Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar, tarafların ve 3.kişilerin kayden paydaşı oldukları 136 ada 16 parsel sayılı taşınmaza davalının kullanmak, mevcut evini onarmak ve 2.kat inşa etmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürüp; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemişler, 4.11.2004 tarihli ıslah dilekçeleriyle de 16 sayılı parseldeki eve yapılan tadilat ve 2.katın yıkımı, ayrıca yine paydaş oldukları aynı ada 23 sayılı parsele davalının davasının çitle çevirip ağaç dikmek suretiyle kısmen yaptığı elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuşlardır.
Davalı, açmış olduğu ortaklığın giderilmesi davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davada harici taksim anlaşması, fiili kullanım tarzı ve intifadan men koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle, 16 parseldeki yıkım ve ecrimisil, 23 parseldeki elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerinin reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 136 ada 16 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu; davacıların miras bırakanı ve davalının dava dışı kişilerle birlikte kayden paydaş bulundukları anlaşılmaktadır.
Davacılar; 136 ada 16 parsel sayılı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğiyle eldeki davayı açmışlar; bilahare 4.11.2004 tarihli ıslah dilekçesiyle, anılan talepleri yanında 16 sayılı parsel bakımından yıkım ve ayrıca bu parsele komşu 23 sayılı taşınmazın 700 m2 lik kısmına da elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuşlardır.
Bilindiği gibi, HUMK".nun 87/son maddesine göre ıslahla müddeabihin artırılması olanaklı isede dava konusunun ıslah yoluyla değiştirilmesine yasal açıdan olanak yoktur. 16 sayılı parsel bakımından yıkıma ilişkin ve 23 parsel sayılı taşınmaz yönünden yukarıda belirtilen istemlerle ilgili usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı gibi kamilen yapılmış bir ıslah da sözkonusu değildir.
Öyle ise; 16 sayılı parsel yönünden yıkım konusunda 23 parsel sayılı taşınmaz bakımından işin esasına girilerek esastan ret kararı verilmesi doğru değil ise de kurulan hüküm yukarıda açıklanan gerekçelerle ve sonucu itibariyle doğrudur.
O halde davacıların yukarda değinilen hususlara ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir,reddine.
Ancak, çekişme konusu 136 ada 16 parsel sayılı taşınmaza elatmanın önlenmesi istenildiği halde; mahkemece bu konuda olumlu yada olumsuz bir hüküm kurulmamıştır.
Öte yandan, dava dilekçesinin sonucu kısmında miktar belirtilerek ecrimisil istenmediği gibi ecrmisille ilgili harç da yatırılmadığı görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, 492 sayılı Harçlar Yasasının 16.maddesinde öngörüldüğü üzere değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçesinde değer gösterilmesi mecburidir.Gösterilmemişse davacıya tespit ettirilmesi açıklattırılması, açıklamadan (tespitten) kaçınma halinde dava dilekçesinin işleme konulmayacağı, değer gösterilmesi halinde ise aynı yasanın 38.maddesi hükmü gereğince işlem yapılması gerekeceği tartışmasızdır.
Oysa mahkemece ecrimisil isteği hakkında değinilen usuli işlemler gerçekleştirilmeden bu isteğinde reddine karar verilmiştir.
Hal böyle olunca öncelikle ecrimisil isteği yönünden davacıya istek miktarı bakımından açıklama yaptırılması, yapıldığında harcının ikmal ettirilmesi, ondan sonra belirlenecek miktarın hüküm altına alınması gerekirken anılan hususun gözardı edilmiş olması doğru olmadığı gibi, 16 parsel sayılı taşınmaz için elatmanın önlenmesi isteği yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru değildir.Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.2.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.