece, hüküm fıkrasında yukarıda belirtilen direnme gerekçesine ilaveten sanık hakkında CMK"nın 231. maddesinin uygulanmamasına ilişkin olarak; “Sanığın şahsi ve sosyal durumu, kanında bulunan alkol miktarı, oluşturmuş olduğu somut tehlike, cezanın caydırıcılığı da dikkate alınarak, ileride bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkememizde kanaat oluşmadığı” şeklinde gerekçe gösterildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen ve Ceza Genel Kurulunun birçok kararında açıkça belirtildiği üzere; sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca düşmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile Devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanun"un 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun"un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden yalnızca şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanun"un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılap Kanunları"nda yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, 6008 sayılı Kanun"un 7. maddesiyle maddenin 6. fıkrasının sonuna "Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." cümlesi, 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle de maddenin 8. fıkrasına "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez." cümlesi eklenmiştir.
    5560, 5728, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlar ile 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    1) Suça ilişkin olarak;
    a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
    b- Suçun Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılap Kanunları"nda yer alan suçlardan olmaması,
    2) Sanığa ilişkin olarak;
    a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
    b- Yargılamaya konu kasıtlı suçun, sanık hakkında daha önce işlediği başka bir suç nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin denetim süresi içinde işlenmemiş olması,
    c- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
    d- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    e- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
    Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Tüm bu şartların varlığı hâlinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve on sekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir süjesinin talepte bulunması şart değildir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin mümkün olduğu hâllerde, maddede öngörülen şartların oluşup oluşmadığı ve bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı hâkim tarafından her olayda resen değerlendirilip takdir edilmeli ve denetime imkân verecek biçimde kararda gösterilmelidir.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin objektif şartlarından biri, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tamamen giderilmesidir. Burada kast edilen maddi zarar olup manevi zarar bu kapsamda değerlendirilmemelidir. Objektif şartlardan diğeri, sanığın suç tarihinden önce kasıtlı bir suçtan cezalandırılmamış olmasıdır.
    Öte yandan, 5271 sayılı CMK’nın 231/6-b maddesindeki “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” şeklindeki düzenleme ile kanun koyucu, suça ve faile ilişkin tüm objektif şartları taşıyan herkes için mutlak surette hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini kabul etmeyip hâkime belirli ölçüler içerisinde bir takdir hakkı tanımıştır. Ancak, sanığın yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususundaki değerlendirmenin dosya içeriğine uygun, kanuni ve yeterli gerekçe içermesi ve bu gerekçenin hükümde yer alan hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi, ertelenmesi ve takdiri indirim uygulamalarında dayanılan gerekçe ile çelişmemesi gerekir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    07.07.2013 tarihinde saat 02.08 sıralarında sanığın sevk ve idaresindeki aracıyla seyir hâlindeyken trafik polislerince yapılan uygulama esnasında durdurulduğu ve yapılan alkol ölçümünde 2,03 promil alkollü olduğunun belirlendiği, hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan kamu davası açılan sanığın aşamalarda suçunu kabul edip pişmanlığını dile getirdiği ve 04.04.2014 tarihli oturumda hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kurumunun uygulanmasını talep ettiği, Yerel Mahkemece “Sanığın şahsi ve sosyal durumu, kanında bulunan alkol miktarı, oluşturmuş olduğu somut tehlike, cezanın caydırıcılığı da dikkate alınarak, ileride bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkememizde kanaat oluşmadığı” şeklinde gösterilen gerekçe ile sanık hakkında CMK"nın 231. maddesinin uygulanmamasına karar verildiği anlaşılmakla; suçunu kabul eden ve pişmanlığını dile getiren, yargılama sürecine ilişkin herhangi bir olumsuz davranışı dosyaya yansımayan, adli sicil kaydı bulunmayan, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasını talep eden ve suçla oluşan birey ya da kamu zararının da bulunmaması nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması için tüm objektif şartları taşıyan sanığın, CMK"nın 231. maddesinin altıncı fıkrasının (b) bendi uyarınca kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceğinin takdir edilip sonucuna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir karar verilmesi gerekirken, Yerel Mahkemece sanığın kişiliğindeki hangi somut olumsuzluk ve duruşmadaki hangi tutum ve davranışından ötürü yeniden suç işlemeyeceği konusunda kanaate varılmadığının yasal, yeterli, dosya kapsamıyla uyumlu ve denetime elverişli biçimde açıklanmadığı, “Sanığın kanında bulunan alkol miktarı, oluşturmuş olduğu somut tehlike ve cezanın caydırıcılığı” şeklinde gösterilen gerekçenin de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının “sanığın yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” şeklindeki subjektif şartının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda göz önünde bulundurulamayacağı, belirtilen nedenlerle CMK"nın 231. maddesinin uygulanmamasına ilişkin olarak gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Ankara 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.04.2016 tarihli ve 157-311 sayılı direnme kararına konu hükmünün, yasal, yeterli ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 21.05.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi