19. Ceza Dairesi 2018/330 E. , 2021/6093 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5846 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
5846 sayılı Kanun"un 81/1. maddesinde yer alan "Musiki ve sinema eserlerinin çoğaltılmış nüshaları ile süreli olmayan yayınlara bandrol yapıştırılması zorunludur." düzenlemesi uyarınca süreli olmayan yayınların bandrole tabi bulunduğu, anılan Kanun"da "süreli olmayan yayın" tanımının yer almadığı ancak, 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 2/h maddesinde "süresiz yayın" kavramının "Belli aralıklarla yayınlanmayan kitap, armağan gibi basılmış eserler" olarak tanımlandığı, yine Türk Dil Kurumu tarafından yazılan Türkçe Sözlükte kitap kavramının "Ciltli ve ciltsiz olarak bir araya getirilmiş, basılı veya yazılı kağıt yapraklarının bütünü" olarak tarif edilmesi karşısında, bir kitabın bütün sayfalarını ihtiva eden fotokopilerinin - ciltlenmiş olsun veya olmasın - 5846 sayılı Kanun"un 81/1. maddesi kapsamında bandrole tabi bulunduğu gözetildiğinde, 5846 sayılı Kanun"un 71/1, 81/13 maddesinin uygulanması gerektiği ancak hükümden sonra 17/07/2020 tarih ve 31188 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesi"nin 12.06.2020 tarih ve 2019/74 E., 2020/29 K. sayılı kararı ile, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu"nun 23/01/2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun"un 143. maddesiyle değiştirilen 81’inci maddesinin on üçüncü fıkrasında düzenlenen “Bandrol yükümlüğüne aykırılığın aynı eserle ilgili olarak 71’inci maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde tanımlanan suçla birlikte işlenmesi halinde, fail hakkında sadece 71’inci maddeye göre cezaya hükmolunur. Ancak; verilen ceza üçte biri oranında artırılır.” hükmünün iptal edilmesi ve 5237 sayılı TCK"nin 44’üncü maddesinde ise “işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılır” hükmüne yer verilmiş olması karşısında;
Somut olayda, sanığın eylemine uyan bandrol yükümlülüğüne aykırılık eylemi ile ilgili hak sahibi kişilerin hukuken geçerli belgeleri süresi içerisinde sunarak şikayetçi olması nedeniyle hem manevi, mali veya bağlantılı haklara tecavüz başlıklı 5846 sayılı Kanun"un 71’inci maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen suçun hem de aynı Kanun"un 81’inci maddesindeki sanığın eylemine uyan ve re"sen takibi gerektirmesi nedeniyle CMK’nin 253 ile devamı maddeleri uyarınca uzlaştırma hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmayan bandrol yükümlülüğüne aykırılık suçunun oluşacağı ve TCK"nin 44. maddesi gereğince sanık hakkında en ağır cezayı gerektiren bandrol yükümlülüğüne aykırılık suçundan hüküm kurulup, kazanılmış hakları da gözetilerek sanığın hukuki durumunun yerel mahkemece yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
Kabule göre de;
1-5846 sayılı Kanun"un 71/1. maddesinde seçimlik ceza olarak hapis cezası ile adli para cezasının öngörülmesine karşın, mahkemece gerekçe gösterilmeden sanık hakkında hapis cezasına hükmedilmesi,
2-5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde düzenlenen "suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi" ve diğer objektif ve sübjektif koşulların varlığı halinde, CMK"nın 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı kanunun 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasını geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; ""hükmün açıklanmasını geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir." denilmektedir.
Bu ilkeler çerçevesinde, her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi halinde zararın giderilebilmesi koşulundan bahsedilebileceği, somut olayda suçun işlenmesi ile ortaya çıkan ölçülebilir bir zarar bulunmadığı gibi, suç tarihi itibariyle sanığın adli sicil kaydı bulunmaması nedeniyle, sanık hakkında katılan tarafın zararının karşılanmamış olması gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
3-Hapis cezası ertelenen sanığa ""denetim süresi"" belirlenmesi gerekirken ""denetimli serbestlik tebdirine"" hükmedilmesi ve 5237 sayılı TCK"nin 51/7. maddesi gereğince sanığa denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hakimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceği ile TCK"nin 51/8. maddesi gereğince denetim süresinin iyi halli olarak geçirilmesi halinde hapis cezasının infaz edilmiş sayılacağına dair ihtarların yapılmaması,
4-Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 02/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.