Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1383
Karar No: 2021/743
Karar Tarihi: 10.06.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1383 Esas 2021/743 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1383 E.  ,  2021/743 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile müvekkilinin eski eşinin "www.....com" adresli bir web sitesinin sahibi olduklarını, bu siteye ait "IP" trafik kayıtlarını 5651 sayılı Kanunun 6. maddesinin 1. fıkrasının B bendi uyarınca sakladığını, davalının "..." rumuzu ve "...@hotmail.com" veya "....@hotmail.com" mail adreslerinden web sitesine girerek düğün fotoğrafları ve videoları hakkında "... bey merhaba, ben de videonuzu izledim hayatımda sizin kadar salak dans eden bir herif daha görmedim. Bırakın evlenmeyi, nefes alan bir canlı yanınızda nasıl duruyor ona bile şaşırıyorum açıkçası, hayatınızda mutluluklar diliyorum" şeklinde yorum yaptığını, bu durumun müvekkili ile eski eşinin onurunu zedelediğini, davalı hakkında hakaret suçundan dolayı ... Cumhuriyet Başsavcılığına 14.10.2011 tarihli dilekçe ile şikâyetçi olduğunu ve davalı olan sanık hakkında ... 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/292 E. sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda hakaret suçundan mahkûmiyet kararı verilip kararın kesinleştiğini, bu olay nedeniyle eşi ile boşandıklarını belirterek 8.500TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacının iddia ettiği fiili kabul etmediğini, aynı binada kardeşi ile birlikte oturduğunu, internet erişiminin "WİRELESS" ile ortak paylaşıldığını, binada yaklaşık olarak on çocuğun aynı internet erişimi ile bağlandığını, telefonun müvekkiline ait olmasının suçun onun tarafından işlendiğini göstermediğini, suçun müvekkili tarafından işlendiğini kabul etmemekle birlikte hakaret kastı ile yazılmış bir yazı olmadığını, yazının içeriğinin dans hakkında abartılı bir yorumdan ibaret düşünce açıklaması niteliğinde olduğunu, ceza mahkemesi kararının usulen kesinleşmediğini, davacının evliliğinin sona ermesi ile bu olay arasında illiyet bağı bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    6. ... Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.07.2014 tarihli ve 2013/394 E., 2014/260 K. sayılı kararı ile; davalının kendi internet hesabından davacı ve eşinin mail hesabına gönderdiği "... bey merhaba, ben de videonuzu izledim hayatımda sizin kadar salak dans eden bir herif daha görmedim, bırakın evlenmeyi, nefes alan bir canlı yanınızda nasıl duruyor ona bile şaşırıyorum açıkçası, hayatınızda mutluluklar diliyorum" şeklindeki mesajın davacının ve eşinin toplum içerisindeki onur ve saygınlığını zedelediği ve bu suretle davacının manevi yönden zarar görmesine sebep olduğu, davalı tarafın savunmalarının hukuken geçerli olmadığı, olayın meydana geliş şekli, kullanılan kelimeler, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hak ve adalet ilkesi gözetildiğinde davanın kısmen kabulüne, davacı lehine 4.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince 26.11.2015 tarihli ve 2014/17401 E., 2015/13729 K.sayılı kararı ile;
    "…Dava, kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, kendisi ile eski eşi ... adını taşıyan “www.....com” adresli web sitesinde yayınladıkları düğün videolarındaki dansları hakkında davalının yaptığı yorumla kendisine ve eşine hakaret ettiğini iddia ederek manevi tazminat ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
    Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, davalının davacıya hakaret ettiği kabul edilerek istemin bir bölümünün ödetilmesine karar verilmiştir.
    Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, 09/08/2011 günü davalının davacı ve eski eşi ..."ün kendi isimlerine açtıkları web sitesine koydukları dans videosuna ilişkin yorum yazdığı, davalı hakkında kamu davası açıldığı, cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 22 Nisan 2013 tarihli 48876/08 başvuru no lu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan «bilgi» ya da «düşünceler» için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, «demokratik toplumun» onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,...” ifade etmektedir.
