20. Hukuk Dairesi 2015/12896 E. , 2015/12294 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ... tarafından açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkin davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 03/06/2015 gün ve 2015/102 - 2015/5240 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili 18/06/2010 havale tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri ... beldesi, ... mahallesinde bulunan ve tapulama çalışmaları sırasında tespit dışında bırakılan ancak Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yaklaşık 1648,50 m² yüzölçümündeki taşınmazın ekonomik yarar sağlanabilecek yerlerden olduğunu, bir kısım kötü niyetli şahısların taşınmazı zilyetlikle kazanma çabalarına giriştiğini, nitekim kurumlarınca tutulan 29/07/2010 tarihli tutanakta, taşınmazın içerisindeki çalıların temizlenerek yeni zeytin fidanlarının dikildiği ve etrafının çalılarla çevrilerek taşınmazın tarla haline getirilmeye çalışıldığı, bu durumunda taşınmazın ekonomik değer sağlayacak yerlerden olduğunu teyit ettiğini belirterek davaya konu taşınmazın ... adına tescili isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ve davacı ... vekilinin temyizi üzerine Dairece “…taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu gibi imar ve ihya ile zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadığı ve 3402 sayılı Kanunun 18/1 maddesi uyarınca ekonomik yarar sağlanması mümkün olmayan taşlık ve kayalık niteliğinde olduğu…” belirtilerek yerel mahkeme kararı onanmıştır.
Davalı ... vekili bu kez Daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, ... tarafından açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 03/08/1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu 1987 tarihinde kesinleşmiş olup, dava konusu taşınmaz tescil harici bırakılmıştır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazda herhangi bir imar ve ihya emaresinin bulunmadığı, ekonomik yarar sağlanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davacı ...nin tescil isteği reddedilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki, bilindiği üzere, 3402 sayılı Kanunun 18/1. maddesinde “... tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler ... adına tespit olunur.” hükmü öngörülmüştür. Anılan hüküm kapsamında kaldığı saptanan taşınmazların, arzın tabii maliki durumunda olan ... adına tesciline karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
3402 sayılı Kanuna dayanılarak çıkartılan ... ... ... Yönetmeliğin 4. maddesinin beşinci fıkrasında da “Kadastro Kanununun 18. maddesi uyarınca tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler “hali arazi” veya “ham toprak” gibi vasıflarla ... adına tespit edilir ve tutanakta bu husus etraflıca açıklanır” hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan, aynı Kanunun 16/C maddesi de “Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ... ... (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile ... ... gibi genel sular tescil ve sınırlandırmaya tâbi değildir, istisnalar saklıdır.” hükmünü içermektedir.
Davaya konu taşınmaz 3402 sayılı Kanunun 16/C maddesinde sayılan yerlerden olması halinde tescili mümkün olmayacağı, aynı Kanunun 18/1 maddesinde sayılan yerlerden olması halinde ise ... adına tescil edilebilecektir. Ancak, mahkemece dava konusu taşınmazın sözü edilen Kanun hükümlerinden hangisinin kapsamı içerisinde kaldığı usulüne uygun ve tereddüte yer vermeyecek biçimde araştırılmadığı gibi taşınmaz ile ilgili olarak hali hazır tarımsal durumu yönünden yapılan araştırma ve değerlendirme ile yetinilerek neticeye gidilmiştir. Oysa kanun hükmünde hali hazır durumunun münhasıran tarım arazisi niteliğinde olması gerektiği koşulu öngörülmemiş, tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanmasının mümkün olması durumunda da ... adına tespit öngörülmüş olup, mahkemece taşınmazın tarım arazisine dönüştürülüp dönüştürülemeyecek bir yer olup olmadığı, tarım arazisine dönüştürme imkânı bulunmayan bir yer olsa dahi yani tarım dışında kullanılması halinde ekonomik yarar sağlanmasının mümkün olup olmadığı yönlerinden bilirkişi marifetiyle herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru değildir.
O halde mahkemece yapılacak iş; ... uzmanı, ... bilirkişi ve fen memurundan oluşacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte dava konusu taşınmazın yukarıda sözü edilen Kanun hükümlerinden hangisinin kapsamı içerisinde kaldığı ve çekişmeli taşınmazın tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olup olmadığı hususlarında bilirkişi kurulundan gerekçeli, denetime elverişli ve dava konusu taşınmazı orijinal kadastro paftası ile irtibatlı olarak gösterecek şekilde krokili rapor alınıp hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde davacı ...nin tescil isteğinin reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
Bundan başka kadastroca tespit harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında TMK’nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilânlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilânın yapıldığı gazete ile ilân tutanaklarının dosya arasına konulması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi gerekir. Dava hasımsız açılmıştır. TMK"nın 713/3. maddesi gereğince tescil davasının ...ye ve ilgili kamu tüzel kişilerine karşı açılması gerekmektedir. Mahkemece yasal zorunluluk olan bu husus gözardı edilmiştir. 6360 sayılı Kanunun 1. maddesinin 2 ve 3. bentleri uyarınca ... ilinin mülki sınırları ... Belediye sınırı olarak belirlendiği dikkate alınarak ... ... Belediye Başkanlığı ile ... Belediye Başkanlığının davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılması gerekir. Hal böyle olunca mahkemece gerekli ilânlar yapılmadan ve husumet yaygınlaştırılmadan karar verilmesi de isabetsiz olup ayrıca bozma nedenidir.
Bu itibarla yerel mahkeme kararının yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu yazılı şekilde onandığı anlaşıldığından, davacı ... vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 03/06/2015 gün ve 2015/102 - 2015/5240 sayılı onama kararı kaldırılarak, 10/12/2013 gün ve 2010/477 - 2013/1295 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 07/12/2015 günü oy birliğiyle karar verildi.