Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki bulunduğu 248 ada 31 parsel sayılı taşınmaza davalıların kendi parsellerinde yaptıkları hafriyat ve teraslama faaliyetleri sonucunda iki kez yaptığı istinat ve bahçe duvarının yıkılmasına sebep olmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürüp elatmanın önlenmesine, duvarın eski hale getirilmesine ve 6.000.YTL tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında,davalıların taşınmaza müdahalesinin söz konusu olmadığını, sadece duvarın eski hale getirilmesini istediğini belirtmiştir.
Davalılar, dava konusu duvarın temelsiz, plansız ve eksik malzeme ile yapıldığından kendiliğinden yıkıldığını, iddiaların doğru olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazdaki duvarın davalıların kendi taşınmazlarında yaptıkları teraslama çalışması sonucu yıkıldığı, davacının duvarın eski hale iadesi dışındaki taleplerinden vazgeçtiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı H... H...tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ... raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, komşuluk hukukuna aykırı elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 31 parsel sayılı taşınmazın davacıya buna komşu 30 parsel sayılı taşınmazın ise kayden davalılara ait bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, kendi parseli sınırına yapmış olduğu duvarın davalıların 30 parsel sayılı taşınmazlarında yaptıkları hafriyat ve teraslama çalışmaları sonucunda yıkıldığını ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır. Çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir.
O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama,zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.
Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur.
Somut olaya gelince; yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma ve uygulama yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Bu durumda, özellikle yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırma ve uygulama yapılarak, davalıların komşuluk hukukuna aykırı olarak davacıyı rahatsız edici bir durum ya da davacıya zarara sokan bir eylemlerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, yine davalıların hafriyat ve teraslama çalışmaları yapması nedeniyle yıkıldığı iddia olunan ve arada sınır niteliği taşıyan duvarın yeniden yapılması için Türk Medeni Kanununun 750.maddesi de gözetilmek suretiyle bir çözümün olup olmayacağının da değerlendirilmesi ve tüm deliller elde edilen bilgilerle değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Tarafların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 3.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.