    Somut olaya gelince, davacı ve eşinin kendi isimlerine web sitesi açtıkları, sitede yayınladıkları düğün videosunda davalının davacı ve eşinin dansına ilişkin eleştiri amacıyla yaptığı yorumların yukarıda değinildiği gibi hoşa gitmeyen, sarsıcı hatta rahatsız edici olanları dahi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 10. maddesi, Anayasa 26. maddesi uyarınca ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiği, kişisel değer yargısı niteliğindeki beyanların eleştiri sınırlarında kaldığının kabulü ile istemin tümden reddi yerine kısmen kabulü doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir" gerekçesiyle karar oy birliği ile bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. ... Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.05.2016 tarihli 2016/100 E., 2015/185 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçelerinin yanında, herkesin haklarını kullanırken başkalarının hakkına tecavüz etmemesi gerektiği, davalının gönderdiği mesajda kullandığı kelimeler ve ifade şeklinin eleştiri sınırlarını aştığı, bu nedenle davalının manevi tazminatla sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının eski eşiyle birlikte “www.....com” adresli web sitesinde yayınladıkları düğün videolarındaki dansları hakkında davalı tarafından yapılan yorumun ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında olup olmadığı, eleştiri sınırlarını aşıp aşmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalının manevi tazminatla sorumlu tutulmasının gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuyla ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
    13. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir.
    14. Bunlar kişilik değerlerinin zedelenmesi [Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 24], isme saldırı (TMK m. 26), nişan bozulması (TMK m. 121), evlenmenin butlanı (TMK m. 158/2), boşanma (TMK m. 174/2) bedensel zarar ve ölüme neden olma [818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) m. 47, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 56] durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesi (818 sayılı BK m. 49, 6098 sayılı TBK m. 58) olarak sıralanabilir.
    15. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi ile BK’nın 49. maddesi diğer yasal düzenlemelere nazaran daha kapsamlıdır.
    16. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde;
    “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
    Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır” düzenlemesi mevcuttur.
    17. Dava konusu yorumun yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 49. maddesinde ise;
    “Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.
    Hâkim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.
    Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir” hükümleri yer almaktadır.
    18. TMK’nın 24 ve BK’nın 49. maddelerinde belirlenen kişisel haklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir.
    19. Görüldüğü üzere BK"nın 49. maddesi gereğince kişilik hakları zarara uğrayanların manevi tazminat isteme hakları vardır.
    20. Bu genel açıklamalardan sonra uluslararası metinlerde ifade özgürlüğünün nasıl yer aldığının da incelenmesinde yarar bulunmaktadır:
    21. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 90. maddesinin son fıkrası; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” hükmünü içermektedir. Bu durumda, mahkemelerce önlerine gelen uyuşmazlıklarda usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar ile iç hukukun birlikte yorumlanması ve uygulanması gerekmektedir.
    22. Hâl böyle olunca, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nde (AİHS/Sözleşme) konunun nasıl düzenlendiğinin ve Sözleşme"nin uygulanmasını sağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM/Mahkeme) kararlarının incelenmesi yerinde olacaktır.
    23. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “İfade özgürlüğü” başlıklı 10. maddesinin 1. fıkrası; “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir” hükmünü içermekte olup hangi hâllerde ifade özgürlüğünün sınırlandırılabileceği de aynı maddenin 2. fıkrasında düzenlenmiştir.
    24. İfade özgürlüğü demokratik bir toplumun en önemli temellerinden birisi olup, toplumsal ilerlemenin ve her bireyin gelişiminin başlıca koşullarından birini teşkil etmektedir. AİHS’nin 10. maddesinin 2. fıkrası saklı kalmak koşuluyla, ifade özgürlüğü yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş karşılanmayan ya da kaygı uyandıran “bilgiler” ya da “düşünceler” için de geçerlidir. Bunlar, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olup, bunlar olmaksızın "demokratik toplum" olmaz (Handyside/Birleşik Krallık, Başvuru No: 5493/72, 07.12.1976, parag. 49).
    25. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde benimsenen ifade özgürlüğü bu şekilde olmakla birlikte, yine de dar bir yorum gerektiren istisnalar içermektedir ve bu hakkı kısıtlama ihtiyacının ikna edici bir biçimde ortaya konması gerekmektedir (Pakdemirli/Türkiye kararı, Başvuru No: 35839/97, 22.02.2005).
