10. Hukuk Dairesi 2016/2862 E. , 2016/7119 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, 1.7.2009-29.3.2013 tarihleri arasında davalı işyerinde kesintisiz olarak çalıştığını, 1.7.2009-16.3.2011 tarihleri arası bildirilmeyen hizmetlerinin tespitini talep ettiği, Mahkemece, 6111 sayılı sayılı yasanın 33. maddesi ile 53. maddede yapılan değişiklik davacı yararına değerlendirilerek, hizmet sözleşmelerine göre 3500TL ücretle çalıştığı gerekçesiyle talep gibi davanın kabulüne karar verilmiştir.
4.10.2000 tarihinden itibaren limited şirket ortaklığına dayalı 1479 ve 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine tabi, 1.5.2008-16.3.2011 tarihleri arası tabi sigortalılığı ile talebe konu 1.7.2009-16.3.2011 tarihleri arasında 506 sayılı Yasaya tabi sigortalılığı ile çakıştığı anlaşılmaktadır.
Davada öncelikle çözülmesi gereken sorun, davacının çakışan dönemde hangi yasal düzenleme çerçevesinde sigortalı olduğu hususudur.
İhtilaf konusu olan 1.7.2009-16.3.2011 tarihleri arasındaki dönem yönünden davanın yasal dayanağı, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ile aynı Yasanın 53. maddesidir. 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi gereğince “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, … Tarımsal faaliyette bulunanlar, …” sigortalı sayılmışlardır.
Sigortalılık hallerinin birleşmesini düzenleyen 53. maddenin birinci fıkrasında ise, sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan
sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı belirtilmiştir.
Bu bağlamda 5510 sayılı Yasanın 53. maddesinde, 13.02.2011 tarihli 6111 sayılı Yasanın 33. maddesi ile yapılan değişiklik üzerinde de durmakta yarar vardır. Anılan değişiklik ile, 53. madde “Sigortalının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır..." şeklinde değiştirilmiş ise de; 6111 sayılı Yasanın yürürlüğe dair 215/b. maddesindeki, "...33...maddesi yayımı (25.02.2011) takip eden ayın birinci günü (01.3.2011)yürürlüğe girer." düzenlemesi ile, "Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişiklikler, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmaz." şeklindeki aynı Yasanın geçici 33. maddesi gözetildiğinde, uyuşmazlığın çözümünde, 5510 sayılı Yasanın 53. maddesinin, 6111 sayılı Yasanın değiştirilmeden önceki halinin esas alınacağı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davalı işyeri beyanı, 1.7.2009 tarihinden itibaren davacı ve işveren arasında yapılan belirli süreli özel iş sözleşmesi ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde talep konusu dönemde davacının davalı işyerinde 3500TL ücretle çalıştığı yönünde tespit doğru ise de Mahkemece, öncelikle, davacının çakışan dönemde hangi yasal düzenleme çerçevesinde sigortalı olduğu hususunun çözüme kavuşturulması gerekir. Uyuşmazlık konusu dönemde davacının kendi nam ve hesabına faaliyetinin varlığı ve süresi yönünden gerekli inceleme ve araştırma yapılarak; davacıya ait vergi kayıtları celp edilerek 4.10.2000 tarihinden itibaren devam eden bağkur sigortalığının vergi kaydına dayalı olup olmadığı, davacının vergi kaydının bulunup bulunmadığı, limited şirket ortaklığının devam edip etmediği, faaliyet konusu bağkur sigortalılığının vergi kaydına dayalı değil ise ve limited şirket ortaklığı sona ermiş ise, 4/1-a sigortalılığı tespitinin mümkün bulunduğu birlikte değerlendirilerek, davacının ihtilaf konusu olan çakışan dönemde 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının b bendi çerçevesinde faaliyetinin varlığı kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde belirlenmeli, yapılacak araştırma sonucu, davacının ihtilaf konusu dönemde vergiye tabi bağkur faaliyetinin bulunmadığının tespiti halinde, anılan Yasanın “Sigortalı Sayılmayanlar” başlığını taşıyan 6. maddesinin göre çakışan dönemde anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde sigortalı sayılıp sayılmayacağı irdelenmeli, 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının b bendi kapsamında sigortalı sayılamayacağının belirlenmesi halinde de, çakışan dönemde davacının 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olduğu kabul edilmelidir.
Davacı yönünden, çakışan dönemde, 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık şartlarının varlığı halinde, ihtilaf konusu dönem yönünden önce başlayan sigortalılığın anılan Yasanın 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine tabi sigortalılık olduğu ve bu hali ile çakışan 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendine tabi sigortalılık yönünden talebin reddi gerekir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ..."ndan alınmasına, 02.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.