Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2636
Karar No: 2021/740
Karar Tarihi: 10.06.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2636 Esas 2021/740 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2636 E.  ,  2021/740 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1997 yılında ... Hastanesi ile ... Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde, davalının talebiyle imalat, inşaat ve onarım işleri yaptığını, davacının 14.06.2006 tarihli ihtarnamesi ile alacağını gösterir belgeleri, davalı kurumun ihmalini de belgeleyerek ortaya koyduğunu, ihtara cevap vermeyen davalının iş bedelini de ödemediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 45.000TL alacağın 15.09.1997 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkili tarafından, dava konusu iş ve işlemlerle ilgili yapılan incelemede davacı şirkete onarım işi keşfi bedeli 6.495.650.800TL (yeni para birimi ile 6.495,65TL) ve KDV’si ile birlikte toplam 7.353.214.000TL (yeni para birimi ile 7.353,21TL) ödendiğinin, fazla ödeme yapıldığının ve teminatın çözüldüğünün tespit edildiğini, müvekkilinden faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle, olmadığı takdirde esastan reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    6. ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.03.2010 tarihli ve 2007/286 E., 2010/56 K. sayılı kararı ile; davanın eser sözleşmesi dışında fazladan yapılan işler nedeniyle açıldığı için sebepsiz zenginleşme hükümlerine tabi olduğu ve BK’nın 66. maddesindeki on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı, zamanaşımı def’înin yerinde görülmediği, uygulamada ihaleye çıkarılan iş dışında, ihaleye dahil olmayan, ihaleye çıkarılması hâlinde telafisi güç sonuçlar doğurabilecek acil işlerin, hatıra binaen ihale kapsamına alınmadan yaptırıldığı, ... Hastanesinde yaptırılan keşif fazlası işlerin tespiti için 10.06.1999 ve 10.08.1999 tarihli yazılar ile görevlendirilen teknik elemanların mahallinde inceleme yapmadıklarından bahisle haklarında idari soruşturma açıldığı, yapılan soruşturma sonucu zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle herhangi bir ceza verilmediği, görevi ihmal eden idare personelinin usulsüz eylemlerinden dolayı davacının sorumlu tutulamayacağı, ... Eğitim ve Araştırma Hastanesinde fazla yapılan ve ücreti ödenmeyen 1.404,94TL iş bedeli olduğu; ... Hastanesinde ise ihale dosyası, yazışmalar ve teknik elemanlarla ilgili disiplin soruşturması dosyalarının içeriğinden fazla işlerin yapıldığının anlaşıldığı, aradan çok uzun süre geçmesi, bazı değişikliklerin yapılması nedeniyle bu işlerin yerinde tespitinin mümkün olmadığı, ancak fazla yapılan iş bedelinin 3.360TL olabileceği, bu bedelden davacının mağduriyetinin mümkün olduğunca hakkaniyete uygun bir şekilde giderilmesi amacıyla takdiren 2/3 oranında indirim yapılarak 1.000TL fazla iş bedelinin tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile toplam 2.404,94TL’nin 31.12.1997 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 19.12.2011 tarihli ve 2010/5322 E., 2011/7680 K. sayılı kararı ile;
    "…Dava, iş bedelinin tahsili istemiyle açılmış; mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 2.404,94 TL alacağın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş ve verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    Davada, davacı tarafından davalı Bakanlığa ait ... Hastanesinde, mutfak genel onarım işine bağlı fazla işlerin yapıldığı iddiasıyla bu iş bedelinin tahsili de dava edilmiş; mahkemece, yapılan işlerin tespitinin mümkün olmadığı kabul edildiği halde fazla yapılan iş bedelinin 3.360,00 TL tutarında olabileceği gerekçesiyle bu bedelden 2/3 oranında indirim yapılarak 1.000,00 TL fazla iş bedelinin de tahsiline karar verilmiştir. Yüklenici tarafından yapıldığı ve iş sahibine teslim edildiği yasal delillerle kanıtlanması durumunda, sözleşme dışı iş bedelinin tutarı, BK"nın 410 ve izleyen maddeleri hükümleri gereğince ve bu kapsamda “vekâletsiz iş görme kuralları” uyarınca, işin yapıldığı zamandaki serbest piyasa fiyatlarına göre bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla yaptırılacak inceleme sonucu mahkemece belirlenir. Somut olayda; ... Hastanesinde bedeli istenen işin davacı yüklenici tarafından yapılmış olduğu yasal delillerle kanıtlanamamıştır. Bu sebeple, ... Hastanesi"nin mutfağı ile ilgili fazladan yapıldığı ileri sürülen iş hakkındaki davanın tümden reddi gerekirken, hukuksal olmayan gerekçeyle ve varsayıma dayalı olarak kabul edilen iş bedelinden 2/3 oranında indirim yapılarak 1.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru olmamıştır.
