11. Hukuk Dairesi 2017/2886 E. , 2019/1818 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24/11/2016 tarih ve 2014/952 Esas 2016/757 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince verilen 06/04/2017 tarih ve 2017/58-2017/115 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 05.03.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı asil ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 4.4.2012 tarihinde bir kısım şirket ortakları arasında imzalanan sözleşme ile davalının hisselerinin 1.000.000 TL bedelle satışı ve satış bedelini teminen müvekkili şirketin gayrimenkulü üzerinde davalı lehine 1.000.000 TL bedelli ipotek tesisine karar verildiğini, sözleşmede imza eksiği bulunmasına rağmen 10.4.2012 tarihinde şirket müdürü sıfatıyla Ömerhan Karamahmutoğlu tarafından hiçbir yönetim kurulu veya genel kurul kararı olmaksızın söz konusu sözleşme hükmüne istinaden müvekkili şirkete ait gayrimenkul üzerine davalı lehine 2. derecede 1.000.000 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, anılan işlemin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, müvekkili şirkete ait dava konusu gayrimenkul üzeirnde tesisi edilen 1.000.000 TL bedelli, 2. derecedeki ipoteğin terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ipotek tarihinde davacı şirketin genel kurulunun bu işleme onay verecek konumda olduğunu, protokole imza koyanların aynı zamanda davacı şirkette karar yeter sayısında oy oranına sahip olduklarını, yani davacının her zaman genel kurulu toplayarak davalıya verilen ipoteği onaylama hakkına sahip olduğunu, ancak bunu yapmayarak haksız ve kötü niyetli olarak ipoteği iptal ettirmeye çalıştıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir. İlk derece Mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ipotek tesisi işleminin 10.4.2012 tarihinde yapıldığı, TTK"nın 334. m. uyarınca YK üyesinin, şirket genel kurulunun izin veya onayı olmaksızın, şirket ile şirketin konusuna giren herhangi bir işlemi yapamayacağını, aksi halde işlemin batıl olacağını, dava konusu olayda, davalının YK üyesi iken, şirket ile arasında bir ipotek tesisi işlemi yapmış olduğu, bu konuda verilmiş bir genel kurul izni veya onayı bulunmadığından işlemin batıl olduğu ve iyiniyete de herhangi bir sonuç bağlanmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile ipoteğin terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstinaf Mahkemesince iddai, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ipotek tesisi tarihi itibariyle uygulanması gereken TTK"nın 334/1 m. yönetim kurulu üyelerinin anonim ortaklıkla ticari işlem yapma yasağının düzenlendiği, davalı lehine yapılan 10.4.2012 tarihli ipotek tesisine yönelik işlemlerin, TTK"nın 334"ncü maddesinin öngördüğü geçerlilik şartı olan genel kurul izni koşulu gerçekleşmiş olmadığından hükümsüz olup iptali isteminin mümkün olduğu, gerekli izinlerin daha evvelden davalıya verilmediği ve 4.4.2012 tarihli protokolün tüm paydaşlarca imzalanmadığı, davacı şirketin işlemden sonra izin vermeyerek iptal davası açtığı, şirketin taşınmazı üzerinde ipotek kurmayı taahhüt eden tüm paydaşlar veya şirket tüzel kişiliği olmayıp, ipotek kurma taahhüdünün hisse devretmeyi taahhüt eden bir kısım ortaklarca gerçekleştirildiği, hisseleri devralan ve ipotek tesisinden sonra paydaş olan Gökhan Karamahmutoğlu, Ömerhan Karamahmutoğlu ve ... Karamahmutoğlu"nun sözleşmeye taraf olmadığı, daha sonra hissedar haline gelmelerinin de ipotek tesisine muvafakat verdikleri şeklinde yorumlanamayacağı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştr.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacı şirkete ait taşınmaz üzerinde yasaya aykırı olarak davalı lehine tesis edilen ipoteğin terkini istemine ilişkindir. Mahkemece yararına ipotek tesis edilen davalının yönetim kurulu üyesi olduğu ve bu nedenle işlem tarihi itibariyle TTK"nın 334. maddesi gereğince işlem yapma yasağı kapsamında bulunduğu ve bu yasak nedeniyle işlemin hükümsüz olduğuna karar verilmiştir.
Ancak, 6762 sayılı TTK"nın 334. maddesinde ""İdare meclisi azalarından biri umumi heyetten izin almadan kendi veya başkası namına bizzat veya dolayısiyle şirketle şirket konusuna giren bir ticari muamele yapamaz. Aksi takdirde şirket yapılan muamelelerin batıl olduğunu iddia edebilir. Aynı hak diğer taraf için mevcut değildir. Bankalar Kanununun hususi hükümleri mahfuzdur."" düzenlemesi bulunmaktadır. Anılan yasal düzenleme uyarınca yönetim kurulu üyelerinin anonim ortaklıkla ticari işlem yapma yasağı vardır. Bu nedenle, ortaklığın konusuna giren bir işlem yönetim kurulu üyesi ile yapılamaz. Yasa koyucu, yönetim kurulu üyelerinin ortaklıktaki yetkilerini göz önüne alarak bu yetkilerin kötüye kullanılması olasılığından hareketle söz konusu yasağı getirmiştir.
Öte yandan, hukuki işlem TTK"nın 334. maddesi kapsamına girmesine karşın eğer genel kurul yönetim kurulu üyelerine bu işlem için izin vermişse anılan maddedeki yasak artık uygulanmaz. Bu izin ortaklık ana sözleşmesi ile verilebileceği gibi, genel kurula her işlem için ayrı ayrı da verilebilir. Bu itibarla, Dairemiz yerleşmiş içtihatları ve ayrıca Federal Mahkeme kararlarında da yasak işlemin batıl değil iptali kabil bir işlem olduğu kabul edilmiştir. Çünkü, yasak işlemler yapıldıktan sonra ortaklık genel kurulu bu işleme izin vererek işleme geçerlik tanıyabilmektedir. Genel kurul işleme izin vermemekle bu işlemi geçerli saymayabilir ve bunun sonucunda da işlemin iptali istenebilir. Başka bir anlatımla, ortaklık yönetim kurulu genel kurulun kararını almadan işlemin geçersiz olduğunu ileri süremez. Yapılan işlem TTK"nın 334. maddesindeki yasak kapsamına girse bile re"sen batıl olmayıp, iptali kabil bir karardır. Çünkü, işlem yönetim kurulu üyesi veya temsilcisi sıfatıyla hareket ettiği kimse için bağlayıcı yani geçerlidir. Genel kurul vereceği icazet ile işleme sıhhat kazandırabilmekte, onu ortaklık yönünden bağlayıcı hale getirebilmektedir. Yasağa rağmen ortaklıkla yapılan işlem ortaklığı bağlamayıp karşı tarafı bağladığına göre burada askıda bir işlem söz konusudur. Buna göre genel kurul alacağı bir kararla icazet vererek işlemi ortaklık için baştan beri sıhhatli ve bağlayıcı bir hale getirebilir. İşlemin akibeti hakkında karar verecek organ genel kuruldur. ( Gönen Eriş Türk Ticaret Kanunu, 2. cilt, Ticari İşletme ve Şirketler 2, Poroy/Tekinalp/Çamoğlu Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku 12. Bası)
Yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca, somut uyuşmazlık yönünden mahkemece anılan hususlar nazara alınmaksızın ipotek tesisi işleminin hükümsüz olduğuna karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 05/03/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.