9. Hukuk Dairesi 2010/10075 E. , 2010/9300 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, davalı şirkette çalıştığını, 3417 sayılı yasa uyarınca ücretinden kesilen ve işveren katkısı olarak yatırılması gereken tasarruf teşvik kesintisinin bankaya yatırılmaması nedeni ile bu alacak ve nemasında mahrum kaldığını belirterek, tasarruf teşvik kesintisi ve nema alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece bozma üzerine yapılan yargılama sonunda, davalı ... yönünden davanın husumetten reddine, diğer davalı yönünden ise işin yapıldığı yer ve davalının ikametgahının Karabük ili yargı sınırları içinde olduğu gerekçesi ile yetkisiz olduğuna, dosyanın yetkili Karabük İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Hüküm davacı ve davalı SGK vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalı şirkette çalıştığını, 3417 sayılı yasa uyarınca ücretinden kesilen ve işveren katkısı olarak yatırılması gereken tasarruf teşvik kesintisinin bankaya yatırılmaması nedeni ile bu alacak ve nemasında mahrum kaldığını, davalı kurumun da yasa gereği bu alacağın yatırılıp yatırılmadığını denetleme sorumluluğu bulunduğunu, kurumun bu görevini yerine getirmediğini belirterek, tasarruf teşvik kesintisi ve nema alacağının davalı şirket ve kurumdan müştereken ve müteselsilin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili husumet itirazında bulunurken, diğer davalı şirket vekili bozmadan sonra işin yapıldığı yer ve şirket genel merkezinin... ili yargı çevresinde olması nedeni ile... İş Mahkemesi’nin yetkili olduğunu belirterek yetkisizlik itirazında bulunmuştur.
Mahkemece bozma üzerine yapılan yargılama sonunda, Davalı şirketin ticaret siciline kayıtlı olduğu yer ile işin yapıldığı yerin... olduğu, davada diğer davalı olarak gösterilen SGK"nın taraf sıfatı olmadığı, talep edilen alacaktan dolayı kendisine husumet tevcih edilemeyeceği, davada taraf sıfatı olmayan davalının ikametgahının yetkili mahkemeyi tayinde nazarı itibara alınmaması gerektiği gerekçesi ile davanın davalı SGK yönünden husumet nedeni ile reddine, diğer davalı yönünden ise mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın talep halinde yetkili ve görevli... İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tama¬men maddî hukuka göre belirlenir. Bu nedenle, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddî hukuk sorunudur. O nedenle yetki kuralı usul hukuku sorunu olduğundan, bir davalı yönünden yetki kuralı geçerli olduktan sonra, o davalı
hakkında husumetten ret kararı verilmesi, varsa diğer davalı yönünden yetkisizlik kararı verilmesine engel olur. Zira bir davalı yönünden maddi hukuk sorunu çözülmekle artık mahkemenin yetkili olduğu kabul edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, hakkında husumetten ret kararı verilen davalı ...’nun ikametgahı...’dır. Adı geçen davalı yönünden yetkili mahkemenin... İş Mahkemesi olduğu açıktır ve husumetten ret ile de mahkemenin kabulündedir. O halde somut uyuşmazlıkta... İş Mahkemesi yetkilidir. Mahkemece davada taraf sıfatı olmayan davalının ikametgahının yetkili mahkemeyi tayinde nazarı itibara alınmayacağı gerekçesi yerinde değildir. Mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi hatalı olup bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Diğer taraftan davalı kurumun sorumlu olup olmadığı açısından yasal mevzuatın açıklanması gerekmiştir.
01.04.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanun ile çalışanların tasarruflarının artırılması amacı güdülmüştür.
3417 sayılı Yasanın “tasarruf hesabı” başlığını taşıyan 4.maddesinde; “ Kurumlar bu Kanun hükümleri çerçevesinde çalışanların aylık ve ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintisi ile sağlanacak Devlet katkılarını aylık ve ücret ödemesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C. Ziraat Bankasında personeli adına açtıracakları “Tasarrufu Teşvik Hesabı”na yatırırlar. İşverenler işçilerinin ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını tahakkuk ettirerek, ücret ödenmesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C. Ziraat Bankasında işçileri adına açtıracakları “Tasarrufu Teşvik Hesabı”na yatırırlar.” Anılan Yasanın “ödemelerin zamanında yapılmaması” başlığını taşıyan 7.maddesinde ise; “İşverenlerin, ücretlerden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını 4 üncü maddede belirtilen süreler içinde ilgililerin banka hesaplarına yatırmamaları halinde, yatırılması gereken miktarlar resen veya ilgililerin başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak alınacak gecikme zammı ile birlikte ilgili banka hesabına yatırılır.” Kuralına yer verilmiştir.
29.04.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanunun 10.maddesi ile 3417 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.
4853 sayılı Kanunun 1.maddesinde amacın, 3417 sayılı Kanun uyarınca açılmış bulunan Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabında biriken paraların tasfiyesi ve bu hesaptan hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olarak açıklanmıştır. Kanunun 8.maddesinde ise, 3417 sayılı Kanun hükümlerine göre, ücretlerden yapılması gereken tasarruf kesintileri ile katkı paylarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırmayan işverenlerden; yatırılması gereken miktarlar ile gecikme zammı, resen veya ilgililerin başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak T.C. Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırılacağı öngörülmüştür. Kurumun yasadan kaynaklanan tahsil yükümlülüğünü gerçekleştirdikten sonra işverenden tahsil ettiği miktarı, sigortalısının bankadaki hesabına yatırma görevi bulunmaktadır. Bu görevin yerine getirilmemesi halinde, Kurum en azından sebepsiz zenginleşen konumunda olacaktır. Bu durumda tahsil edilen miktar yönüyle davalı Kurumun, sigortalısına karşı hukuki sorumluluğunun bulunduğu kabul edilmelidir.
Mahkemece anılan yasal mevzuat kapsamında davalı kurumun sorumluluğu saptanmamış ise de, bozmadan önce mahkemece kurum hakkında husumetten ret kararı verildiği, davalı şirket hakkında kabul hükmü kurulduğu, davacı tarafın kararı temyiz etmediği, bu nedenle husumetten ret kararının davalı kurum lehine usulü kazanılmış hak teşkil ettiği anlaşıldığından, bu olgu bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.