    Diğer yandan mahkemece, davası kabul edilen alacağa 31.12.1997 tarihinden itibaren yasal temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmiştir. BK"nın 101/I. maddesi hükmü gereğince, davası kabul edilen alacağa temerrüt faizi uygulanabilmesi için alacağın istenebilir olması yeterli olmayıp; borçlu davalının, alacaklı davacı tarafından borçlu temerrüdüne düşürülmesi zorunludur.
    Dosya kapsamında bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde; davalının dava tarihi itibariyle borçlu temerrüdüne düşürüldüğü ve temerrüt faizinin dava tarihinden itibaren uygulanması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Mahkemece, 31.12.1997 tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulanmasında isabet görülmemiştir.
    Açıklanan sebeplerle karar bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.03.2013 tarihli ve 2012/415 E., 2013/92 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçeleri aynen tekrarlanarak direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı yüklenicinin ... Hastanesinde mutfak genel onarım işine bağlı olarak yaptığını iddia ettiği fazla işlerin bedelini talep edip edemeyeceği; hüküm altına alınan alacak için uygulanacak faizin başlangıç tarihinin başka bir ifadeyle davalının temerrüde düşürüldüğü tarihin ne olduğu noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuyla ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
    13. Kural olarak hâkim, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğini kendiliğinden araştıramaz. Belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerekir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) "İspat yükü" başlıklı 6. maddesi uyarınca, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Aynı yöndeki düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinin birinci fıkrasında, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ispat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
    14. İspat için başvurulan araçları (vasıtaları) ifade eden deliller; HMK"da senet, yemin, tanık, bilirkişi, keşif ve uzman görüşü olarak sıralanmıştır. Ancak sayılan bu deliller sınırlayıcı (tahdidi) olmayıp, kanunun belirli bir delille ispat zorunluluğu getirmediği hâllerde taraflar kanunda düzenlenmemiş diğer delillere de dayanabilirler. Delillerin değerlendirilmesinde ise, hâkimin bağlılığı ve her bir delile bağlanan hukukî sonuçlar bakımından “kesin” ve “takdiri” deliller ayrımı esas alınarak incelenme yapılmaktadır. Kesin deliller başka bir ifadeyle kanuni deliller hâkimi bağlayıcı nitelikte olduğundan, hâkimin bu delilleri takdir yetkisi bulunmamaktadır. Kesin delillerden biri ile ispat edilen olay doğru olarak kabul edilmektedir. Takdiri deliller ise hâkimi bağlamaz, hâkim bu delilleri serbestçe tayin ve takdir eder, değerlendirir ve kararını buna göre verir.
    15. Somut olayda uygulanması gereken ve uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 410 ve devamı maddelerinde vekâletsiz iş görme "vekâleti olmadan başkası hesabına tasarruf" başlığı ile düzenlenmiş iken, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 526-531. maddeleri aralığında “vekâletsiz iş görme” başlığı altında düzenlenmiştir. Gerek BK’da gerekse TBK’da vekâletsiz iş görmenin tanımı yapılmamış, iş görenin hak ve borçları ile iş sahibinin hak ve borçları düzenlenmiştir.
    16. Vekâletsiz iş görmenin unsurları; iş görme, görülen işin başkasına ait olması, vekâlet ya da iş görme sözleşmesi bulunmaması, vekâletsiz iş yapanın iş görme iradesi ve görülen işin iş sahibinin yararına olmasıdır. Vekâletsiz iş görme iki hâlde söz konusu olabilir. Bunlardan ilki sözleşmesi olmayan işler olup taraflar arasında usulüne uygun olarak kurulan bir sözleşme ilişkisi bulunmamasına rağmen iş gören tarafından yapılan ve iş sahibinin yararına olan işlerdir. İkinci hâl ise, iş gören ile iş sahibi arasında usulüne uygun ve geçerli bir sözleşme yapılmış olup, işin ifası sırasında veya bitiminde iş sahibinin talimatı ile veya talimatı olmaksızın iş sahibinin yararına olarak sözleşme kapsamı dışında kalmasına rağmen iş görenin yaptığı işlerdir. Başka bir ifadeyle bu hâle; sözleşme dışı iş veya sözleşme fazlası imalât da denilmektedir.
