8. Hukuk Dairesi 2018/15395 E. , 2019/2491 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı Suriye Uyruklu ...mirasçılarını temsilen kanuni kayyım ...Mal Müdürü vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, dava konusu 352, 358, 366 parsellerin davacılar ve murisleri tarafından işlenerek üzerine apartman ve bahçe yapıldığını, taşuınmazın bugünkü konuma gelmesinde davalıların katkısı olmadığını, davacılardan ...’ın 352 parselde 1985 yılında krokide sarı ve F ile gösterilen katta ahır ve üstte 2 kat 2 daire inşa ettiğini, ...’ın 1985 yılında sarı boyalı G harfli altta ahır ve üstte 2 kat 2 daire inşa ettiğini, ...’ın 1996 tarihinde mavi A harfli zemin ahır üstte 2 kat 2 daire inşa ettiğini, ayrıca tüm davacıların ortaklaşa 358 nolu parsele 11-17 yaşlarında 420 erik ağacı , ve 3-4 yaşlarında 200 adet erik fidanı diktiğini, 366 parsele 11-17 yaş 280 adet erik , 3-4 yaşlarında 70 adet erik diktiklerini bu nedenle binaların ve ağaçların davacılar adına ayrı ayrı tespitini talep etmiştir.
Davalı Suriye Uyruklu ... Hayır Deyri mirasçılarına izafeten kayyım vekili; aynı taşınmazlara ilişkin ortaklığın giderilmesi davası olduğundan davacıların davayı açmakta hukuki yararlarının olmadığını, taşınmazın bahçe ve ev olarak tapuda kayıtlı olduğunu, davacılarca taşınmaz üzerine tesis yapılamayacağını böyle bir hak talep edemeyeceklerini davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ... Çıplak, Fikret Yapıcı, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...; davayı kabul etmişlerdir.
Davalılar ..., ..., ..., ..., Yasire Duyar Odacı, ...; muhdesatları kimin yaptığını bilmediklerini paylarını talep ettiklerini beyan etmişlerdir.
Mahkemece; ilk kararda davacıların davalarının kısmen kabulüne 352 parselde A harfi ile gösterilen evin ..., B harfli evin ..., C harfli evin ... tarafından yapıldığının ve bu kişilere ait olduğunun tespitine, 358 parsel taşınmaz üzerindeki 256 adet erik ağacının ve yine 366 parseldeki 314 adet erik ağacının davacılar tarafından yetiştirildiğinden bu kişilere ait olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 02.03.2000 tarihli ilamında ise tapu maliki olan ... Çolak’ın davaya dahil edilmesi gerektiği ve ortaklığın giderilmesi dava dosyasının incelenerek hukuki yararın varlığına bakılması gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bozma sonrası mahkemece davanın kısmen kabulüne 352 parsel üzerinde bulunan ve teknik bilirkişi raporundaki krokiye göre A harfli yerin ..., B harfli yerin evin ..., C harfli yerin evin ... tarafından yapıldığının tespitine, 358 parsel üzerinde bulunan 256 adet erik ağacı ile 366 parsel üzerinde bulunan 314 adet erik ağacının davacılar tarafından dikilip yetiştirildiğinin tespitine fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir. Hüküm davalı Suriye Uyruklu ... Hayır Deyri mirasçılarını temsilen kanuni kayyım Samandağ Mal Müdürü vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava; muhdesatın tespitine ilişkindir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK mad. 722, 724. ve 729) sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bağşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad. 114/1-h, 115)
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince; davanın hukuki dayanağı olan Samandağ Sulh Hukuk Mahkemesi 1996/230 Esas sayılı ortaklığın giderilmesi dosyanın mahkemece dosya arasına alındığı ve yine mahkemece yapılan inceleme sonucunda 31.03.2005 tarihli celsede yapılan tespitte davacısının ... olduğu davanın 10.05.2004 tarihinde takip edilmemesi sebebiyle işlemden kaldırıldığı ve 08.09.2004 tarihinde ise açılmamış sayılmasına karar verildiği belirtilmiş olup iş bu davanın ise karar tarihi 10.11.2005 olduğuna göre dava açıldığı tarihte var olan hukuki yarar dava devam ederken ortadan kalkmıştır. Bu durumda mahkemece hukuki yarar olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Suriye uyruklu ... Hayır Deyri mirasçılarını temsilen kanuni kayyım Samandağ Mal Müdürü vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
11.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.