20. Hukuk Dairesi 2015/12708 E. , 2015/12293 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kemer 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/05/2014
NUMARASI : 2013/258-2014/302
DAVACI : Ş.. Ş..
DAVALILAR : Hazine - Orman Yönetimi - K.. B..
MÜDAHİL : N.. S..
DAVA KONUSU : Kemer ilçesi, Kiriş mahallesinde bulunan ve bilirkişi raporlarına ekli krokide (A) harfiyle gösterilen 1917,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz
Taraflar arasındaki Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili isteğine ilişkin davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 10.06.2015 gün ve 2014/10719 - 2015/5587 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Ş.. Ş.., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava dilekçesine ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 1917,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın Türk Medenî Kanununun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili isteğinde bulunmuş, itiraz eden müdahil davacı N.. S.. harçlı dilekçesiyle davaya konu taşınmazın davacı Ş.. Ş..’in zilyetliğinde değil kendisinin zilyetliğinde olduğu iddiasıyla aynı yerin adına tescili isteğiyle davaya katılmış, davalı Hazine ise aynı Kanunun 713/6. maddesi uyarınca karşı tescil isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davacı Ş.. Ş..’in davası yönünden; davaya konu taşınmazın taşlık ve kayalık vaziyette Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu ve henüz imar ve ihya çalışmalarının tamamlanmadığı gerekçesiyle; davalı Hazinenin karşı tescil talebi yönünden ise; taşınmazın 3402 sayılı Kanunun 16/C maddesine göre tescile tâbi yerlerden olmadığı gerekçesiyle; hem davacı gerçek kişinin tescil davası hem de Hazinenin karşı tescil talebinin reddine karar verilmiş, itiraz eden müdahil davacı N.. S..’ın tescil isteği ise gerekçeli kararda tartışılmadığı gibi müdahilin harçlı dilekçeyle usûlüne uygun açtığı dava hakkında ise, herhangi bir hüküm kurulmamış ve itiraz eden asli müdahil karar başlığında yanılgılı değerlendirme ile feri müdahil olarak gösterilmiştir.
Davacı Ş.. Ş.. ve davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Dairece “…çekişmeli taşınmazın (B) harfi ile gösterilen kısmının kesinleşen orman sınırı içinde bulunduğu, (A) harfli kısmı kesinleşen orman sınırı dışında ise de; taşlık, kayalık yapıda olup, tescil talep eden davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme koşullarının oluşmadığı, bu tür yerlerin 3402 sayılı Kanunun 16/C maddesi gereğince tescil ve sınırlandırmaya tâbi olmadığı…” belirtilerek yerel mahkeme kararı onanmıştır.
Davalı Hazine vekili bu kez Daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Her ne kadar, Dairenin onama kararında bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfiyle gösterilen 838,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın orman tahdidi içinde kaldığı belirtilerek bu yer dava konusuymuş gibi bu bölüm yönünden de onama gerekçesi yazılmış ise de, Dairece hakkında gerekçe yazılan bu yer eldeki davanın konusu olmadığından, Dairece bu bölüm hakkında onama gerekçesi yazılması maddi hata niteliğindedir.
Davalı Hazinenin dava konusu olan ve krokide (A) harfi ile gösterilen 1917,00 m² yüzölçümündeki bölüme yönelik karar düzeltme itirazlarına gelince;
Mahkemece, dava konusu olan ve bilirkişi raporlarına ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 1917,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın 3402 sayılı Kanunun 16/C maddesi uyarınca taşlık, blok kayalık vaziyeti nedeniyle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve sınırlandırılması ile tescili uygun olmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davalı Hazinenin karşı tescil isteği reddedilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki, bilindiği üzere, 3402 sayılı Kanunun 18/1. maddesinde “... tescile tâbi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler Hazine adına tespit olunur.” hükmü öngörülmüştür. Anılan hüküm kapsamında kaldığı saptanan taşınmazların, arzın tabii maliki durumunda olan Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
3402 sayılı Kanuna dayanılarak çıkartılan Taşınmaz Malların Sınırlandırma, Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin 4. maddesinin beşinci fıkrasında da “Kadastro Kanununun 18. maddesi uyarınca tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler “hali arazi” veya “ham toprak” gibi vasıflarla Hazine adına tespit edilir ve tutanakta bu husus etraflıca açıklanır” hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan, aynı Kanunun 16/C maddesi de “Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel sular tescil ve sınırlandırmaya tâbi değildir, istisnalar saklıdır.” hükmünü içermektedir.
Davaya konu ve bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 1917,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz 3402 sayılı Kanunun 16/C maddesinde sayılan yerlerden olması halinde tescili mümkün olmayacağı, aynı Kanunun 18/1 maddesinde sayılan yerlerden olması halinde ise Hazine adına tescil edilebilecektir. Ancak, mahkemece dava konusu taşınmazın sözü edilen Kanun hükümlerinden hangisinin kapsamı içerisinde kaldığı usulüne uygun ve tereddüte yer vermeyecek biçimde araştırılmadığı gibi taşınmaz ile ilgili olarak hali hazır tarımsal durumu yönünden yapılan araştırma ve değerlendirme ile yetinilerek neticeye gidilmiştir. Oysa kanun hükmünde hali hazır durumunun münhasıran tarım arazisi niteliğinde olması gerektiği koşulu öngörülmemiş, tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanmasının mümkün olması durumunda da Hazine adına tespit öngörülmüş olup, mahkemece taşınmazın tarım arazisine dönüştürülüp dönüştürülemeyecek bir yer olup olmadığı, tarım arazisine dönüştürme imkânı bulunmayan bir yer olsa dahi yani tarım dışında kullanılması halinde ekonomik yarar sağlanmasının mümkün olup olmadığı yönlerinden bilirkişi marifetiyle herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru değildir.
O halde, mahkemece yapılacak iş; emlak uzmanı, ziraatçı bilirkişi ve fen memurundan oluşacak üç kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen taşınmazın yukarıda sözü edilen Kanun hükümlerinden hangisinin kapsamı içerisinde kaldığı ve çekişmeli taşınmazın tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olup olmadığı hususlarında bilirkişi kurulundan gerekçeli, denetime elverişli ve dava konusu taşınmazı orijinal kadastro paftası ile irtibatlı olarak gösterecek şekilde krokili rapor alınıp hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile ve gerçek kişi bakımından çekişmeli taşınmazın imar ve ihyasının tamamlanmadığı, Hazine yönünden ise tescile tâbi bir yer olmadığı gibi birbiri ile çelişki arz eden gerekçe ile davalı Hazinenin karşı tescil isteğinin reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
Bundan başka, 11/06/2013 havale tarihli dilekçesi ile harcı yatırılarak usûlüne uygun şekilde karşı tescil isteğinde bulunan itiraz eden asli müdahil davacı N.. S..’ın isteği bakımından olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi ve tescil isteğinde bulunan asli müdahilin karar başlığında feri müdahil olarak gösterilmesi de isabetsiz olup ayrıca bozma nedenidir.
Bu itibarla, yerel mahkeme kararının yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu yazılı şekilde onandığı anlaşıldığından, davalı Hazine vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 10.06.2015 gün ve 2014/10719 - 2015/5587 sayılı onama kararı kaldırılarak, 28.05.2014 gün ve 2013/258-2014/302 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 07/12/2015 günü oy birliğiyle karar verildi.