8. Hukuk Dairesi 2011/5565 E. , 2012/3392 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Sınırlandırmanın iptali ve tescil
... ile ..."a Tespit Komisyonu ve Yalınağaç Köyü Tüzel Kişiliği, dahili davalı Hazine aralarındaki sınırlandırmanın iptali ve tescil davasının kabulüne dair Van 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 09.11.2010 gün ve 490/526 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., dava dilekçesinde, Van ili, Mera Komisyonunun 24.02.2006 tarih, 359 Sayılı Kararıyla; 114 ada 27 sayılı parselin bir kısmını merayla birlikte sınırlandırıldığını, 23 dönümlük kısmın sözü edilen mera içinde kaldığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle imar ve ihya koşullarının yararına gerçekleştiğini açıklayarak İl Mera Komisyonunun 359 sayılı kararının iptaliyle kendisine ait yerin adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Yalınağaç Köy Tüzel Kişiliğini temsilen Köy Muhtarı, duruşmada yaptığı savunmada dava konusu yerin mera olmadığını, tarla olarak davacıların elinde bulunduğunu bildirmiştir.
Mahkemece, 8. Hukuk Dairesinin 03.06.2010 tarih ve 2010/ 2165 Esas – 2010/2963 Karar sayılı bozma ilamına karşı direnilmesine ve krokide A harfi ile gösterilen 21441,34 m2 yüzölçümlü taşınmaz hakkındaki davanın kabulüyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi, hükmün, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yüksek Hukuk Genel Kurulu 8.06.2011 gün ve 2011/8-320 Esas, 2011/389 Karar sayılı ilamında, “4342 sayılı Mera Kanununun 21/2 .maddesinde ön görülen beş yıllık hak düşürücü süre içinde davanın açıldığının kabulüyle, uyuşmazlığın mera vasfına itirazı kapsadığını da gözeterek işin esasının incelenmesi için dosyanın 8. Hukuk Dairesine gönderildiği” anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu, 114 ada 130 sayılı parsel Yalınağaç Köyü Tüzel Kişiliğinin merası olarak mera siciline kaydının yapıldığı, toplam miktarının ellidört hektar 4548 (544548) m2 olduğu, Van ili Mera Komisyonunun 24.2.2006 tarih, 359 sayılı kararıyla 4342 sayılı Mer"a Kanununun 5/a maddesi gereğince kadim meradan tahsisinin yapıldığı, belirlenmiştir. Mera komisyonu çalışmalarında 114 ada 130 sayılı parsel “M7” numarasıyla işaretlenmiştir. 2007 yılında yapılan kadastro çalışmalarında, kadastro komisyonunca herhangi bir tespit yapılmaksızın ve krokide kopukluk olmaması için 130 parsel numarasını verdiği görülmüştür. Hukuk Genel Kurulu, 8.6.2011 gün ve 2011/8-320 Esas, 2011/389 Karar sayılı ilamında; “… Şu durumda eldeki dava da anılan bu beş yıllık hak düşürücü süre içinde tespitlerden önceki hukuki nedenlere dayanılarak mera vasfına itirazı da kapsayacak şekilde mera komisyonunun mera tahsis kararının iptali ve tescili istemiyle açıldığına göre, artık burada mera vasfının kesinleştiğinden söz edilemez. Bu davada komisyonun tespit ve tahsisinin aksine taşınmazın mera olmadığının ileri sürülmesi ve ispatlanması, yapılan yargılama sonunda da mera vasfı konusunda ortaya konulan delillere ve ispat durumuna göre taşınmazın mera vasfı hakkında bir hüküm kurulması olanaklıdır. Hal böyle olunca, özel daire kararında bu ispat ve araştırmaya olanak sağlamayacak biçimde baştan taşınmazın kadim mera vasfının kabulüyle uyuşmazlığın zilyeti kazanma hükümlerine göre ele alınması şeklinde beliren görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. O halde, mahkemenin davanın hukuki nitelikçe mera komisyonunun, mera tahsis kararının iptali ve tescil olduğunu 4342 sayılı Mera Kanununun 21/2. maddesinde öngörülen beş yıllık hak düşürücü sürede açıldığını kabulle, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde uyuşmazlığın mera vasfına itirazı da kapsadığı gözetilerek işin esasının incelenmiş olması usul ve kanuna uygun olup direnme kararı bu yönüyle yerindedir. Ne var ki özel dairece işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.”, gerekçesiyle dosya Daireye gönderilmiştir.
Saptanan somut olgular, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile Hukuk Genel Kurulunun sözü edilen kararında geçen ilkeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, 114 ada 130 sayılı parselin kadim meradan sayılan araziden yine mera olarak tahsis edildiği, davacının söz konusu parsel içerisinde tescilini istediği krokide A harfi ile gösterilen 21441,34 m2’lik yerin mera parselinin içerisinde kaldığı, davacının kardeşi adına tespit ve tescil edilen aynı ada 27 sayılı parsel ile bir bağlantısının bulunmadığı dosya arasında bulunan orijinal pafta ve teknik bilirkişi krokisiyle sabit bulunduğu, kadim mera içerisinde yer alan ve dört tarafı kadim merayla çevrili bulunan bir taşınmazın özel mülkiyete konu yapılması halinde mera bütünlüğünün bozulacağı ve bu hususun kamu düzenini aksi yönde etkileyeceği açıktır.
O halde, tescili istenen taşınmazın kadim mera parseli kapsamında kalan yerlerden olduğu dört tarafının kadim mera ile çevrili bulunduğu, bu tür yerler üzerindeki zilyetlik süresi neye ulaşırsa ulaşsın, kazanmayı sağlayan zilyetlik ile edinilmesinin mümkün bulunulmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmiş bulunulması anılan ilkeye aykırıdır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.