11. Ceza Dairesi 2017/8731 E. , 2020/4044 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenlemek, defter ve belge gizlemek
HÜKÜM : Mahkumiyet, Beraat
A) Sanık hakkında defter ve belge gizleme suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanığa yüklenen defter ve belge gizleme suçunun cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK"nin 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık asli dava zamanaşımının, kesici son işlem olan sanığın sorgusunun yapıldığı 19/01/2012 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, katılan vekilinin temyiz talepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı Kanun’un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen asli dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK"nin 223/8. maddesi gereğince DÜŞMESİNE,
B) Sanık hakkında 2010 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanık hakkında 2010 yılında sahte fatura düzenlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın, ... ve ... isimli kişilerin kendi adlarına şirket açamadıklarını bu nedenle 500 TL para karşılığında adına şirket kurmak istediklerini söylediklerini, birlikte notere gittiklerini, vergi yoklama memurlarının geldiği gün işyerine gittiğini, sonrasında hiç gitmediğini, kendisine her ay düzenli olarak para vereceklerini söylediklerini ancak 2-3 ay sonra para vermeyip; seninle işimiz bitti dediklerini, bu kişiler tarafından kandırıldığını, kendisinin sahte fatura düzenlemediğini savunması karşısında maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından;
1- ... ve ... isimli kişilerin kimlik bilgileri ve adreslerinin tespit edilerek, CMK’nin 48. maddesindeki çekinme hakkı hatırlatılarak tanık olarak dinlenmeleri, suça konu fatura asıllarından kanaat oluşturacak sayıda temin edilerek şahıslara gösterilmesi ve kendileri tarafından düzenlenip düzenlenmediğinin sorulması, kendileri tarafından düzenlenmediğini söylemeleri halinde faturalardaki yazı ve imzaların sanığın ve adı geçen kişilerin eli ürünü olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması,
2- Faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ve adı geçen kişilere ait olmadığının anlaşılması halinde ise;
a) Faturaları kullandığı belirlenen mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması; dava açılmış ise, dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması,
b) Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK"nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanığı, ...’ü ve ...’ı tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların alınması konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,
3- Kabule göre de;
a) Aynı takvim yılı içinde birden fazla sahte fatura düzenlemek eyleminin zincirleme suç oluşturduğu ve sanık hakkında TCK"nin 43. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
b) 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz talepleri bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 07/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.