Abaküs Yazılım
8. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/800
Karar No: 2016/4416

Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2016/800 Esas 2016/4416 Karar Sayılı İlamı

8. Ceza Dairesi         2016/800 E.  ,  2016/4416 K.

    "İçtihat Metni"



    İhbarname No : KYB - 2015/365288


    İzmir Adliyesinde görülmekte olan bir cinayet davası ile ilişkili olarak, adliye otoparkında, içerisinde silah olan araçların bulunduğunun ihbar edilmesi üzerine, 4 ayrı araçta 27.03.2015 tarihli ve 6638 sayılı Kanun ile değişik 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu"nun 4/A-6. maddesi uyarınca arama yapılmasına dair ... İlçe Emniyet Müdürü tarafından önce sözlü olarak verilip sonradan yazıyla teyit edilen arama kararının onaylanması talebinin reddine dair ... Sulh Ceza Hakimliğinin 18.04.2015 tarihli ve 2015/1353 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin ... Sulh Ceza Hakimliğinin 27.04.2015 tarihli ve 2015/1331 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
    Dosya kapsamına göre, ... Sulh Ceza Hakimliğince somut olayda 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu"nun 4/A-6. maddesi uyarınca kolluk amirinin emri ile arama yapılmasının koşullarının oluşmadığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 119. maddesi uyarınca arama yapılması gerektiği cihetle, arama kararının onaylanması talebinin reddine karar verilmiş ise de; 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu"nun "Durdurma ve kimlik sorma" başlıklı 4/A maddesinin 6. fıkrasının 1 ve 2. cümlelerinde "Polis, durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde, kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik gerekli tedbirleri alabilir. Bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez." şeklinde düzenleme yer aldığı, daha sonra bu fıkraya 27.03.2015 tarihli ve 6638 sayılı Kanun ile ek cümleler getirilerek "Ancak, el ile dıştan kontrol hariç, kişinin üstü ve eşyası ile aracının dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin aranması; İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslar dâhilinde mülki amirin görevlendireceği kolluk amirinin yazılı, acele hâllerde sonradan yazıyla teyit edilmek üzere sözlü emriyle yapılabilir. Kolluk amirinin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Bu fıkra kapsamında yapılan araç aramalarına ilişkin olarak kişiye, arama gerekçesini de içeren bir belge verilir." şeklinde yeni düzenlemeye yer verildiği, somut olayda 17.04.2015 tarihinde İzmir Adliyesinde 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan bir cinayet davasının duruşması sırasında, adliye otoparkı içerisinde silah bulunan araçların bulunduğunun ihbar edilmesi üzerine, ... İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince adliye otoparkının
    ../..


    S/2



    2. katında yapılan kontrolde ihbara konu 35 TGR 21 ve 35 TAN 88 plakalı araçların park halinde bulunduğu, bu araçların cinayet davasının tarafı olan Kıranlar ailesine ait olduğu, araçların içine camlarından bakıldığında silah olduğu tahmin edilen cisim görüldüğü tespit edilerek polis memurlarının ... İlçe Emniyet Müdürü Ali Akkaş"a telefonla bilgi verdikleri ve ... İlçe Emniyet Müdürü Ali Akkaş’ın da 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu"nun 4/A-6. maddesinin ek cümleleri uyarınca daha sonra yazılı hale getirilmek üzere sözlü olarak olay ile ilgisi bulunan araçlarda arama yapılması talimatı verdiği, bunun üzerine kolluk görevlilerinin içinde silah bulunduğu ihbar edilen iki araçta ve yine bu araçlarla bağlantılı olan 35 PH 661 ve 09 D 5101 plakalı araçlarda arama yaptıkları ve çok sayıda silah ele geçirildiği, ... İlçe Emniyet Müdürünün sözlü talimatını aynı gün yazılı hale getirdiği ve yine aynı gün hakim onayına sunulduğu, ... İlçe Emniyet Müdürü"nün İlçe Kaymakam"ı tarafından arama emri vermeye yetkilendirilmiş olduğu, benzer vakalarda yaşandığı üzere özellikle cinayet ve benzeri davalarda Adliyeler içinde taraflar arasındaki silahlı saldırıların önlenmesi bakımından arama yapılmasının aciliyet arz ettiği, 27.03.2015 tarihli ve 6638 sayılı Kanun ile 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu"nun 4/A-6. maddesine eklenen ek cümleler ile kolluk amirine sözlü arama emri yetkisi verilmiş olduğu, kaldı ki arama sonucu ele geçirilen silahlara el konulması işleminin aynı hakimlik tarafından onaylanmış olduğu, somut olayda kolluk amirinin sözlü arama emri verme yetkisini kullanılmasının usul ve kanuna aykırılık teşkil etmediği cihetle, arama kararının onaylanması gerektiği gözetilerek, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 03.11.2015 gün ve 70759 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.12.2015 gün ve KYB/2015-365288 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.


