Esas No: 2021/1080
Karar No: 2022/4810
Karar Tarihi: 13.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1080 Esas 2022/4810 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, davalı şirketin yönetim kurulu kararıyla, miras ortaklığının payını paylaştırması sonucu davacının haklarının ihlal edildiği iddiasıyla açılmıştır. Mahkeme, miras ortaklığında elbirliği mülkiyeti kuralları geçerli olduğunu ve yönetim kurulu kararının yasaya aykırı olduğunu tespit ederek davayı kabul etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi de aynı şekilde karar vermiş ve davalı vekilinin istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir. Kanun maddeleri ise şöyledir: TMK'nın 640. maddesi, TTK'nın 391. maddesi, MK'nın 2. maddesi ve HMK'nın 353/b-1, 370/1 ve 372. maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21.06.2018 tarih ve 2017/213 E- 2018/686 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 08.12.2020 tarih ve 2018/2342 E. - 2020/1303 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin, davalı şirketin ortağı olup 11/05/2015 tarihi itibari ile 7.500 adet payına sahip olduğunu, davalı şirketin ortaklarından ...'ın 16/07/2015 tarihinde vefat ettiğini, murisin vefat tarihi itibari ile davalı şirketteki 32.250,38 TL itibari değerde 32.250,38 adet payına mirasçılar ..., ..., ... ve davacı ...’ın elbirliği ile sahip olduklarını, yönetim kurulunun mirasçıların bir kısmının talebi ile mirasçıların tümünün rızası olmaksızın elbirliği ortaklığını bozmasının hukuken mümkün olmadığını, yönetim kurulu kararı gereği yapılan işleme davacı ve annesi Rabia'nın rızasının bulunmadığını, davalı şirketin mirasçıların el birliği ile sahip olduğu miras ortaklığının payını paylaştırdığını, oysa mirasçıların İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2016/620 Esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davası açtıklarını, müvekkilinin davaya konu bâtıl yönetim kurulu kararını davalı şirketin 30/09/2016 tarihli ihtarnamesi ile öğrendiğini, söz konusu 07/03/2016 tarihli yönetim kurulu kararının batıl olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin 07/03/2016 tarihli 1 numaralı yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine ve bâtıl yönetim kurulu kararına göre pay defterine işlenen kayıtların önceki duruma getirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; murisin düzenlendiği 24/07/2014 tarihli vasiyetnamenin iptal edilinceye kadar hüküm ve sonuç doğuracağını, davalının hissedarlarından ... ile ...'ın murisin vasiyetnamesine uygun olarak pay devrinin gerçekleştirilmesi için talepte bulunduklarını, bu talep doğrultusunda muristen kalan payların murisin vasiyetnamesine uygun olarak genel kurul pay defterine kaydedildiğini, davacının dayandığı mirasçılık belgesinin vasiyetname dikkate alınmadan hazırlandığını, bu mirasçılık belgesinin iptali için dava açıldığını, TTK'nın 391. maddesindeki iptal koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; TMK'nın 640. maddesi uyarınca murisin birden çok mirasçısının bulunması halinde mirasın geçmesi ile birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana geldiği, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip oldukları, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edebilecekleri, elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkının ortaklığa giren malların tamamına yaygın olduğu, somut olayda davalı şirketin yönetim kurulunca alınan 07/03/2016 tarihli 1 numaralı yönetim kurulu kararı ile murisin anılan vasiyetnamesine göre pay sahipliğinin belirlendiği, buna göre pay defteri oluşturulduğu tarihte murisin terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, bu nedenle davaya konu yönetim kurulu kararının yasaya aykırı olduğu, davacının haklarını ihlal ettiği, davacının dava açmakta haklı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davaya konu yönetim kurulu kararının TTK'nın 391. maddesi uyarınca hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; murisin ölümü ile mirasçılara intikal eden paylar bakımından, henüz bir taksim yapılmamış olmakla, elbirliği mülkiyeti kuralları geçerli olduğu, anonim şirketlerde ise paylar, paydaşın ölümü halinde, limited şirketlerin aksine, kendiliğinden mirasçılara intikal etmeyeceği, bunun için öncelikle miras taksim sözleşmesinin yapılması veya MK’nın 2. maddesine uygun şekilde, yazılı taksim sözleşmesine eşdeğer bir halin varlığının kanıtlanması ve mirasçılarca bu suretle şirkete başvurulması gerektiği, anonim şirket paydaşı olan murisin, ölmeden önce düzenlediği vasiyetname ile davacının payını yasal saklı pay ile sınırladığı, ancak vasiyetnamenin henüz kesinleşmediği, zira davacı tarafından vasiyetnamenin iptali istemiyle açılan davanın derdest olduğu, mirasçılar arasında düzenlenmiş bir miras taksim sözleşmesi bulunmadığına veya taksim sözleşmesine eşdeğer bir halin mevcut olmadığına göre, davalı şirket yönetim kurulunca henüz kesinleşmemiş vasiyetname uyarınca pay sahipliği belirlenmesine ve pay defterine işlenmesine karar verilmesi TTK'nın 391. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 13/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.