10. Hukuk Dairesi 2016/6022 E. , 2016/7149 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacıya ait 01.11.1971 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı Kuruma süresi içerisinde verildiğine dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, Mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 108. maddeleri olup, 108. madde, sigortalılık süresini düzenlemekte olup, sigortalılık niteliği taşımayan bir kimsenin sigortalılık süresinden de söz edilemez. Olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanunun 2. maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6. madde gereğince çalışmaya başlaması ile edinilir. Bu maddelerde açıkça belirtildiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Fiili çalışma saptanmadıkça, sadece hizmet akdine dayanılması halinde sigortalılık söz konusu olamaz. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda Hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık
koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
İnceleme konusu davada; davacının, davalı işverene ait 87106 sicil numaralı işyerinde 01.11.1971 tarihinde çalışmaya başladığı yönünde hakkında düzenlenen imzasını içeren sigortalı işe giriş bildirgesi 24.01.1972 tarihinde davalı Kuruma verilerek bildiriminin yapıldığı, bildirgedeki kimlik bilgilerinin nüfus bilgileriyle uyumlu olduğu, sigorta sicil numarasının daha sonraki hizmetlerinde de kullanıldığı, işe giriş tarihinde davalı işyerinin kapsamda bulunduğu belirgin bulunmakla, davada istem, 01.11.1971 tarihindeki bir günlük sigortalı çalışmanın ve bu tarihin sigortalılık başlangıcı olduğunun tespitine ilişkin olup, mahkemece, ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, davacının çalıştığı döneme ait davalı işyerinin dönem bordrolarının olup olmadığı araştırılmalı, var ise dönem bordrosu getirtilerek, bu bordroda kayıtlı tanıklar dinlenmeli, işverenin bordrolarında Kurum kayıtlarına geçen tanık bulunamaz ise, davacının, çalışmasının geçtiği iddia edilen işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinin sahipleri ve bildirge tarihinde, anılan iş yeri çalışanları davacıdan da sorularak tespit edilmeli ve bu kişilerin bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davacıya verilmiş olan 8124538 sigorta sicil numarasının hangi yıla ait serilerden olduğu Kurumdan sorularak belirlenmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, elde edilen bilgilerin tanık anlatımlarında belirtilen olgularla örtüşüp örtüşmediği de irdelenerek, sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 02.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.