    26. İfade özgürlüğü geniş bir şekilde yorumlanmakta ise de, sınırsız olmadığı da Sözleşme’nin 10. maddesinin 2. fıkrasında belirtilmiştir. Burada çözülmesi gereken temel sorun ifade özgürlüğü ile kişilik haklarına yönelik saldırı arasındaki sınırın hangi ölçütlere göre saptanacağıdır.
    27. AİHM önüne gelen uyuşmazlıklarda yapılan müdahalenin ifade özgürlüğünü ihlal edip etmediğini aşağıdaki kriterleri uygulayarak tespit etmektedir:
    i. Müdahalelerin yasayla öngörülmesi:
    AİHM Sözleşme’nin 10. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “yasayla öngörülme” ifadesinin, ilk olarak, itiraz konusunun iç hukukta bir dayanağı olması gerektiğini hatırlatır. Ancak söz konusu ifade hukuki normların ilgili kişinin erişiminde olmasını, sonuçlarının öngörülebilmesini ve hukukun üstünlüğü ilkesine uygun olmasını gerektiren kanun niteliğine de atıfta bulunmaktadır (Association Ekin/Fransa, Başvuru No: 39288/98; Ürper ve diğerleri/Türkiye kararı, Başvuru No: 14526/07, 14747/07, 15022/07, 15737/07, 36137/07, 47245/07, 50371/07, 50372/07 ve 54637/07, 20.10.2009).
    ii. Müdahalelerin meşru bir amaç izleyip izlemediği:
    Sözleşme’nin 10/2. maddesine göre, “…bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlâkın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir”.
    Görüldüğü üzere yasayla düzenlemek şartıyla ve “başkalarının şöhret ve haklarının korunması” amacıyla ifade özgürlüğünün sınırlandırılabileceği kabul edilmekte olup sınırlama haklı olsa bile, bu kez sınırlamanın orantılılığı gündeme gelecektir (bkz. sınırlamanın orantısızlığı konusunda Pakdemirli/Türkiye kararı). Kişilik hakkının korunması ile ifade özgürlüğü arasındaki dengeyi iyi sağlamak gerekmektedir.
    iii. Müdahalelerin demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığı:
    AİHM ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumun temel yapılarından birini oluşturduğu ve toplumun gelişimi ve bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşullarından biri olduğunu hatırlatır (Lingens/Avusturya, Başvuru No: 9815/82, 08.07.1986). İfade özgürlüğü istisnalara tabi olsa da, bu istisnalar dar bir biçimde yorumlanmalı ve sınırlama nedeni ikna edici bir biçimde ortaya konmalıdır (Observer ve Guardian/Birleşik Krallık, A Serisi no: 216, Başvuru No: 13585/88, 26.11.1991).
    28. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 13.04.2021 tarihli ve 2017/4-1352 E., 2021/476 K.; 02.12.2020 tarihli ve 2017/4-1463 E., 2020/991 K.; sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
    29. Konunun iç hukukumuzda nasıl yer aldığına gelince;
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın;
    25. maddesinde “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz”.
    26. maddesinde de “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar… Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir”.
    Düzenlemeleri yer almaktadır.
    30. Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; davacının eski eşiyle birlikte “www.....com” adresli web sitesinde yayınladıkları düğün videolarındaki dansları hakkında davalı tarafından yapılan yorum bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının toplum içerisinde küçük düşmesine ve itibarının sarsılmasına neden olduğu, davacı ile eşinin özel ve aile hayatlarına müdahale niteliği taşıdığından kişisel değer yargısı olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, eleştiri sınırlarının da aşıldığı, bu nedenlerle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi ile Anayasa’nın 26. maddesinde düzenlenen ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği anlaşıldığından davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
    31. Hukuk Genel Kurulunca yapılan görüşmeler sırasında; davalı tarafından yapılan yorumun ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında kaldığı, bu nedenle davanın reddi ve direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    32. Hâl böyle olunca; davalı tarafından yapılan yorumun davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu kabul eden direnme kararı yerindedir.
    33. O hâlde; usul ve yasaya uygun direnme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
    Aşağıda dökümü yazılı (204,49TL) harcın temyiz edenden alınmasına,
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 10.06.2021 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi