11. Hukuk Dairesi 2017/2734 E. , 2019/1816 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 19/07/2016 tarih ve 2013/408-2016/491 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 05.03.2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı asil ve vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ve davalılar tarafından davalı şirketin kurulduğunu, davalı ..."ın 10 yıl süre ile müdür olarak seçildiğini, müvekkili ile davalı ... arasında yapılan görüşmelerde davalının şirketin hep zarar ettiğini söylediğini, davalı tarafından şirketin zararda olduğu gösterilerek müvekkilinden şirketin kazançları ile muhasebe kayıtlarının gizlendiğini, şirketin muhasebe kayıtları incelendiğinde şirketin içinin tamamen boşaltıldığının görüleceğini, şirketin öz kaynaklarının eksiye düştüğünü ve şirketin borca batık hale getirildiğini, kasada nakit bulunmadığını ve şirketin demirbaşlarının satıldığını, 2012 yılı sonu itibari ile davalı ..."ın 79.000,00 TL, diğer davalı ..."ın da 75.732,00 TL şirketten alacaklı göründüklerini, bu alacakların muhasebe hareketleri ile yaratıldığını ve gerçek olmadığını, davalı ... tarafından müvekkiline haber verilmeden 20/08/2013 tarihinde genel kurul toplantısı yapıldığını ve genel kurulda şirketin tasfiye edilmesine, tasfiye memuru olarak şirket müdürü ..."ın seçilmesine karar verildiğini, müvekkiline genel kurula ilişkin hiçbir tebligat yapılmadığını, şirket müdürü olan davalı ..."ın basiretsizliği, ağır ihmalleri ve kasten şirketin zarara uğratılması ile şirketin tasfiye aşamasına sokulduğunu ileri sürerek, 20/08/2013 tarihli genel kurul kararlarının butlanına, yokluğuna veya iptaline, tasfiye işlemlerinin tedbiren durdurulmasına, davalı ..."ın şirket müdürlüğünden ve tasfiye memurluğundan azline, şirkete yönetim kayyımı atanmasına, şirketin davalı gerçek kişilere borçlu olmadığının tespiti ile şirketin uğradığı zarar ve ziyanının tespit edilerek davalı ..."dan ticari faiziyle birlikte tahsili ile davalı şirkete verilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şirketin tasfiyeye sokulmasına ilişkin ortaklar kurulu kararının TTK"nın 447. m. gereği ortağın kanundan ... vazgeçilmez nitelikteki haklarını sınırlayan veya tamamen ortadan kaldıran nitelikte ve iyiniyet kurallarına tamamen aykırı olması nedeniyle yok hükmünde olduğundan davalı şirketin 2012 yılı Olağan Genel Kurulu"na ilişkin 20/08/2013 tarihli Genel Kurul Kararı"nın yok hükmünde olduğunun tespiti gerektiği, davalı şirketin kayıtlara işlendiği şekilde... "a 43.094,32 TL, ... "a 75.733,00 TL borçlu bulunmadığı, şirkete kayyım tayinine gerek olmadığı, davalı şirketi 10 yıl süreyle münferit imza ile temsil ve ilzama yetkili şirket müdürü... tarafından şirketin belgeye dayalı olmayan kayıtlarla borçlandırıldığı ve tasfiyeye sokulduğu, müdürlük görevinin basiretli bir şekilde yerine getirilmediği, şirket demirbaşlarının bir kısmının satıldığı, sermaye ve ortaklara borç işlemlerinin belgelere dayalı olmadığı, şirketin davalı ortaklara borçlu gösterilerek tasfiyeye sokulması işlemleri nedeniyle şirket müdürü ..."ın müdürlük görevinden azli gerekmekte ise de, tefhim edilen kısa karara uygun olarak bu talebin reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalı Kepez Halı Saha ve Sosyal Tesisleri İnş. Nak. Tur. Gıda. Taah. San. Tic. Ltd. Şti."nin 2012 yılı olağan genel kuruluna ilişkin 20/08/2013 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun ve davalı şirketin, davalı ortakları olan... ve ... "a borçlu olmadığının tespitine, sair taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Davacı tarafça, davalı şirketin 20.08.2013 tarihli genel kurul kararlarının butlanı, yokluğu veya iptali, davalı şirket müdürünün müdürlükten ve tasfiye memurluğundan azli, şirkete yönetim kayyımı atanması, şirketin davalı gerçek kişilere borçlu olmadığı ile uğradığı zarar ve ziyanın tespit edilerek tahsili ve tarafların ortağı olduğu davalı şirkete ödenmesi istemleriyle açılan işbu davada, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’nın 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK"nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda mahkemece, kararın gerekçe kısmında, davalı şirketi 10 yıl süreyle münferit imza ile temsil ve ilzama yetkili davalı şirket müdürü tarafından şirketin belgeye dayalı olmayan kayıtlarla borçlandırıldığı ve tasfiyeye sokulduğu, müdürlük görevinin basiretli bir şekilde yerine getirilmediği, şirket demirbaşlarının bir kısmının satıldığı, sermaye ve ortaklara borç işlemlerinin belgelere dayalı olmadığı, şirketin davalı ortaklara borçlu gösterilerek tasfiyeye sokulması işlemleri nedeniyle şirket müdürü olan davalının müdürlük görevinden azli gerektiği belirtilmekte ise de, kararın hüküm kısmında azil talebi yönünden davanın reddine karar verilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratır şekilde karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 05/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.