    Gereği görüşülüp düşünüldü:

    2559 Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu"nun ek 6. maddesinde bir suç işlendiği veya işlenmekte olduğu bilgisini edinen polis, olay yerinin korunması, delillerin tespiti, kaybolmaması ya da bozulmaması için acele tedbirleri aldıktan sonra el koyduğu olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhal Cumhuriyet Savcısına bildireceği ve Cumhuriyet Savcısının emri doğrultusunda işin aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerini yapacağı belirtilmiş olup, madde metninden de anlaşılacağı üzere suç şüphesinin ortaya çıkmasının ardından gerekli soruşturma işlemleri Cumhuriyet Savcısının görev ve yetkisinde olup kolluk, Cumhuriyet Savcısının soruşturmaya ilişkin emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür. 5271 sayılı CMK.nun 116. maddesi uyarınca yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe varsa; şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler aranabileceği belirtilmiş, yapılacak bu aramaya kimlerin karar verebileceği de aynı yasanın 119. maddede sayılmıştır. Bir suç şüphesinin ortaya çıkması üzerine yapılacak aramada CMK.nun 116. ve devamı maddeleri söz konusu olacaktır.
    İncelemeye konu dosyada, kolluğa plakaları ve yerleri belirtilen araçlarda silah olduğu yönünde ihbar yapılmış olup, bu ihbar ile birlikte suç şüphesi ortaya çıkmıştır. Bu durumda ihbarı alan kolluk görevlisi tarafından CMK.nun 161/2 ve 2259 sayılı Yasanın ek 6. maddesi uyarınca olay yerinin korunması, delillerin tespiti, kaybolmaması ya da bozulmaması için acele tedbirleri aldıktan sonra derhal Cumhuriyet Savcısına bilgi vererek, alınan emirler doğrultusunda işlem yapılmalıdır. Ortada bir suç şüphesi olduğundan arama işlemi yapılacaksa bu aramanın 2559 sayılı Yasa hükümlerine göre değil 5271 sayılı CMK.nun 116 ve devamı maddelerine göre yapılması gerekmekte olup, olayda 2559 sayılı Yasanın 4/A maddesinde belirtilen arama işleminin uygulama yeri bulunmadığından, ... Sulh Ceza Hakimliği"nce kolluk amirinin daha sonradan yazılıya çevrilen sözlü arama emrinin onanmasına yönelik talebin reddine dair kararı ve bu karara karşı yapılan itiraz üzerine verilen itirazın reddine dair ... Sulh Ceza Hakimliğinin 27.04.2015 tarihli ve 2015/1331 değişik iş sayılı kararında isabetsizlik görülmemiştir.
    Açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı"nın Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nca düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden kanun yararına bozma isteminin (REDDİNE), dosyanın Adalet Bakanlığı"na gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na tevdiine, 04.04.2016 gününde ..."un değişik gerekçesi ve oybirliğiyle karar verildi.


