Esas No: 2021/2790
Karar No: 2022/4834
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2790 Esas 2022/4834 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalının kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibinin dayanağı olan çekteki ciro imzasının kendisine ait olmadığını ve davacının davalı ile hiçbir ticari ilişkisi olmadığını iddia ederek, takip konusu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini ve icra takibinin iptal edilmesini talep etmiştir. Davalı ise takip konusu çekin keşidecisi olan şirketin, davacının oğullarıyla birlikte işlettiği şirket olduğunu ve davacının borcu ikrar ettiğini savunmuştur. Mahkeme, savcılık aşamasında yapılan borç ikrarını dikkate alarak davacının davayı kötü niyetli açtığını ve hakkın kötüye kullanılmasının söz konusu olduğunu belirterek, davayı reddetmiştir. Davalı, tazminat talebi hakkında ek karar verilmesi talebinde bulunmuş ve mahkeme %20 oranında tazminat kararı vermiştir. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkeme, bozmaya uyulmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarını reddetmiş ve asıl ve ek kararı onamıştır.
Kanun Maddeleri: HMK'nın 305/A maddesi (tazminat talebi hakkında ek karar verilmesi)
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 06.11.2020-08.02.2021 tarihli ve 2016/1111 E. - 2020/606 K. sayılı asıl ve ek kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının davacı aleyhine başlattığı kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibinin dayanağı olan çekteki ciro imzasının davacıya ait olmadığını, davacının davalı ile hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını ileri sürerek, davacının takip konusu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini ve icra takibinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takip konusu çekin keşidecisi olan şirketin, davacının oğullarıyla birlikte işlettiği şirket olduğunu, davacının icra takibinde sadece taşınmaz satışı ile ilgili kıymet taktirine itiraz ettiğini, imzaya itiraz etmediğini, ancak daha sonra kötüniyetli olarak bu davayı açtığını belirterek, davanın reddini ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre; davacının oğlu olan ... Günaydın hakkında, dava konusu çek ile ilgili olarak resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlaması ile soruşturma yürütüldüğü, davacının ilgili soruşturma doyasında 25/11/2015 tarihli ifadesinde, kredi ihtiyacından dolayı Şekerbank'a başvurduklarını, teminat olarak gösterdikleri bina üzerindeki ipoteği kaldırmak için 30.000,00 TL paraya ihtiyaçları olduğunu, bunun üzerine davalı ...'dan bu parayı alarak teminat olarak, dava konusu çeki verdiklerini, oğlu ...'ın çeki boş olarak imzaladığını, fakat davalının kendisinin de imzasını istemesi üzerine, oğlunun, kendisinin rızası ile çeki kendi ismi ile imzaladığını, bu duruma rıza gösterdiğini kabul ettiğini beyan ettiği, dolayısıyla her ne kadar dava dilekçesinde, davalı ile aralarında herhangi bir ticari ilişki olmadığını kendisine hiçbir borcu olmadığını, beyan etse de, savcılık aşamasında dava konusu çeke ilişkin borcu açık bir şekilde ikrar ettiği, fakat daha sonra, borcun tahsil edilmesini engellemek amacı ile imzanın kendisine ait olmadığını beyan yoluna gittiği, hukukun kötü niyetli davranışları koruyamayacağı, her ne kadar çek üzerinde imza davacıya ait olmasa da davacının rızası ve onayı dahilinde söz konusu imza atıldığı savcılık aşamasındaki beyanın kesin ve mutlak nitelikte borç ikrarı olduğu, bu sebeple imza incelemesini yargılamaya yenilik katmayacağı, dava konusu olayda hakkın kötüye kullanılmasının söz konusu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili gerekçeli kararın tebliğinden sonra sunduğu dilekçe ile icra takibinin mahkemece durdurulmasına karar verilmesine ve davalının tazminat talebi bulunmasına karşın bu konuda mahkemece karar verilmediği belirtilerek, tazminat talebi hakkında HMK'nın 305/A maddesi gereğince ek karar verilmesi talebinde bulunmuş; mahkemece 08/02/2021 tarihli ek karar ile asıl alacağın %20’si oranında tazminata karar verilmiştir.
Asıl kararı ve ek kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin asıl ve ek karara yönelik bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan asıl ve ek kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 47,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 14/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.