Esas No: 2016/13309
Karar No: 2020/5944
Karar Tarihi: 21.12.2020
Danıştay 4. Daire 2016/13309 Esas 2020/5944 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/13309
Karar No : 2020/5944
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 2010/1,2,3,5,6,7,8,9,10 ile 12 dönemleri için tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; mahkememizin … tarih ve E;…, K:… sayılı kararı ile davacı adına yapılan tarhiyatların iptali istemi reddedildiğinden 2009/12 döneminden sonraki döneme devreden KDV'sinin 0 (sıfır) olduğundan bahisle 2010 yılına devreden KDV'nin düzeltme işlemi yapılarak hesaplanması üzerine tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinde hukuka aykırılık bulunmadığı, kesilen üç kat vergi zıyaı cezalarına gelince; tarhiyatın usulü göz önüne alındığında, herhangi bir harici tespite dayanılmaksızın sırf davacı şirketin ilgili dönem KDV beyanları üzerinden, indirimlerinin reddi suretiyle yapılan tarhıyatlara üç kat vergi zıyaı cezası uygulanamayacağı, böyle bir tarhiyat için kesilmesi gereken cezanın bir kat olması gerektiğinden, vergi ziyaı cezalarının vergi aslının bir katını aşan kısımlarında hukuka uyarlık bulunmadığı, vergi zıyaı cezalarının tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle % 50 artırımlı olarak hesaplanan KDV tarhiyatı açısından; davacı şirket adına yapılan ve tekerrür cezasına konu olan vergi ziyaı cezalı tarhiyatların, 2008 yılına ait olduğu, tekerrüre esas alınan cezalı vergilerin .. tarih ve …sayılı işlem ile yapılandırıldığı, bu cezanın kesinleşme tarihinin yapılandırma tarihi olduğu, dolayısıyla tekerrüre esas alınan cezanın kesinleşme tarihini takip eden yılın 2012 olduğu açık olduğundan 2010 yılına ilişkin tarhiyat nedeniyle tekkerrür cezasının uygulanması yasal olarak mümkün bulunmaması karşısında dava konusu vergi ziyaı cezalarında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı şirketin 2009 yılı hesap ve işlemlerinin, incelenmesi amacıyla istenilen defter belgelerin davacı tarafından vergi incelemesine ibraz edilmemesi üzerine, beyan edilen ilgili dönem indirilecek KDV tutarlarının reddi suretiyle cezalı tarhiyatların yapıldığı, 2009 yılından devreden katma değer vergisinin 0 (sıfır) olarak dikkate alınmak suretiyle yapılan beyan tablosu doğrultusunda yapılan tarhiyatların hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 339. maddesinde; vergi zıyaına sebebiyet vermekten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere vergi zıyaında beş yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi zıyaı cezasının yüzde elli oranında artırılmak suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
Olayda, davacı şirket adına yapılan ve tekerrür cezasına konu olan vergi ziyaı cezalı tarhiyatların, 2008 yılına ait olduğu, tekerrüre esas alınan cezalı vergilerin 21/12/2009 tarihinde tebliğ edilerek kesinleştiği, dolayısıyla tekerrüre esas alınan cezanın kesinleşme tarihini takip eden yılın 2010 yılı olduğu anlaşıldığından tekerrüre ilişkin kısmını kaldıran Vergi Mahkemesi kararının bu kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Davalı idarenin dava konusu üç kat vergi ziyaı cezasının iki katına ilişkin kısmını kaldıran bölümüne ilişkin temyiz istemine gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu belirtilmiş olup, Kanunun 30. maddesinin 2. fıkrasının 3. bendinde de, bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defter ve belgelerin hepsinin veya bir kısmının vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi hali re'sen takdir nedeni olarak sayılmış, 13. maddesinin 2. bendinde; vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler mücbir sebep olarak kabul edilmiştir.
213 sayılı Kanunun 253. maddesinde, bu Kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olanların, tuttukları defterlerle, üçüncü kısımda yazılı vesikaları ilgili bulundukları yılı izleyen takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmek zorunda olduğu, 256. maddesinde, mükelleflerin muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve kayıtları muhafaza süresi içinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arzetmek zorunda olduğu, 359. maddesinin (a) bendinin 2 nolu alt bendinde ise, vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananların kaçakçılık fiilini işledikleri, varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesinin bu fıkra hükmünün uygulamasında gizleme olarak kabul edileceği hükme bağlanmıştır. Kanunun 341. maddesinde, "vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder" şeklinde tanımlanmış, 344. maddesinde ise, 341. maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesileceği, vergi ziyaına 359. maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu cezanın üç kat olarak uygulanacağı, hüküm altına alınmıştır.
İncelenen dosyada, davacının defter ve belgelerini mücbir sebep olmaksızın incelemeye ibraz etmediği sabit olduğundan 213 sayılı Kanunun 359. maddesine ve 341. maddesinin 2. fıkrasına göre üç kat vergi ziyaı cezasının uygulanması gerekmekte olup, ihtilaflı dönemlere ilişkin olarak ziyaa uğratılan verginin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezasının, bir katından fazlaya ilişkin kısmını kaldıran Vergi Mahkemesi kararının bu kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kabule ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 21/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.