    DEĞİŞİK GEREKÇE

    Daire çoğunluğu ile aramızda Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebinin reddi konusunda görüş farklılığı bulunmamaktadır. Somut olayda 2259 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu"nun 4/A maddesindeki aramanın şartlarının oluşmadığına ilişkin Daire çoğunluğunun kararına katılmakla birlikte, kolluk amirinin sonradan yazılı hale getirilen sözlü emri ile verilen arama emrinin onaylanması talebinin reddi kararına karşı yapılan itiraz üzerine verilen itirazın reddine ilişkin Sulh Ceza Hakimliği Kararının, aşağıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere kanun yararına bozma (KYB) yoluyla incelenemeyeceğinden, anılan kararın esastan değil, usulden reddedilmesi gerektiğini düşünüyorum.
    Kanun Yararına Bozma Yasayolunun Niteliği ve Kapsamı
    Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak da adlandırılan “kanun yararına bozma”, temyizden farklı olarak olağanüstü bir yasa yolu olup, koşulları ve sonuçları CMK"nun 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir. CMK"nun 309. maddesinin ilk üç fıkrası şu şekildedir: “Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir. Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar.”
    Kanun yararına bozma (KYB) yasa yoluna ilişkin olarak CMK hükümleri yanında, bağlayıcı olması itibariyle kanun hükmünde olan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarının da gözetilmesi gerekir. Çünkü Yargıtay Kanunu"nun 45. maddesine göre “İçtihadı birleştirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.” Kanun yararına bozmaya ilişkin olarak, 26.10.1932 gün ve 29-12 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, karar veya hükümdeki her türlü hukuka aykırılık değil, uygulamadaki esaslı yanlışlıklar ile esasa etkili usul hatalarının KYB yoluna konu olabileceği belirtildiği gibi, İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı Kararında da, hâkimlerin takdir hakları alanlarına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususların, bu olağanüstü yasa yoluna konu olamayacağı, bu itbarla yasal gerekçe gösterilmese de erteleme talebinin kabulü veya reddine dair hükme karşı yasaya aykırılıktan sözedilerek Adalet Bakanlığınca verilen yazılı emir talebinin kabul edilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Buna göre hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar ve hükümdeki her türlü hukuka aykırılıklar değil, hâkimlerin takdir hakkı kapsamında kalmayan ve suçlular için bir hak teşkil eden esasa etkili yanlışlık ve hukuka aykırılıklar KYB konusu olabilecektir. Ayrıca başka bir yolla giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıklar olağanüstü bir yol olan kanun yararına bozmaya konu edilemez.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile Özel Dairelerin istikrarlı bir şekilde yerleşmiş kararlarında da İçtihadı Birleştirme Kararlarına atıf yapılarak, hak her türlü hukuka aykırılığa karşı KYB yasa yoluna gelinemeyeceği belirtilmiştir. CGK., 12.6.1989 gün ve 169/ 231 sayılı Kararda konuyu enine boyuna tartışmıştır. Anılan Kararda, öğretiden, “Yazılı emir ile ancak verilmiş olan hükmün veya kararın kanuna muhalif olması halinde müracaat edilebilir. Hakimin takdirine ait fiili meselelerden dolayı bu yola gidilemez. Yazılı emre konu yapılacak karar, sadece hukuki meseleye ilişkin olmalıdır. Maddi bir meselede verilen ve sadece o davayı ilgilendiren karardaki hatanın belirtilmesinde "kanun yararı" yoktur. Yazılı emirle Yargıtay"a başvurulduğundan, fiili ve maddi hususlar üzerinde durulmaması, sadece hukuk bakımından inceleme yapılması gerekmektedir.” (Baha Kantar, Ceza Mahkemeleri Usulü, 1957, 4. Bas. s. 402, N. Kunter, Ceza Muhakemesi Hukuku, 8. Bas, 1986, s. 1057, Ö. Tosun, Türk Suç Muhakemesi Hukuku Dersleri, Cilt: 2, 1976, 2. Baskı: 196) şeklindeki görüşlere yer verilip, 26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı, 14.11.1977 gün ve 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları hatırlatıldıktan sonra, Yargıtayın yerleşmiş uygulamasının da bu yönde olduğu belirtilmiştir: “Kanaat ve takdir hallerinin, bir kurala ve kalıba sığdırılması mümkün değildir. Başka başka mahkemelerin, aynı düzeyde delillerle, takdire dayanarak "beraat" veya "mahkumiyet" kararları verebilmesi, hatta aynı hakimin bile delil yönünden birbirine tamamen uygun davalarda, ayrı zamanlarda ters sonuçlara varması ve inceleme merciilerinin de bu hükümleri onaması mümkündür. "delillerin doğru takdir edilmesi" gibi bir kural, insan tabiatına aykırıdır. Bu nedenle "fiilin sübutu yönünde delillerin takdiri" noktasından yazılı emir isteminin dinlenmemesi gerekir. Yazılı emrin, sübutun takdiri mevzularında işletilmesi sakıncaları doğurur. O halde, bu yola gidilmesinde bir yarar olmamak gerekir. Tüm kanıtlar toplanıp değerlendirilmesi yapıldıktan sonra verilen ve Yargıtay"ca incelenmeksizin kesinleşen hükümlerde, delillerin takdir ve tercihinde hataya, yanılgıya düşüldüğünden bahisle yazılı emir yoluna başvurma imkanı yoktur.” (CGK., 12.6.1989, 169/231, ÜNVER, Naci; Ceza Yargılamasında Yasayolları, Adalet Yayınevi, Ankara, 1996, s. 138-142)
