10. Hukuk Dairesi 2014/26376 E. , 2016/7174 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, davacının rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Davada taraf ehliyeti; davaya taraf olabilme yeteneği olup gerçek kişiler yönünden sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan itibaren başlar. Taraf sıfatı (husumet) ise; davanın konusu ile taraflar arasındaki ilişkidir. Bir davada taraf ehliyeti ve taraf sıfatının varlığının mahkemece resen nazara alınması gerekir.
Eldeki davada, davalı ... tüzel kişiliği bulunmayıp, davada taraf sıfatına sahip olmadığı gözetilerek, bu halde davanın ilgili Müdürlüğün bağlı bulunduğu ... yöneltilmesi gerekir.
Ayrıca, Tebligat Kanununun 12. Maddesinde “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır.” hükmüne, Tebligat Tüzüğünün 17. Maddesinde de “Hükmi şahıslara tebliğ salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır.Vekaletlerin ve bunların teşkilatının, mülhak ve hususi bütçeli idarelerle belediyelerin, köylerin ve hususi kanunlarına müsteniden kurulmuş olan teşekküllerle, şirketlerin ve cemiyetlerin salahiyetli oldukları mümessilleri tabi kanunlara ve statülerine göre tayin edilir” hükmüne yer verilmiş olup, davalı ... görevlilerinin, ... adına tebligatı almaya yetkili olup olmadığı araştırılarak davalı idarenin tebligat tarihinde tebliğ almaya yetkili memurunun tespiti ile dava dilekçesi ve eklerinin ilgili Bakanlığı tebliğ edilerek, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
2-Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26 ve 87. maddeleri olup, davada öncelikle halledilmesi gereken sorun, iş kazasına maruz kalan sigortalıyı çalıştıran ... ile ... arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin, bir başka ifade ile asıl işveren-taşeron ilişkisi olup olmadığının saptanmasıdır.
506 sayılı Kanunun 87. maddesi hükmüne göre aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile, asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise; asıl işverenden istenilen işin, asıl iş ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Mahkemece, anılan Yasanın 87. Maddesinin “Sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu kanunun iş verene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl iş veren de sorumludur.” hükmü çerçevesinde, davalı ... davaya konu iş kazasının meydana geldiği işyerinde sigortalı çalıştırıp-çalıştırmadığı; işin tamamından el çekerek, anahtar teslimi şeklinde ...’a yaptırıp-yaptırmadığı araştırılarak, varsa taraflar arasındaki sözleşmelerin bir sureti celp edilip, davalılar ... ile ... arasındaki asıl işveren-taşeron ilişkisi irdelenerek, sonuca göre, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden, kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.05.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi