4. Hukuk Dairesi 2010/2408 E. , 2011/1942 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... Köy İşleri Bakanlığı vekili Avukat ... tarafından, davalı ... San. Tic. AŞ aleyhine 21/02/2001 gününde verilen dilekçe ile alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 24/11/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız destekleme bedeli ödenmesinden dolayı uğranılan kurum zararının ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı ... Köyişleri Bakanlığı, gübre üreticisi firmaların Cihanbeyli ilçesi bayii olan davalının usulsüz uygulamaları nedeniyle dava dışı üç üretici firmaya haksız yere destekleme parası ödenmesinden dolayı uğradığı zararın davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı şirket ise, davacının çifte (mükerrer) ödeme istediğini, belgelerde usulsüzlük bulunmadığını, üretici firmalar tarafından önceden yapılan ödemeler nedeniyle kendisine rücu davalarının açıldığını, destekleme ödemesinden kendisinin değil üretici firmaların yararlandığını ileri sürerek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece, 97/10244 sayılı Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelerin Yurtiçinden ve Yurtdışından Tedariki, Dağıtımı ve Desteklenmesi Hususunda Bakanlar Kurulu Kararı’nın 11. maddesinde, haksız yere yapılan destekleme ödemelerinin kendilerine destekleme yapılanlardan alınacağının öngörüldüğü, davacı tarafından Defterdarlık Gelir Müdürlüğü’ne yazılan 11.01.2001 günlü yazıda müfettiş incelemesinde görüşülemeyen çiftçilerle yapılan görüşmeler sonucu tespit edilen haksız destekleme ödemelerinin destekten faydalanan 3 üretici firmadan alınması istendiği halde davacı İdarece sadece bayilik görevi yapan ve desteklemeye tabi olmayan davalı şirket aleyhine dava açıldığı, Bakanlar Kurulu Kararı"nın 11. maddesi uyarınca davalıya husumet yöneltilemeyeceği, beyana dayalı alacak tespiti yapılıp davacının alacak miktarına ilişkin delil sunamadığı, davalı şirketin destek ödemelerinden yararlanamadığı, bu nedenle usulsüzlük yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi şirket temsilcileri aleyhine Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davalarda verilen beraet kararlarının hukuk mahkemesi yönünden de bağlayıcı olduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
Yerel mahkemece davalıya husumet yöneltilemeyeceği açıklandıktan sonra işin esasına girilerek davanın ayrıca esastan reddine karar verilmiştir. Bir davada aynı zamanda hem husumetten hem de esastan ret kararı verilemez. Ret sebebi tek olmalıdır. Husumet yöneltilemeyeceği kabul edilen davalının eylemi esastan incelenerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Davacı, davalının usulsüz belgeleri ile destekleme kapsamında bulunmayan ve gerçekte gübre almayan çiftçiler adına faturalar düzenlenerek destekleme ödemesi yapılması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek dava açtığına göre, davalının haksız eylemine dayanmaktadır. Borçlar Yasası"nın 50 ve 51. maddeler gereğince haksız eylemin ve bunun sonucunda doğan zararın birden fazla kişi tarafından meydana getirilmesi durumunda, haksız eylemde bulunan kişi bu eylemi nedeniyle verdiği zarardan, zarara neden olan diğer kişilerle birlikte dayanışmalı olarak (müteselsilen) sorumludur. Aynı Yasa"nın 142. maddesi gereğince de davacı, dayanışmalı sorumluluk kuralları gereğince sorumlu bulunan borçluların her birinden borcun bir bölümünün veya tamamının ödenmesini isteyebilir ve borcun tamamen ödenmesine kadar borçluların sorumluluğu devam edeceğinden davalı şirket hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddi doğru değildir.
Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, müfettiş veya denetim raporunun tüm ekleriyle birlikte getirilmesi, usulsüz olduğu iddia edilen belgeler ile ceza mahkemesi dosyalarının incelenmesi, beyanların eklenmesi, buna göre zarar oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporları ve dosya içeriğine uymayan gerekçelerle istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 24/02/2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum. 24/02/2011