    “...kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Delillerin takdir ve tercihinde hataya düşüldüğünden bahisle bu yola başvurulması, bu olağanüstü yasa yolunun amaç ve kapsamıyla bağdaşmaz. Mahkemenin takdirine bağlı istekler ile uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, yasa yararına bozma konusu yapılamaz. ... Hakime tanınan bu yetki keyfi ve sınırsız değil ise de, bu yetkinin kullanılmasındaki takdir yanılgısının olağanüstü bir yasa yolu olan, yasa yararına bozma konusu yapılması olanaklı değildir.” (CGK., 11.12.2007, 2007/2-267 E., 2007/271 K.)
    “Yasa yararına bozma yöntemi, ... olağanüstü bir denetim yolu olması nedeniyle dar kapsamlıdır; her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir. Bu özelliği nedeniyle, hakimin takdirini hatalı kullanmasına ilişkin hususlardaki hukuka aykırılıklar, ... sadece temyiz incelemesi sırasında dikkate alabilir.” (CGK., 19.02.2008, 2008/5-19 E., 2008/31 K.)
    “... hükümdeki her hukuka aykırılık, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararı uyarınca, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda, hâkimlerin takdir hakları alanlarına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar, bu olağanüstü yasa yoluna konu olamayacaktır.” (CGK., 07.04.2009, 2009/8-51 E., 2009/85 K., aynı yönde, CGK., 03.11.2009, 2009/7-182 E., 2009/256 K., CGK., 08.04.2014, 2012/15-1329 E., 2014/178 K.)
    Yargıtay Özel Dairelerinin yerleşmiş uygulaması da bu yöndedir: “kanunun teminat olarak hakimin takdirine bıraktığı, tevkif (tutuklama), tahliye, arama, toplama, zapt ve benzeri kararların diğerlerinden farklı olup, yazılı emir yoluyla bozulamaz ve yazılı emir konusu yapılamaz.” (8. CD., 29.9.1975, 6350/5965, KUYUCU, A. Aydın; Kanun Yararına Bozma, Ankara, 2009, s. 598). “... yürütülen yargılamanın kovuşturma aşamasında hakkında aracına el konulma kararı verilen araç sahibinin sanık olmadığı gözetilmeden, araca el konulmasına yönelik kararın kaldırılması isteminin reddine ilişkin karara yapılan itirazın kabulü yerine yasal gerekçe gösterilmeksizin reddine karar verilmesinde, ... isabet görülmediği” için CMK"nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması kanun yararına bozma talebiyle istenmiş ise de Özel Daire, “El koyma kararına yapılan itiraz üzerine mercii tarafından verilen kararın içeriği ve niteliği itibariyle bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceğinden isteminin REDDİNE” karar vermiştir (7. CD., 03.04.2014, 2013/23612 E., 2014/8826 K.) “kanıtların takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşüldüğünden ya da eksik kovuşturma ile karar verildiğinden söz edilerek kanun yararına bozma yasa yoluna başvurma olanağı bulunmadığından, kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,” (2. CD., 27.01.2010, 2009/53798 E., 2010/1580 K.) Aynı yönde hemen her ceza dairesinin kararı mevcuttur (4. CD., 27.5.2008, 2008/1341 E., 11361 K., 4. CD., 27.03.2014, 2013/25037 E., 2014/9758 K., 7. CD., 22.02.2012, 2010/8902 E., 2012/3304 K., 7. CD., 09.07.2013, 2013/3381 E., 2013/17421 K., 7. CD., 02.12.2014, 2014/25354 E., 2014/20279 K., 8. CD., 2013/2996 E., 2013/13289 K., 8.CD., 08.11.2012, 2012/29007 E., 2012/33529 K., 19. CD., 24.12.2015, 2015/30675 E., 2015/9221 K.)