    17. Yargıtayın yerleşik içtihat ve uygulamalarına göre sözleşme kapsamı dışında kalan ilâve işlerle ilgili vekâletsiz iş görme hükümlerinde iş sahibinin yararına olan imalatların işin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiçlerine bedelinin hesaplanması, piyasa fiyatlarının içinde katma değer vergisi ve yüklenici kârı bulunduğundan ayrıca eklenmemesi gerekir. Vekâletsiz iş görme hükümleri gereğince yapılan iş bedelinin sorumlusu sözleşme fazlası işlerde sözleşmenin tarafı olan ve fazla işten yararlanan gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi ya da kamu kuruluşu; sözleşmesiz işlerde ise iş görenin sözleşmesiz yaptığı işlerden yararlanan ve kullanan kişi ve kuruluşlardır. Gerek BK’da gerekse TBK’da vekâletsiz iş görme hükümlerine göre açılacak davalarda zamanaşımı süresine yönelik bir düzenleme bulunmadığından, genel zamanaşımı süresi olarak BK"nın 125.maddesinde (TBK m. 146) düzenlenen on yıllık zamanaşımı süresi uygulanmalıdır.
    18. Öte yandan mülga BK’nın 101. maddesinin birinci bendine göre, borçlu temerrüdünün gerçekleşebilmesi için alacağın muaccel (istenebilir) olması ve borçluya ihtar keşide edilerek alacağın ödenmesinin istenmesi gerekir. Bu durumda temerrüt, ihtarla tanınan sürenin sona erdiği günü takip eden günde oluşur. Aynı maddenin ikinci bendinde ise, borcun ifa edileceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi hâlinde, temerrüdün kararlaştırılan günün bitimi ile gerçekleşeceği düzenlenmiştir. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda bir alacağa temerrüt faizi uygulanabilmesi için dava tarihinde yürürlükte bulunan BK’nın 101. maddesi gereğince alacaklının yöntemine uygun ihtarıyla borçlunun temerrüde düşürülmüş ya da alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş olması zorunludur.
    19. Tüm bu açıklamalar ışığında davacının yüklenici, davalının da iş sahibi olduğu somut olay değerlendirildiğinde; davacının, davalının talep ve talimatı üzerine ... Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaptığını ileri sürdüğü sözleşme harici fazla işlerle ilgili kurulan hüküm kesinleştiğinden; uyuşmazlık, yüklenicinin ... Hastanesinde mutfak genel onarım işine bağlı olarak sözleşme dışında gerçekleştirdiğini iddia ettiği fazla işlerin bedelini talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Mahkemece sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre BK’nın 66. maddesinde düzenlenen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı belirtilmiş ise de; davada, eser sözleşmesi haricinde fazladan yapıldığı iddia edilen ilave işlerin tutarının talep edildiği gözetildiğinde, vekâletsiz iş görme hükümlerinin uygulanması gerektiği, vekâletsiz iş görmeden kaynaklanan işbu davanın BK’nın 125. maddesine göre on yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olduğu, dosya kapsamından ... Hastanesi işinin 23.09.1997 tarihinde bitirilerek kesin hakedişinin yapıldığı ve bu tarihten itibaren davanın açıldığı 12.09.2007 tarihine kadar on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı ve davanın zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    20. Davacı tarafından delil listesinin ekinde dosyaya sunulan davalı idarenin 06.10.1997 tarihli iç yazışmasında mukayeseli keşfe göre ihalenin 6.495.650.800TL (yeni para birimi 6.495TL) olduğu belirtilmiştir. Mahkemece yapılan keşif sonucu bilirkişi heyetinden alınan raporda; ... Hastanesinde gerçekleştirildiği iddia edilen imalatların keşifte gösterilemediği, davacının sözleşme harici yaptığı işleri kanıtlayan herhangi bir belge sunmadığı ve fazla işlerin varlığını ispatlayamadığı saptandıktan sonra, şayet mahkemece davalının 06.10.1997 tarihli yazısı dikkate alınırsa, keşif artışı tutarının 3.360.918.411,00TL (yeni para birimi 3.360TL) olduğunun kabul edilebileceği, ancak keşif artışı yapılmış olmasının davacının bu işleri yaptığının ve alacaklı olduğunun kanıtı olmadığı açıklanmıştır. Ayrıca davalının fazla işlerle ilgili talep yazısı ya da ilâve işlerin yapıldığını kabul ettiğine yönelik herhangi bir belge de bulunmadığından, davacı iddiasını yasal delillerle ispatlayamamıştır.
    21. Bu durumda mahkemece ... Hastanesinde yapıldığı iddia edilen fazla işlerin tahsili isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, önceki kararda direnilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    22. Diğer taraftan dava tarihi 12.09.2007 olmasına rağmen, direnmeye ilişkin gerekçeli karar başlığında 16.07.2012 olarak hatalı gösterilmiş ise de, bu husus mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olup esasa etkili olmadığından ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
    23. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki belge ve delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru olmamıştır.
    24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 10.06.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi