17. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/20766 Karar No: 2016/1876 Karar Tarihi: 18.02.2016
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/20766 Esas 2016/1876 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2014/20766 E. , 2016/1876 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVALILAR : 1-.... 2-...
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 02.02.2016 Salı günü davacı vekili Av. ....ve davalı asil Kadi .... ve vekili Av. ... geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili ve davalı asil ve vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü. -K A R A R- Davacı alacaklı vekili, borçlu aleyhine yürütülen icra takibinde borca yeterli malvarlığı bulunmadığını, davalı borçlunun alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla taşınmazını davalı 3.kişi ..."ne devir ettiğini, devrin muvazaalı olduğunu ileri sürerek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı borçlu şirket yetkilisi, takip konusu bononun taşınmazın devrinden önce düzenlendiğini savunmuştur. Davalı 3.kiş.... vekili, satışın gerçek olduğunu, taşınmazın üzerindeki ipotek ve hacizlerle birlikte satın alındığını, tüm ipotek ve borçlar ödendikten sonra borçluya 135.000,00 TL. Ödeme yapıldığını, dava konusu takibin danışıklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece dava konusu taşınmazın üzerindeki ipotek ve hacizlerle birlikte satın alındığı, bu haliyle satış bedelinin raice yakın olduğu, satışın muvazaalı olduğunun davacı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, İİK."nun 277. vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. ... Mahkemece ipotek bedeli ve taşınmaz üzerindeki hacizler dahil edildiğinden ivazlar arasında fahiş fark bulunmadığı, satışın muvazaalı olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Gerçekten de dava konusu taşınmazın aynı zamanda borçlunun işyeri niteliğinde olduğu, ödeme emrinin borçluya bu işyerinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda tasarrufun İİK."nun 280.maddesi kapsamında ticari işletme devri şeklinde gerçekleştiği ortada olduğundan iptali gerekir. Kaldı ki, dava konusu taşınmazın borçlu ile ilişkisi olduğu anlaşılan kişilerce kurulan 3.kişi şirket tarafından, kuruluşundan iki gün sonra satın alınmış olduğu, davalı 3.kişi şirket ortaklarından ....nın taşınmaz üzerinde 2008 tarihli ipoteği olup bu itibarla borçlunun içinde bulunduğu durumu, alacaklıları, ızrar kasdını bilebilecek kişilerden olduğu da dosya kapsamı ile sabittir. Buna göre davanın kabulü ile tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.350,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.