    Öğretide de kapsamı sınırlı, olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, maddi bir meselede verilen ve yalnızca o davayı ilgilendiren karardaki hataların, suçun sübutu dahil, hakimin takdir yetkisi kapsamında kalan hususların, gerekçe gösterilmemesi veya delil değerlendirmesindeki hatanın, şahsi hak ve tazminata ilişkin kararlardaki hukuka aykırılıkların KYB konusu olamayacağı, bu nedenle temyiz yasa yolunda bozma nedeni oluşturan her hukuka aykırılık için bu yola başvurulamayacağı (KUYUCU, A. Aydın, s. 45-47, 51-53), hâkimin takdirine ilişkin konularda KYB yoluna gidilemeyeceği (TAŞDEMİR, Kubilay; ÖZKEPİR, Ramazan; Açıklamalı-İçtihatlı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, 4. Bası, Cilt: 2, Ankara, 2010, s. 1613), kesin hükmün otoritesini sarstığı için dar uygulandığı ve tüm hukuka aykrılıkların bu kanun yolunun konusunu teşkil etmediği (CENTEL, Nur; ZAFER, Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta, 11. Bası, s. 813), koruma tedbirlerinin hükme etkili olmamaları, dolayısıyla temyiz nedeni teşkil etmemeleri gerekçesiyle KYB konusu olmayacakları (Ceza Muhakemesi Kanunu"nda Kanun Yararına Bozma, EŞİTLİ AYGÜN, Ezgi, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Ocak-Şubat 2016, Sayı: 122, s. 193-234) belirtilmiştir.
    Somut olaya geçmeden önce belirtilmelidir ki, aramanın, bir Karara veya yazılı emre dayanması Anayasa gereğidir (m. 20, 21). Bu itibarla yetkili makamların yüze karşı veya telefon gibi iletişim araçlarıyla verecekleri sözlü talimat ile arama yapılamaz. Yargıtay CGK da 25.11.2014 gün, 2013/610 E., 2014/512 K. ve 25.11.2014 gün, 2013/841 E., 2014/513 K. sayılı Kararlarında bu gerçeği vurgulamıştır. Anayasa"nın 20 ve 21. maddelerindeki “aramanın yazılı bir emir ile yapılacağı” şartı 03.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun ile getirilmiştir. Bu değişiklik yapıldığında 1412 sayılı CMUK"nun 97/1. maddesinde kolluğun arama yapabilmesi için “yazılı emir” şartı bulunmadığından, kanun hükmü anayasaya aykırı hale gelmiş, Anayasa Mahkemesi de bu iddiayla yapılan iptal başvurusunu kabul ederek, CMUK"nun 97. maddenin 1. fıkrasının 2. cümlesini iptal etmiştir (Any. Mhk., 12.10.2005, 2003/38 E., 2005/63 K., 06.05.2006 tarih ve 26160 sy. R. Gz.). Bu itibarla, Anayasa"da (ayrıca da CMK"nun 119. maddesi ile PVSK"nun 9. maddelerinde) arama için “yazılı emir” şartı var iken, PVSK"nun 4/A maddesine “sonradan yazıyla teyit edilmek üzere kolluk amirinin sözlü emirle arama yapılmasına ilişkin” düzenleme Anayasaya açıkça aykırıdır. Arama işleminin icrası sözlü emirle yapılmışsa, arama gerçekleştikten sonra bunun yazıyla teyid edilmesi Anayasa"ya aykırılığı gidermez.
    Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince;
    İzmir Adliyesi otoparkında, içerisinde silah olan araçların bulunduğunun ihbar edilmesi üzerine, 4 ayrı araçta 27.03.2015 tarihli ve 6638 sayılı Kanun ile değişik 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu"nun 4/A-6 maddesi uyarınca arama yapılmasına dair ... İlçe Emniyet Müdürü tarafından önce sözlü olarak verilip sonradan yazıyla teyit edilen arama kararının onaylanması talebinin reddine dair ... Sulh Ceza Hakimliğinin kararına yönelik itirazın reddine ilişkin ... Sulh Ceza Hakimliğinin 27.04.2015 tarihli ve 2015/1331 değişik iş sayılı kararına karşı; kolluk amirinin sözlü arama emri verme yetkisini kullanmasının usul ve kanuna aykırılık teşkil etmediğinden, arama kararının onaylanması gerektiği gerekçesiyle, CMK"nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması talep edilmiş, Daire çoğunluğu ise kanun yararına bozma talebini esastan inceleyerek, olayda 2259 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu"nun 4/A maddesindeki aramanın şartları oluşmadığından, arama emrinin onaylanması talebinin reddine ilişkin kararda isabetsizlik bulunmadığından, kanun yararına bozma talebinin reddine karar vermiş ise de;
    Yukarıda yer verilen ve bağlayıcı olması itibariyle kanun hükmünde olan 26.10.1932 gün, 29/12 sayılı, 14.11.1977 gün, 3-2 sayılı Yargıtay İBK ve CGK ile evvelden bugüne yerleşmiş Özel Daire uygulamalarına ve öğretiye göre, olağanüstü, istisnai ve dar kapsamlı bir denetim yolu olup, her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu olmadığından, hukuk güvenliği ve kesin hükmün otoritesinin korunması amacıyla hakimin takdir ve kanaati, tutuklama, tahliye, arama ve el koymaya ilişkin hususlar KYB konusu edilemeyeceği gibi, aramanın ve arama sonucunda elde edilen delilllerin Kanun"a ve hukuka uygun olup olmadığı hususunun, açılan/açılacak davada nihai hükümle birlikte olağan kanun yolu incelemesinde değerlendirilecek olup, kovuşturma, belki de soruşturma süreci henüz bitmediğinden, başka bir yolla giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların, olağanüstü bir yol olan kanun yararına bozmaya konu yapılamayacağını düşündüğümden, anılan kararın esastan değil, usulden reddedilmesi gerektiğini düşünüyorum.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi